yedi

350 50 5
                                    

soobin karşısındaki çocuğun masum ve bir o kadar istekli bakışları karşısında kalbinin hızlandığını hissediyordu. kai'da onu bu kadar etkileyen şeyin ne olduğunu hâlâ anlamamıştı ama kesinlikle onu kendine çeken bir aurası vardı.

mesaisi bitmişti, dışarıda çok fena yağmur yağıyordu ve kaza yapma ihtimali çok yüksekti. ve elbette en önemlisi kai ile vakit geçirme fikri onu heyecanlandırmıştı. bu yüzden çok düşünmedi. "çok memnun olurum."

cümlesi bitince küçüğün hafifçe kısılan gözleri, kenarlara gerilen pembe dudakları ve dağınık duran perçemleri onu anlam veremeyeceği bir yere sürüklemişti. onu sadece birkaç kere görmüştü ama sanki hisleri uzun zamandır onu bekliyormuş gibi sıcacıktı.

hueningkai gülümseyerek kapıya yaslanmayı bıraktı ve uzun olanın geçmesi için yana çekildi. soobin az da olsa çekingen hâliyle içeri adımladı. parfümünün kokusu hole yayıldığında kai istemsizce derin bir nefes almıştı, onun bunu fark etmemesini umdu.

tek odalı evlerin en iyi yanı oda aramak zorunda olmamanızdır, soobin de eve girer girmez birkaç adımda kai'ın tüm yaşamsal faaliyetlerini sürdüğü büyük salonuna girdi.

oda devasa sayılmazdı ama küçük de değildi. pencerelerin olduğu tarafta dört kişilik bir masa, ki görünüşe bakılırsa açılıp altı kişilik olanlardandı, onun hemen çapraz duvarında orta boy bir televizyon ve onun altında küçük bir kitaplık vardı. diğerinin kitap okumayı sevdiği kitaplığı doldurup taşıran macera ve klasik romanlardan anlaşılıyordu.

televizyonun olduğu duvar birkaç metre sonra önce çok büyük olmayan bir kıyafet dolabına, sonra da amerikan mutfağa bağlanıyordu. L şeklinde bir tezgahı ve iki küçük bar taburesi vardı. televizyonun karşı duvarında ise üç kişilik, koyu kahverengi yumuşak bir koltuk ve yanında yuvarlak bir sehpa, üzerinde dizüstü bilgisayar vardı, onun da hemen yanında çift kişilik geniş bir yatak vardı.

odanın dekoru iç daraltmayan türdendi, soobin ablasıyla yaşıyordu ve hiç tek başına 1+1 dairede yaşamayı düşünmemişti. belki ileride o da kendi evine çıkardı.

kai dün sabah tüm çöpleri çıkartıp odasını süpürdüğü için kendini tebrik etti. doğrusu o kadar çöpün içinde etkilendiği çocuğu ağırlamak istemezdi.

"sen otur, ben de bize içecek hazırlayayım."

soobin diğerini başıyla onayladı ve masaya ilerledi. penceler kapalı görünüyordu ama oda nedense biraz soğuktu. dikkatli bakınca bir pencerenin açık olduğunu fark etti. başkasının evinde izinsiz bir şeylere dokunmaktan hoşlanmazdı bu yüzden başını çevirerek kai'a seslendi. "bu pencereyi kapatmamı ister misin? yağmur yağıyor ve içerisi soğuyacak gibi."

odanın soğuduğunu o ana kadar fark etmeyen kai bir anda irkildi ve başını salladı. "lütfen, çok iyi olur. ben soğuduğunu fark etmemiştim."

soobin önemli değil anlamında başını salladı ve pencereyi iyice sıkıştırdı. masanın üzerinde duran test kitaplarına gözü kaydığında hepsinin çözülü olduğunu görüp şaşırdı. demek ki huening kai iyi bir öğrenciydi.

"getirdim!"

kıvırcık saçlı olan bardaklara böldüğü kolayı masaya bıraktı ve ders kitaplarını aceleyle toplayıp bir kenara koydu. "afiyet olsun."

başta konuşacak konu bulamasalar da pizza dilimleri azaldıkça konuşacak konular artıyor gibi duruyordu.

o yağmurlu gecede ikisi de oldukça eğlendi.

---

---

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
hey pizza, sookaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin