BÖLÜM 2(Heeseung'ın Anısı)
"Doksan sekiz, doksan dokuz vee yüz! Nereye saklanmış olursan ol seni bulacağım Heeseung!"
Prens Heeseung bu çağrıyı duyduğunda şu andan otuz dakika öncesiydi.
Küçük bedeni, sarayın büyük mutfak dolaplarından birinde heyecanla onu bulacak olan arkadaşını bekliyordu. Bu kadar uzun süre bulunmamasının iki nedeni olabilirdi. Ya yaşıtı olan arkadaşı Sunoo bu oyunda hiç iyi değildi ya da oyunu unutmuş ve bir köşede kedi seviyordu. Birinci seçeneğin doğru olduğunu düşünmek istiyordu küçük Prens. Biraz daha bekledikten sonra arkadaşının onu bulamayacağına kanaat getirip tezgâh altı dolabından yavaşça çıktı. Dadılardan birkaçı mutfak kapısının önünden geçerlerken onlara doğru koştu Prens. Sarayın eksiksiz bütün çalışanları ona bayılırdı. Ufak tefek boyuyla sürekli ortalardan kaybolması, çalışanlardan onu görmemişler gibi yapmalarını istemesi ve tüm dişlerini gösteren gülüşünü ortaya koyması hepsinde tatlı bir heyecan oluşturuyor, küçük Prens'e karşı büyük bir sempati beslemelerini sağlıyordu.
Prens dadılardan kısa ve biraz da kilolu olanın yanına gitti ve minik işaret parmağını dadıya doğrultarak sessizce ama onların duyabileceği de bir şekilde yuvarlak gözlerini üzerlerine dikerek konuştu.
"Hey! Bana bakın! Lord Sunoo'yu görürseniz ona benim buralarda olmadığımı söyleyin, tamam mı?"
Dadılardan kısa boylu ve hafif kilolu olan heyecanlı ve bir o kadar da rahatlamış bir ifadeyle Prens'e doğru eğildi ve kıyafetlerinin olması gerektiği gibi düzgün olup olmadığını kontrol etti.
"Prensim, biz de sizi arıyorduk. Babanız sizi görmek istiyor."
.
Önde kısa olan dadı, arkada küçük Prens aceleci adımlarla Kral'ın odasına giderlerken Heeseung yaşına göre derin konular düşünmekle meşguldü. Dakikalardır, oyununu bölecek kadar önemli olan şeyin ne olduğunu merak ediyordu. Amcasının acı ölümünden sonra babasının Kral olduğunu ve onunla ilgilenme süresinin yarısına inme sebebinin de bu olduğunu biliyordu. Yine de onunla ilgileneceği zamanları seçerken biraz da oğlunu düşünmesi gerekirdi. Mesela onu arkadaşıyla oyun oynarken çağırmaması gerektiğini bilmeliydi. O bir kraldı ve bunu bilmiyor muydu? Küçük Heeseung'a göre bu haksızlıktı.
İşlemeli Kral odasının kapısını es geçip taht odasının olduğu koridora girdiklerinde Heeseung babasının onunla ilgilenmek için değil de gerçekten ciddi bir şey konuşmak için çağırdığını anladı. Taht odası bir kralın oğluyla ilgilenmesi için doğru bir yer sayılmazdı. Kafasını bir anlığına koridorun sağ tarafını boydan boya kaplayan pencereye çevirdi ve Lord Sunoo'yu dışarda sarayın beyaz tüylü kedisinin peşinde koşarken gördü. Oyunun aslında çok önceden bittiğini ve şimdi tüm odağını biraz sonra duyacağı önemli şey her neyse, ona vermesi gerektiğini düşündüğünde kapısı açılan taht odasına garip bir huzursuzlukla girdi.
"Çekilebilirsiniz."
Prens bakışlarını dadıdan çekip otoriter bir sesle onun odadan çıkmasını emreden babasına çevirdi. Odanın ortasına geldi ve ayağının üzerinde ileri geri sallanırken babasının tahttan kalkıp yanına gelişini izledi. Kral yere kadar uzanan bordo, beyaz tüylü ve siyah renklerdeki kürkünü peşinden sürüklemiş, küçük oğlunun karşısına geçerek göğüs kabartmıştı. Heeseung kocaman olmuş gözlerini ona dev gibi görünen babasınınkiyle birleştirdi.
"Prens Lee Heeseung" diye başladı Kral sözlerine. "Sarayın içinde koşup oynama devrin bugünden itibaren kapanıyor. Odan ve kıyafetlerinle vedalaş çünkü Veliaht Prens'in odasına yerleşiyorsun. Artık bir Prens gibi değil, bir Veliaht Prens gibi yetiştirileceksin. Bir Veliaht Prens'in sahip olması gereken eğitim ve terbiyeyi alacak, Veliaht Prens gibi oturup kalkacaksın. Şimdiden seni bir Kral gibi yetiştirecekler. Bundan böyle sarayın dışına ancak benim iznim olduğunda ve istediğim saatler içerisinde çıkma iznin olacak. Kuzenin Kang Tae'nin geri döneceği umutlarını bir kenara at ve Veliaht Prens olmanın getirdiği sorumluluklarına odaklan. Bugünden sonra sen I-Land tahtının tek varisi, Veliaht Prens Lee Heeseung'sın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I.O - Inside Out | ENHYPEN
FanficI-Land Doğu ve Batı uygarlıklarına tam olarak eşit mesafesi olan tek ülkeydi. Oldukça küçük bir ada olmasına rağmen şanı büyüktü. Ülke kraliyetle yönetiliyordu. Halka hizmet etmek için yeterince bilge, soylu ve erdemli bir kralları vardı. Genç kral...