Melez

14 1 0
                                    

Merhabalar . Bu kitabı iki kişi yazmaya karar verdik. Yazacağım kişi ruyabencnm. Onun da kitabını okumanızı tavsiye ederim.

İyi okumalar :)

___

2. Bölüm

___

Gerçekler ortaya çıktıklarında kimse kabullenmek istemez aslında. Bazı şeyleri o kadar kabullenemez ki insan, hayal dünyasında yaşamaya başlar. Her hayal ettiğinde kendi sığınağına çekilir. Gerçeklerle yüzleşmek hayatla yüzleşmektir.

Yaklaşık iki dakikadır orada öylece duruyordum. Halamın sesiyle irkildim. Kapıdaki bedeni incecikti. Asil duruşuna bayılıyordum. Yavaşça gözlerimi kahverengi gözlerine çevirdim.

"bir saattir seni bekliyorum aşağıda. Nerede kaldın?" dedi.

"edebiyat hocası hikaye ile ilgili bir şeyler sordu. Tam çantamı topluyordum ki sen geldin."

külliyen yalan.

"hadi inelim aşağıya o zaman." dedi halam. İnanmışa benzemiyordu.

sessizce kapıdan çıktık. Okulun çıkış kapısındaki merdivene adımımı atmıştım ki çaprazımdaki duvarın arkasındaki karartıyı gördüm ve durdum. Karartı biraz daha netleşmişti ki halam arkasını dönüp bana neden durduğumu sorarmışcasına baktı. sanırım yine yalana başvuracaktım.

"bir arkadaşımı gördüm eskiden bu okuldaydı. ziyarete geldi sanırım, bir selam vereyim olur mu?"

ve bu zeki ben durur mu, yine atar kendini bir belanın içine

duvarın arkasına doğru ilerledim. Karartı hala yerindeydi, sanırım bu bir insandı. duvarın arka kısmına geldiğimde birden atılmamla irkildi. yüzünü bana döndüğünde hiç beklemediğim bir görüntüyle karşılaştım. Belalı bir insan zannettiğim kişi çok tatlı, sarı saçlı ve mavi gözlü, benim yaşlarımda olan bir kızdı.

titreyen sesiyle, "merhaba ben Güneş." dedi.

çok şaşırmış olsam da kendimi toparladım ve elimi uzattım, "bende Akşın memnun oldum." dedim elini sıkarken.

akıllarda tek bir soru var, bu kız neden gizli gizli beni izliyor?

akıllarda soru bırakmamak amacıyla mükemmel bir soru sordum,

"Sen sevgilisi tarafından dolandırılan Şeyma Subaşı mısın ne bu gizemler ve 'karardım belan olacağım bekle sen' tiplemeleri?"

kız afallamıştı. Şaşırmadım çünkü ben bile kendi sorduğum soru karşısında afallamıştım.

"Şey beni ANKA'dan gönderdiler. Buluşmaya geç kaldın, sana ihtiyacımız var."

ANKA'nın ne olduğu hakkında hiç bir fikrim ve bana ihtiyaçları olmasının mantıklı bir açıklaması yoktu. Yani en azından ben bilmiyordum.

"ne diyorsun anlamıyorum. ANKA'nın ne olduğu hakkında bir fikrim yok."

arkamda bir hareketlilik hissettim ve ardından duyduğum ses ile yerimden sıçradım,

"Beni saatlerce bekletmseydin hem ANKA'ya yetişmiş hem de her şeyi sana anlatmış olacaktım."

halamın sesi... insan en sevdiği akrabasının sadece sesinden ne kadar korkabilir oynat bakalım.

"hadi arabaya geçin. Yolda her şeyi anlatacağım akşın."

bir şey söylemedim. Sessizce arabaya yürüdük. Artık kafamın içinde sorular yankılanıyordu. Sanki etrafımdaki herkes, benden çok şey biliyormuş ve yıllarca saklamış gibi hissediyordum. Saklanan şeyin benimle ilgili ve önemli bir şey olduğunu tahmin edebiliyordum. Sorular canımı yakıyordu. Annem ya da babamla ilgili olabilir miydi? yoksa tamamen güçlerimle mi alakalıydı?

EFSUNKARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin