.

151 15 1
                                    

Yıllarını birbirine adamış iki kişi o gece ayrıldı. Birisinin vücudunda onun izlerini taşıyan dövmeler bulunuyordu; gelecekte başka bir hoşlantısı o dövmelerin anlamını sorduğunda, ne diyecekti? Diğerinin de kalbinde onun izlerini taşıyan hasarlar bulunuyordu; gelecekte başka bir hoşlantısı kalbini istediğinde, ne diyecekti? Gelecekte her şey normalmiş gibi başkalarından hoşlanabilecekler miydi? 

Peki, neden her şey normalmiş gibi davranmalarının yasak olduğunu hissediyorlardı?

Jungkook titreyen elleriyle şarkıyı oynatma tuşuna bastı ve küvetin musluğunu açtı. Musluğun başlığını en soğuk seviyeye getirdiğinden emin oldu. Bir şey hissettiği söylenemezdi ama işte, deniyordu. Belki de o soğukluk bedenini az da olsa rahatsız ederdi, bunu hissederdi. 

Ruh eşiyle tanıştığını düşünmüştü, ama aylar sonra bir sabrının kalmadığını fark ettiğinde düşündüğünün yanlış olduğunu anladı.

Küvet tamamiyle dolduğunda içine girdi. Musluğu bilerek kapamadı; boğulmak istiyordu.

O sırada tuvaletin kapısına vurulduğunu ve birkaç bağırışı duydu. tabii bu bağırışların anlamı belli olmuyordu, çünkü şarkı bağırışlarla karışıyordu.

kendisini olabildiğince şarkıya verdi, suyun altında olduğu için ses boğuk geliyordu ama şarkıyı önceden bildiği için pek sıkıntı çekmedi. 

Titreyen sesiyle de şarkıya eşlik etti. 

"Öp beni, ölümcül silahlar bize çekilmeden,"

Kapıya vuran, öncesinde ruh eşi olduğunu düşündüğü kişi, Taehyung; olanları kapının altından çıkan sudan az çok anlamış sayılırdı. Ve o an karmakarışık aklıyla elinden geleni yapıyordu.

Ne yapacaktı? Birilerini mi aramalıydı? Kimi arayacaktı? O kadar kötüydü ki zihni, ambulansın numarasını bile unutmuştu.

"Hâlâ bir şeyler hissediyorken,"

Beynindeki bu uyuşukluk aklını birer cehenneme dönüştürünce kapıya elini hiç vurmadığı kadar sert vurdu. 

Bundan kaynaklı eli acıdı, elinin acımasıyla anlık olarak şaşırsa da sonradan aklına geldi;
şu an banyoda olan sevgilisiyle en son ettiği kavgada eline gelen ilk şeyi, vazoyu, kırmıştı. Ve eli incinmişti. Kanıyordu; içi gibi, burnu gibi, ağzı ve uykusuz gözleri gibi.

"Hâlâ buradayken."

Elinin acısı artık onun ayakta durmasını engellediğinde kendisini yere attı. Dizlerine gelen suyla ve onun da bildiği şarkının neredeyse bitmesiyle artık çok geç kaldığını anladı.

"Sana ihtiyacım olmasından nefret ediyorum çünkü sonrasında daha kötü olabilir. Soluk verdin, bir saatimiz var. Bir saat, tek bir saat."

Şarkının son sözleriyle sessizlik oluştu evde, ne bir acıklı bağrış ne de bunu dindiren bir şarkı duyuluyordu artık.

"Ve biz silahlarımızı, halının üstüne koyacağız." 

Öp Beni | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin