1.Bölüm

110 0 0
                                    

İdil SOYLU

Okul çıkışı günün yorgunluğunu atmak için servise binmek yerine yürümeyi tercih ettim.

Yol boyunca kulaklığımı takıp etrafımdaki araba sesleri insan seslerinden biraz uzaklaşmak istedim. En sevdiğim şarkı İmagine Dragons- Monster ı son ses açtım. İşte huzur bu olmalıydı. Ben böyle ilerlerken birden kendimi yerde buldum. Müziğe kendimi o kadar kaptırmışım ki bana çarpmak üzere olan arabanın korna sesini dahi duymamıştım.Arabanın arkasından bakarken bir gölge farkettim. Ayağı kalktığımda 20 li yaşlarda uzun boylu bir erkek

- Biraz daha dikkat et hep birileri kurtaramaz seni.dedi ve uzaklaştı. Hiçbir şey diyemeden gitmişti.En azından bir teşekkür etseydim. Muhtemelen özel okuldaki egoist çocuklardan biriydi. Bende kulaklığı çıkarıp karşıya geçtim .Etrafıma biraz daha dikkat ederek yola devam ettim. Bu yol bu mevsimde gerçekten harika oluyordu. Kuşlar yavaş yavaş göç etmeye başlarken gökyüzünde şekiller oluşturarak uçuyorlardı. Yoldaki ağaçların ise sararmış kızarmış ve hala yeşil kalan yaprakları rüzgarın etkisiyle süzülerek yere düşmeye başlamıştı.

Köşeyi dönüp evimizin olduğu sokağa geldiğimde bahçe kapısında iki polis duruyordu. Önemli bir şey olmalı diyerek hızla yanlarına gittim.Kapıdan içeri adım atmak üzereyken

-Giremezsiniz olay yeri inceleme var.

Ne işleri vardı bizim evde? Ne olayı?

-Bakın be-

-Bırakın o Ahmet Bey'in kızı.

Dedi içeriden tanımadığım birisi. Korkarak eve yaklaşırken az önce konuşan kişi beni durdurdu.

-Ben polis memuru Serkan. Öncelikle sakin olmalısınız. Bakın bunu benden şimdi duysanız daha iyi olur.

Neler oluyordu böyle?Bu kişi de kim?

-Sizi dinliyorum burda ne arıyorsunuz?

-Çok özür dilerim ama...Babanız..

Ne oldu babama? Neden bu insanlar burada? Babamın polisler ile işi olmazdı ki.

Koşarak eve girdim. Yerde kanlar kurumaya yüz tutmuştu ve üzerinde siyah poşet olan bir beden. Bu cansız beden benim babam mıydı? Hemen poşeti kaldırdım. İşte o an tuttuğum yaşlar akmaya başladı. İşte yorulmasına rağmen eve gülerek gelen , her hafta en az bir gün fabrikayı bırakıp kardeşim Anıl ve benimle vakit geçiren babam şuan kanlar içinde yatıyordu. Ona son kez sarılmak için yaklaştığımda biri beni tutup kenara çekti. Ben ise hıçkırıklarla ağlamaya başlamıştım.Sanki yer ayağımın altından kayıyordu.Yaşlardan dolayı etrafı bulanık görmeye başladım. Bu nasıl olabilir? Daha bu sabah işe gitmişti. Ben şimdi ne yapacağım ?Annemden sonra babam da mı gitti?Kardeşim ve ben ne yapacağız.

-Kim yaptı bunu? Bağırarak söylemiştim bunu hıçkırıklarım izin verdiğince.

-Bakın şimdilik bilmiyoruz otopsi raporu ardından öğreneceğiz.

Artık gözlerimi hissetmiyordum ve duvara yaslanarak yere çöktüm. Annemden sonra babamı da kaybetmiştim. Bize en yakın olması gereken iki kişi de artık  bize çok uzaktı. Anne sevgisini tam bilmiyordum. Baba sevgisi benim için aile, huzur, güven demekti. Ama bu kelimeler babamın cesedi ile birlikte şuan karşımda yatıyordu.Bu benim için çok fazlaydı .

Birden ayağa kalktım. Ve o an içimdeki nefret, intikam ve boşluk duygularıyla bir karar verdim.

Bunu yapanı bulacağım...

KARARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin