Ö.Z. 1

1.4K 67 19
                                    

(İstek,Aksel ve Eflâ'nın ilk karşılaşması.)

| Aksel |

Bıçağı sağladığım yerden hırsla çekip birkaç adın geriye gittim,karşımdaki kan dolu manzara bana zevkin aksine iğrenç bir duyguyu enjekte ediyordu.

Yalnızca ölmemek için savaştığım bu dünyada bir yerlere geldiğim için bu pislikten kurtulacağımı sanmam komikti. Kurtulamamıştım,çırpındıkça batıyordum.

Son bulmayan zulümler bir aileye sahip olmadığım için miydi? Emin değildim. Gerçek dünya acımasızdı.

Elimdeki bıçağı silip yerde yatan adamlardan birisinin eline tutuşturdum. Böylelikle sıyrılacaktım. Üzerimdeki kanlanmış gömleğe bakarak iç çektim. Kirlenmiştim,böyle arkadaşımın yanına gidemezdim.
Düğmelerini açarken yürümeye devam ettim,sokağın başına geldiğimda sıyırıp köşedeki çöpe attım.

Yarı çıplak yürüdüğüm sokaktaki insanların garip bakışları beni rahatsız etsede umursamıyordum. Sonuçta yoktan var etme gibi bir durumun yoktu. İki sokak ötedeki dövmeci sokağına ulaştığımda rahat bir nefes verdim.
Biraz içip uyumak istiyordum.

"Lan bu hâl ne?" dedi Feza. Kaldırıma oturmuş sigarasını tüttürüyordu.

"Kan oldu üstüm,ben de çıkardım." dedim tek düze.

"Maşallahın var ha,gezme böyle yerler seni." dedi alayla. Onu takmayıp Sezgi'nin mekanına girdim.

Bekleme salonunda oturan onun arkadaşları bana döndüğünde biri sırıtıp,

"Geldi yine bizimkinin kırığı." dedi.

"Siktir git." dedim el hareketi çekip. Göt göt konuşmalarına dayanamıyordum.

"Bu üst ne? Sezgi'yi etkilemek için mi soyundun?"

"Hazır soyunmuşken seni de sikeyim istersen? Gerizekalı..." dedim sinirle.

Cevabını beklemeden salondaki tek kapıya girdim. Sezgi'nin birkaç kıyafetinin burada olduğunu biliyordum. Dolaba yönelip kapaklarını açtığımda üç tane katlanmış tişörtün olduğunu gördüm. Birini alıp üzerime geçirdikten sonra kapakları kapatıp odadan çıktım.

"Bana mı alındın yav,giyinmeseydin keşke." gözlerimi devirip dövmelerin yapıldığı odaya yürüdüm. Dar koridordan geçip kapıyı çalmadan girdiğimde içerdeki gözler bana dönmüştü.

Sezgi'yle konuşamadan gözgöze geldiğim yeşillerle nefesim kesilmişti. Hayatımda gördüğüm en garip tona sahip olan yeşil hareler kalbimi sıkıştırırken süslediği yüzü inceledim.

Baş yapıt gibi görünen çocuğa ne kadar uzun süre baktıysam o rahatsızca kıpırdayıp yanındaki kızı arkasına almıştı. Bu hareketine anlam verememiştim çünkü şu an tüm ilgi odağım onaydı.

Kızarmış yanakları ve diş izlerinin belli olduğu pembe dolgun dudakları ile mükemmel görünüyordu. Nutkum tutulmuştu cidden.

"Hoş geldin Aksel." dedi Sezgi. Gözlerimi zorlukla sarışının üzerinden çektikten sonra Sezgi'ye gülümsedim.

"Hoş buldum." deyip siyah deri koltuğa oturdum.

Sezgi bir şeyler söylerken ayağa kalkan çocuk üzerini düzelmiş,sarı saçlarını geriye atmıştı.

"Aksel dinlesene beni." dediği Sezgi.

"Hı- Pardon dalmışım."

"Tamam sorun yok." deyip çocuklara döndü. Birkaç tavsiye verdikten sonra çıkıp giden çocuğun arkasından bakakalmıştım.

"Ne oluyor?" dedi Sezgi kaşlarını çatıp.

"Bir şey olmuyor." dediğimde elini uzatıp dudağımdaki yaraya dokundu. Acıyla inleyip başımı geriye attım.

"Kazık kadar oldun hâlâ kavga ediyorsun." dediğinde hafifçe gülümsedim. Sezgi ile lise ikiden beri arkadaştık. Ve onunla bolca bir kavgaya karışmıştık.

"Bulaşmasalardı bir şey yapmazdım." dedim kısaca.

"Bekle burada pansuman yapacağım." deyip odadan ayrıldı.

Kendim ile başbaşa kaldığımda gözlerimi kapatıp başımı geriye yatırdım. Gözlerimin önüne gelen yeşil gözlerle yutkundum.

Umarım tekrar karşılaşırdık.

EFLÂ ÖZEL BÖLÜMLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin