Son Akşam Yemeğinden
Bir Hafta ÖnceMin ailesinin evinde, klasik bir cuma akşamı yaşanıyordu. Son birkaç aydır devam eden projesi yüzünden, işini her akşam eve taşıyan Yoongi; yine masasının başındaydı. Gözlüğünü burnunun ucuna doğru indirmiş, çizimlerinin ve notlarının üzerinden geçiyordu. Gri saçlarını geriye doğru atmış, yüzünü açığa çıkarmıştı. Dikkati bir yere odaklanmış, kaşları çatılmış ve minik dudaklarını sıkı sıkıya birbirine bastırmıştı. Garipti; hem çok sevimli, hem de fazlasıyla soğuk bir suratı vardı. Aynı karakteri gibi çelişkilerle doluydu Min Yoongi.
Yakışıklı bir adamdı. Bunu karizması ve zekasıyla taçlandırır; karşısındakini kolayca etkisi altına alırdı. Efsunlu gibiydi. Yoongi'ye karşı koymak ve bunu devam ettirebilmek, çok zordu. Eğer Taehyung değilseniz tabi. Eşine karşı olan zaafı, bütün tabularını yıkıyordu.
Taehyung onun karşısında durabilirdi. Kimsenin sarf edemeyeceği cümleleri ona kurabilir, isteklerini yerine getirmesi için onu bükebilirdi. Ve istediğini de elde ederdi. Yoongi çoğunlukla ona alan tanıyordu. Taehyung'la olduğu sürece, birçok şeyi görmezden gelebiliyor; bu tutumu da başta ailesi olmak üzere, herkesi şaşırtıyordu.
"Yoongi?" diye seslendi Taehyung, çalışma odasına girişiyle. Kapıyı çalmadan girişinden Yoongi hoşlanmasa da, sesini çıkarmamıştı. Gözlüklerini masaya bırakırken, kendisine doğru yaklaşan eşinde gözlerini gezdirdi.
Üzerinde bacaklarını sıkıca saran mavi, dizleri yırtık kot ve içine sıkıştırdığı beyaz gömleği vardı. Boynunda da, geçen gün birlikte aldıkları pahalı marka kolyesi takılıydı. Ailesine giderken, neden bu kadar şık olduğunu sorgulasa da, bir şey söylemedi. Sadece kendisine yaklaşanan güzel eşini izledi, dudaklarında tatlı bir tebessümle. Bütün yorgunluğu, kısa bir anda da olsa uçup gitmişti.
Taehyung araya girip, masaya kalçasını yasladı. Başını eğip, eşine bakarken kare gülümsemesini göndermiş ve bileğini uzatmıştı. "Bilekliğimi takabilir misin, sevgilim?" dedi, kafasını sevimlice yana doğru eğip. Çalışırken rahatsız edilmekten hoşlanmadığını bildiğinden, hemen tatlı davranmaya başlamıştı. Ona kızmayacağını tabi ki biliyordu; ama Yoongi'ye tatlılık yapmak artık alışkanlık olmuştu.
Yoongi cevap vermeden, Taehyung'un bacağından tuttuğu gibi kendine çekti. Belinin yanına doğru sürükledi ve eşini kucağına oturttu nazikçe. Taehyung karşı koyamamıştı. İki bacağını da yanlardan geçirip, Yoongi'nin kucağına yüz yüze gelecekleri şekilde oturdu.
Bir süre eşinin suratını izlemiş, pürüzsüz yanağında parmaklarını gezdirmişti Yoongi. Günün yorgunluğunu geçiren zamanlardı, Taehyung'la olduğu dakikalar. Çenesine ve dudaklarına minik öpücükler bırakırken, Taehyung'ta Yoongi'nin omuzlarından tutunuyordu. Öpücükleri uzamaya ve ıslaklaşmaya başlayınca, tutuşu da sertleşti. Karşılık vermemek, inlememek çok zordu.
Yoongi için Taehyung ne kadar zaafsa, Taehyung için de Yoongi öyleydi. Onun saplantılı da olsa aşkına alışmıştı. Hissedemediği zamanlarda açlık çekerdi. Ve ilgisini çekebilmek için türlü türlü şeyler denedi; gerek olmasa da: Yoongi'ye olan sevgisi çok başka bir boyuttaydı. Deli gibi kıskanırdı mesela onu. Cinsiyet fark etmez, ona yakın davranan herkese pençelerini çıkarırdı. Onu paylaşamıyordu. Hiç kimseyle. Özellikle ailesiyle. Bu yüzden de; ailesine hak verdiği zamanlarda Yoongi'den nefret ediyordu. Ama böyle anlarda da, ona olan aşkı gün yüzüne çıkıyordu.
Taehyung'un yanağını okşayıp, boynuna burnuna sürttü. Temiz ve ferah kokusuyla rahatlamış, gözlerini kapamıştı. Bütün sorunları, dertleri uçup gidiyordu şimdi. Biraz daha dinlendi eşinin boynunda. Geri çekilmeden önce dudaklarını boynunu bastırıp, tatlı bir öpücük bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Really Bad Choice |
Misterio / SuspensoBir akşam yemeğinde buluşan arkadaşlar. Başlattıkları oyunla, kendilerini hiç beklemedikleri bir kaosun içinde bulurlar. ❗️angst