kim jennie
"Uyanın!"
Hapishane çalışanının derin ve bir o kadar da kalın olan sesi ve elindeki çubuğumsu demirle sertçe duvarlara vuruşuyla herkesin kalktığına emin olmuştum.Her sabah böyle kaldırıldığımız için açıkçası umursamıyordum,alışmıştım.
Önceden beyaz olan,şimdi ise oldukça rengi solmuş olan yatağımda yavaşça doğruldum.Her yerim ağrıyordu.Her sabah aynıları olduğu için umursamamıştım.Bu gün benim burda geçen tam 212. günümdü.
Yatağımdan kalkıp bu odada her ceza aldığımda yaptığım gibi yatağımın karşısındaki duvara bir çizik daha attım.Bu gün hesapladığımda göre salı günüydü.Cezamın ise 6. günüydü.
Pazar günlerini diğer günlerden daha çok seviyordum.Sevmemin nedeni dışarıda olan birine anlamsız gelse de benim için önemli olan aile ile buluşma günüydü.Gerçi aile dediğimse anne ve babamdan kalan tek şey olan,kardeşim Jungkook'tu.
Burdan da olsa onun yanında olduğumu ona hep hissettirmeye çalışan acizin tekiydim aslında.Gerçi şu an hayatta olmayı istememin tek sebebi de oydu.
Kapımın altından sürüklenen yemek tepsimin yerde yaptığı sürtünme sesiyle beraber yemeğimi almak için yere eğildim.Verilen yemek yine aynıydı; salatalık,domates,peynir ve iki dilim ekmek.Neyse ki suyumuzun sınırsız olmasına şükrediyordum.Ceza odasından ayrılmak istememin bir diğer nedeni de buydu,kendi odamdayken daha güzel yemekler geliyordu.
Tepsimle beraber yatağıma oturduğumda 15 dakika içerisinde yemeğim bitmişti tepsimi yatağımın yanındaki sehpaya bıraktığımda tek beklediğim şey bir an önce ortak alan izninin verilmesiydi.
Günlük 45 dakika kadar iznimiz olurdu,bu izinde bahçeye çıkıp istediğimizi yapabiliyorduk.Bazen gerçekten hava almak o kadar çok iyi geliyordu ki.
Hapishane ikiye bölünmüş haldeydi;A ve B binası.
İkisinin de ayrı yöneticileri vardı.A binası kadınlar için,B binası ise erkekler içindi.Daha öncesinde burası birleşikti,yaklaşık 2 ay öncesinde ayırdılar.Nedeni ise oldukça fazla taciz olayları ve dahası yaşanıyordu.Bu yüzden A ve B binasındakiler sadece ortak alan izninde birbirini görebiliyordu.
A binasının,yani bizim binamızın yöneticisi,Kim Jisoo.B binasının yöneticisi ise Kim Namjoon'du.İkisi aslında bu olaylar yüzünden birbirine düşman olmuş haldelerdi.Binalar ayrılıcağı zaman Kim Jisoo ayırmayı çok mantıklı bulmuş ama Kim Namjoon ise "tamamen saçmalık" diyerek reddetmişti.Daha sonrasında taciz olayları daha ileri boyutlara taşındığında yeniden toplantı olmuş ve binalar ayrılmıştı.Böylece kavgaları bitti sansak da aralarında ki sorunun hala devam ettiği belliydi.
Odamın kilidi yavaşça açıldığında içeri giren kadın bana bakmadan yatağımın yanında ki sehpaya koyduğum yemek tepsisini aldı ve yeniden kapımı kilitleyip odadan ayrıldı.
Ben normalde bu odada değildim,hepimizin kendi odaları vardı fakat burası ceza odasıydı.Herhangi birine karşı çıktığınızda ya da bir yanlış yaptığınız anda buraya getirilirdiniz.Burada kalma cezam ise yarın bitiyordu.
Aslında buranın da pek bir farkı yoktu fakat bu odada daha da daralıyordunuz ve en azından diğer yerde istediğiniz gibi bina içinde dolaşıp insanlarla sohbet edebiliyordunuz.Kısacası orası kötünün iyisiydi.
Gün boyu böyle kendi kendinize olmak,sadece kendi sesinizi duyup kafanızdaki seslerin susmayışı sizi deliliğe kadar sürükleyebilirdi.Ki bu çoğu kişiye olmuştu da.Buradan kaldırılıp akıl hastanesine yatırılan oldukça fazla kişi olurdu.Ya da birbirini öldüren..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
taennie • prison
Fanfiction"Buradan ne zaman çıkacaksın abla?" Jungkook'un korkuyla titreyen sesine verebildiğim tek cevap "bilmiyorum." olmuştu.