Kaybolan Duygular.

65 7 0
                                    

Gözlerimi açtığımda saat 11'i geçiyordu. Bugün evden çıkma gibi bir düşüncem yoktu. Yatağımda biraz daha mıyışıklık edip dururken telefonuma bakmak geldi birden aklıma. Kalkıp hemen baktım. Allah kahretsin ki şarjı hiç yoktu ve açılmıyordu. Şarja takıp banyoya geçtim. Yüzüm gözüm dağılmıştı sanki. Kendime çeki düzen verip aşağı indim. Babam gitmişti bile. Annem ben görünce
"Şükür uyanabildiniz küçük hanım" dedi tatlı gülümsemesiyle.
"Günaydın kraliçeem" diyip öptüm karşımda duran o mükemmel kadını. Yaşı 37'ydi ama olduğundanda genç gösteriyordu. Çoğu kişi bizi kardeş sanıyor anne-kız olduğumuza inanmıyorlardı. Babamla çok küçükken sevmişler birbirlerini. Aslında ilk başlarda annem seviyormuş. Çok yakın arkadaşlarmış ki aynı zamada uzaktan bir akraba. Annemin babamı sevdiği dönemlerde babamın bi sevgilisi varmış. Babamda aracı olarak annemi kullanmış bir keresinde. Mektubu anneme verip
"Bunu benim için Gülsüm'e götür lütfen" diyip gitmiş. Annemde napsın üzgün üzgün yürümeye başlamış. Yolda en yakın arkadaşıyla Gülay Teyze'yle karşılaşmışlar. Bir taş kenarına oturup konuşmaya başlamışlar. Tabii benim cin gibi teyzem rahat durur mu? Sen al mektubu okumadan yırt çöpe at. Annemde sevinsin mi üzülsün mü bilememiş. Sonra kıza bir ayrılık mektubu yazmış Gülay Teyze. Anneme söylemeden gidip vermiş kızcağıza. Sonrada yolu babamın yolunu tutmuş. Annemin bu kadar üzülmesine daha fazla dayanamıyan Gülay teyze babama annemin olan bütüün duygularını anlatmış. Babam çok şaşırmış. Meğerse o da bizimkine bir şeyler besliyormuş. Teyzem başlamış konuşmaya
"Ee be adaam. Seviyosun madem niye açılmıyosun, konuşmuyosun ? Üstüne gidip başkasına yar oluyosun. Ne diyim artık?" Babamda sesini çıkaramamış. Çok güzel hikayeleri var onların. Hayatıma ders olabilecek hikayeler..
Susmak bilmeyen düşüncelerim kaybolan duygularımla karma karışık bir hâl alıp beynimi olabildiğince yoruyorlar. Zelişin benim için bahçede hazırladığı kahvaltıyı yaparken bir yandanda aklımda ki düşüncelerle cebelleşiyordum. Derken annem geldi yanima.
"Canım benim. Dün hastane sonuçların çıkmış. Baban alıp geldi. Bugün de doktor gelip bakacak. Evde olursun demi?" Tedirgin ve birazda korkuyordu annem. Aslında bende korkuyordum ama onun bir kez daha bu yıkımı yaşamasını istemediğim için çok iyiymişim gibi duruyordum.
"Evdeyim annem. Merak etme eminim kötü bir şey yoktur."
"Tamam canım çok durma dışarıda" Kafamı sallayarak cevap verdim sadece. Oda içeri gitti. Bana kalan tek şey karşımda duran su muhteşen manzaranın tadını çıkarmaktı. Yaptımda.
Kahvaltıdan kalktıktan sonra odama çıktım hemen. Telefonumu aldım elime. Son hızla açtım. Ve eveet. Sonunda mesaj gelmişti. Ali yazmıştı..
"Ne desen haklısın biliyorum. Ama acım sana muhtaç Neva. Sanki saniyeler,dakiklar ilerledikçe sen dahada uzaklaşıyorsun benden. Bu bana o kadar acı veriyor ki. Bu yüzden muhtaç olmuşum sanki.. Korkuyorum cennet bahçem. Kelimelerim yetmiyor bunu anlatmaya. Aşk'ım yarım kalmış kalbinin geri gelmesini . Ve ben kii heba olmuşum adımlarımı nereye atacağımı bilmiyorum. Zihnimde ki akreple yelkovan tek yolumun sana çıkabileceğini tekrar edip duruyorlar. Anlam veremiyorum artık. Canım yanıyor. Yüzün gözümün önünden hiç gitmedi. Beni affedebilecek misin?"
Onu unutmak istiyordum. Ama o buna izin vermiyordu. Benimde canım yanıyordu. Bende sanki yok oluyordum ama ben buraya her şeyin bitmesi için geldim. Geride kalan acılarımı o geçmişle yok etmeye gelmiştim. Ne cevap verecektim şimdi? Ne yapacaktım? Bilmiyorum..
"Ali.. Defalarca aynı şeyleri tekrar etmek istemiyorum artık. Benim canım yanmadı mı? Ben yok oldum kendi içimde. Kayboldu benim duygularım. Seni belkide hâlâ çok seviyorum ama bu bir şeyi değiştirmicek artık. Lütfen izin ver de aklımı toparlamama fırsat bulayım. En kısa zamanda zaten İzmir'e gelmeyi düşünüyorum. Bu konuları uzun uzun konuşuruz. Daha iyi olur. Özür dilerim.."
Bu sefer farklı bir psikoloji içerisindeydim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Zamanla neyin ne olacağını görecektim. Beklemek en doğrusuydu..
2 saat sonra.
Babam doktorumla gelmişti. Sonuçları öğrenecektik. Salonda oturmuş beni bekliyorlardı. Yanlarına gittim. Doktorum lafı pek uzatmadan konuya girdi.
"Neva'cım. Sanırım bundan sonra kendine daha bir dikkat etmen gerek. Başının içinde küçük bir tümör gördük. Ama korkmayın hemen. İyi huylu. Yani sana zarar vermeden yapabileceğimiz bir yol yok şuan. Zamanla bekleyip göreceğiz. Eğer büyürse ve yaşadığın ufak aksilikler daha çok olursa o zaman ameliyatla sonuçlayabiliriz. Şuan senden tek istediğim kendini üzmemen,kafaya bir şeyler takmaman aşırı mutlu ve heyecanlı olmaman. Her şeyi dozunda ve dikkatli bir sekilde yaşamaya bakıcaksın. Anlaştık mı?"
Çok dikkatli bir sekilde dinledim. Heyecan yönünden hiç bir sıkıntı yoktu. Öyle hemen heyecan yapmazdım ama Ali'yle görüşeceğim gün nolur bilmiyorum. Gerisinide halledicez bir şekilde işte.
"Merak etmeyin elimden geldiğince dikkatli olurum."
Bir kağıda numarasını yazıp uzattı.
"Sormak istediğin şeyler olursa gelmek yerine istediğin zaman arayabilirsin beni."
"Teşekkür ederim."
"Ben artık kalkayım" dedi babamlara. Babam kapıya kadar eşlik ederken anneme baktım. Durgundu. Ama çok kötü değildi.
"İyi misin anne?"
"Evet canım. Efe beyin dediğini duydun. Dikkatliyiz bundan sonra tamam mı?"
"Tamam anneem merak etme. Hadi ben odama çıkıyorum." deyip yukarı çıktım. Canım sıkılmıştı. Biraz yürüyüş yapmak için eşofmanlarımı giyinip indim aşağıya.
Annemlere söyledikten sonra çıktım. Kulaklığı takıp yürümeye başladım. Ozanlar'ın evini geçtikten yaklaşık 10 dakika sonra biri birden bire kolumu tutup çekti. O esnada nasıl çığlık attığımı bilmiyorum. Ozanmış. Kulaklığı hızla çıkarıp
"Napıyosun sen bee." diye sitem ettim. Korkmuştum.
"Ya bi sakin ol. Arkandan seslendim duymadın. Bende koşup yetiştim işte. Kulaklık varmış kulağında. Korkuttuğum için özür dilerim."
"Off neyse önemli değil."
"Ee nereye böyle?"
"Biraz yürümek istedim. Evde sıkıldım."
"Bendee malesef. Birlikte yürüyelim mi?"
"İyi olur. Beni böyle sakin ve yürüyüş yapabilceğim bir yere götürsene Ozan"
"Olur tabi ki."
"Teşekkür ederiim" diyip gülümsedim.
Yavaşça yürümeye başladık. Arada konuşup duruyorduk. Onunla konuşmak ve vakit geçirmek bana keyif veriyordu. Bunun böyle devam edeceğini bilmiyorum ama. Aklım çok fazla karışıktı. Sonunda gelmiştik. Bu çocuk buraları fazla  iyi biliyordu.
Buralar çok güzeldi. Kısa zamanda sevmiş ve alışmıştım. Tek derdim şuan sadece Yaren'di. Onun burda olmasını o kadar çok istiyordum ki.. Aklıma bir an bu hastalığım takıldı. Belki bundan dolayı 1 haftalığına izin alıp İzmir'e gidebilirdim. Her şeyi göze alabilerek, Ali'yi göze alabilerek.. Ben onu göze alırdımda peki ya o beni? Bunları durup düşünürken Ozan beni kendime getirdi.
"Hayırdır? Yine dalıp gittin" dedi gülerek.
"Hiç" deyip kestirip attım. Fazla üstelemedi. Yaklaşık 1 saat sonra eve geri döndük. Benimle yürümek istedi ama kabul etmedim. İçim yine bir buruktu. Kabullenmek bazen çok acı verir.. Bunu bir kez daha anladım. Zor gelen ne varsa hepsi üst üste geliyormuş. Ben bunların hiç birini kaldırabilecek bir cesaret bulamazken şuan dimdik ayakta durmuş yolumda yürüyordum. Tekrardan taktım kulaklığımı. Bağıra bağıra söylemek istiyordum. Bir Sezen Aksu şarkısı..
"Seni sevdiğimi unut,
Sevişmelerimiz yalan,
Unut benide her yalan gibi unut.."
Unutması gereken tam olarak kimdi onu bile kestiremiyordum oysa ki.. Canım bu denli acırken ben nasıl bir başkasına karşı gülebiliyordum ki? Hayatım sürekli engebeli değildi. Ben küçükken o çok mutlu çocuklardandım. Sadece babasının sevgisi eksik olan biriydim.. Bu yaşıma geldikten sonra bir kez daha anladım ki, annelik ve babalık cebe para koyup okula göndermekle olmuyormuş. Sevgi.. En önemlisi. İşte tam olarak sorunda orda. Babamdan göremediğim sevgisi bir başka erkekten gördüm. Ali beni kendine o kadar benimsemişti ki. Hayatımın sonuna kadar yanımda olabileceğine şartlandırmıştım kendimi. Onu çok sevmiştim. Belki.. Belki hâlâ seviyorumdur ama yine kırıklık işte. İçimin burukluğu.. Yok sayamazdım. Hiç bir şey olmamış gibi ona geri dönmek biraz saçma olurdu. Böyle düşüncelere kayıp gitmişken eve geldiğimi farkettim. Üstlerimi değişip, odamda oturdum. Saat epey ilerlemişti ki akşam yemeğine indim. Yemekten sonra hiç bir şey yapmayıp odama çıktım. Olacakları düşünürken deli gibi uyumak istiyordum. Çünkü acılarımı daha fazla hissetmek beni yoruyordu..

Umut Onun GözleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin