Günlerden bir gündü. Her gün ki gibi yine sıkıcı birgün diye düşünüyordun July. Annesi kahvaltısını yapması için onun odasına ilerledi. July ' nin odası koridorun sonundaydı. Ev adeta bir saray gibi büyüktü...
Ev ( sarayın ) in , karşısında mezarlık vardı. July her gece o mezarlığı izlerdi. O mezarlık onun ilgisini çekerdi...
July kahvaltısını yapmak için mutfaya girdi. Kahvaltısını yaptı nihayet. Günlerden cumartesiydi. Haliyle okul yoktu . Annesine arkadaşlarıyla gezeceğini söyledi. Annesi ne kadar gitmesine izin vermese de kızına hayır diyemiyordu.
July , arkadaşı John 'a telefon etti.
- Bugün işim yok John beraber vakit geçirelim mi ? diye sordu July .
John cevap verdi ;- Olur , buluşalım . Saat kaçta ?
- Öğleden sonra , dedi July.
İki arkadaş mezarlığın arkasında bulanan bir Cafe' ye geldiler. Sohbet ediyorlar. John ;
2 kahve garson , dedi. Nihayet kahveler geldi. July ilk yudumunu aldı. John ' a bir telefon geldi ve July ' ye hemen gitmesinin gerek olduğunu söyledi , Cafe' den uzaklaştı John.July kahvesini bitirdikten sonra evinin yolunu tuttu. Mezarlığın önüne geldi ve içeriye gir diye bir " fısıltı " duydu. Arkasını dönmeden sıcak bir nefes hissetti kulaklarında.
Ne yapacağını bilmiyordu. Arkamı dönsem mi diye tereddüt etti. Arkasını hızlıca döndü ve duyduğu şey sadece " Evine gel "