Selam selam ^^
Hem geçen hafta yeni bölüm yayınlayamadığım için hem de 5. bölüm de elimde hazır olduğu için 4. bölümü elimde tutmayıp bu hafta 2 kere yeni bölüm atmış olayım dedim ^^
Hangi arada atiny olduğunuzu buraya yazabilirsiniz <3
Hepinize keyifli okumalar <3
"...ateş önemli bir güçtür. Kontrol edilmezse sahibini bile korkutacak şeyler yaratabilir. Bu yüzden bizler -Ateş soyu- aynı zamanda bu gücü doğru şekilde kullanmakla yükümlüyüz. İlk senemiz elinizdeki bu gücü nasıl kontrol edeceğinizi öğrenmekle geçecek..."
Önündeki tabakta duran pirinç taneleri ile oynarken zihninde biraz önceki derste öğretmeninin söylediği bu cümleler yankılanıyordu.
Ateş olmak... Güçtü, üstünlüktü, korkuydu...
"Seonghwa hyung!"
Düşüncelerini bölen sesle kafasını hızla yukarı kaldırdı. Wooyoung şaşkın şaşkın yüzüne bakıyordu. "Sonunda duydu." Anlamsız bir yüz ifadesiyle gözlerini Wooyoung'un hemen yanı başında duran San'a çevirdi. "Yaklaşık 1 dakikadır sana sesleniyoruz Seonghwa hyung." dedi San.
"Oh, dalmışım kusura bakmayın." dedi utançla yanakları kızarırken. Wooyoung seslice gülüp "Oturabilir miyiz?" diye sordu. Seonghwa kafasını aşağı yukarı sallarken "Tabi, oturun." dedi.
Wooyoung ellerini birbirine çarpıp "Woaah bu okulun yemekleri gerçekten de güzel" diyerek hızla yemek yemeye başladı. San Wooyoung'un bu tavırlarına gülümseyip
Seonghwa'ya döndü ve "Nasılsın hyung? Baya dalmıştın." diye sordu. Seonghwa önündeki pilavı didiklemeye bir son verdi ve "İyiyim, biraz önceki dersimizi düşünüyordum da." diye yanıtladı. "Dersleriniz nasıl gidiyor?"
San ensesini kaşıyıp "Güzel," diye cevapladı. "biraz sıkıcı. Tarih falan." Wooyoung ağzındaki lokmayı hızla yutup "Off cidden, tarih dersi çok sıkıcı değil mi?" diye yakınınca Seonghwa hafifçe gülümseyip "Dersler başlayalı birkaç hafta oldu, şimdiden sıkıldınız mı?" diye dalga geçti onlarla. Wooyoung gözlerini devirdi ve "Off bir sene boyunca bu sıkıcı dersi mi göreceğiz" dedi. San yanaklarını şişirip, nefesini dışarı verdi. Seonghwa ikisinin bu tatlı haline gülümsedi.
"Hey, Mingi-ya!"
Wooyoung'un birdenbire bağırışıyla San içmekte olduğu çorbayı aniden yutup öksürmeye başladı. "Ya! Birden öyle bağırmasan olmaz mı!" Wooyoung kahkaha atıp bir kez daha bağırdı "Mingi-ya!"
Wooyoung'un sesini duyan Mingi kafasını o tarafa doğru çevirip gülümsedi ve oturdukları masaya doğru yürümeye başladı. "Selam!" derken Wooyoung'un yanında boşta kalan sandalyeyi çekip oturdu. San ve Seonghwa aynı anda "Merhaba." Diyince Mingi kocaman gülümsedi.
Gülümseyince neredeyse ortadan kaybolan gözlerine kaydı Seonghwa'nın bakışları, insanın içini ısıtan bir gülümsemesi vardı karşısındaki çocuğun. Sol yanağındaki beni görünce Wooyoung'un gözünün altındaki bene doğru baktı, yüzünde belirgin bir ben olması Topraklar'ın ortak özelliği falan mıydı?
Wooyoung eliyle San'ı işaret edip "San," dedi ve daha sonra Seonghwa'yı gösterdi "Seonghwa Hyung." Mingi kafasını sallarken "Mingi." dedi.
"Dersten neden bu kadar geç çıktın?"
Yemekhanenin içerisinde yankılanan ayak sesleri ile Seonghwa'nın bakışları gelen ayak seslerinin sahibine doğru yöneldi. Çocukların sesleri Seonghwa'ya sanki uzak bir yerden geliyormuş gibi sessizleşirken Bu o diye geçirdi içinden. Okula ilk geldiği gün asansörde karşılaştığı Su'ydu bu.
Yürürken pantolonuna takmış olduğu zincirler birbirine çarpıp, ses çıkarıyordu ve cam gibi, mavi gözleri yemekhanenin etrafında dolaşıyordu. Gözleri bir anlığına Seonghwa'nın gözlerine değdi ve o an çok ilginç bir şey oldu. Karşısındaki Su'yun gözlerinin içinde mor hareler ışıldadı, Seonghwa farkında olmasa da kendi gözlerine de aynı şey oldu.
Bakışlarını hızla önündeki tabağa doğru çevirip boğazını temizledi. O da neydi öyle? Az önce gördüğü şeyi kendisi mi hayal etmişti yoksa?
Üzerinde hissettiği bakışlarla kafasını havaya kaldırdı ve iki masa ötede ona doğru bakan Su'yu gördü.
"Yine oldu!"
San'ın dudaklarını bükerek söylediği şeyle Seonghwa San'a doğru baktı. "Hı?"
"Gözlerinde mor hareler belirdi."
Seonghwa gözlerini kocaman kocaman açıp şaşkınlıkla San'a doğru baktı. Su'lar ve Ateş'ler göz göze geldiğinde böyle mi oluyor?
Mingi'nin toprak olduğuna şaşırdınız mı yoksa tahmin etmiş miydiniz ^^
Woo "Off, cidden." Derke sürekli ğğ diye boğazından bi ses çıkarıp "çinççaa" diyişi kulaklarımda yankılanıyor :)
Bölüm hakkındaki düşünceleriniz mutlaka belirtin, yorumlarınız benim için çok değerli <3 ve beğendiyseniz o minicik yıldıza basmayı unutmayın :")
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HORIZON || seongjoong
FanfictionFantastik Seongjoong hayran kurgusu "...Gözlerini huzursuzca açıp havaya kaldırdığı eline çevirdi bakışlarını. Yoğunlukla kararmaya başlayan göz bebeklerine bir alev yansıması düştü, kızıl kızıl parlayan irisleri küçülürken. Avuç içinde yanan ale...