-Adios- Dazai x Fem!Reader

II

Y/n gözünü açtığında mafyanın hastalara baktığı özel odada olduğunu anladı. Yanında ise elini tutup uyuya kalmış Cuhuuya' yı gördü. Bu görüntü üzerine gülümsedi.

Ama şuan düşünülecek başka şeyler olduğunu hatırladı. Tam ayaklanıcakken Cuhuuya elini sıktı.

-Mermi... Mermi zehirliymiş, biliyolarmış yani.

-Anlamalıydım zaten. Peki Akutagawa o nerde?

-Dazai onu bıraktı zaten Gin onu görmeye gidince Akutagawa ya onu bi'daha görmek istemediğini söylemiş falan filan.

-Üzüldüm.

-Sen iyi misin?

-Neden?

-Bilmem çok duygusalsın sanki.

-Saçmalama burdaki duygusal olabilecek son kişi benim olmam gerek.

Kapının açılmasıyla içeri Dazai girdi. Dazai' yi görünce ikisininde suratı düştü.

- Sevindiğinizi o kadar belli etmeyin. Biliyorum beni çok özlediniz.

-Siktir git Dazai.

-Aslında Cuhuuya tam da senin biraz dışarı çıkmanı istiyecektim.

-Nedenmiş?

-Konuşmamız gerek iki PATRON olarak.

Dazai bunu söyleyince ikisinin ellerine iğrenerek baktı. Bunu farkeden Cuhuuya gülümsedi.

-Peki konuşun iki PATRON olarak. Sonuçta yine gelemeyecekmişim gibi konuşuyorsun.

-Hmm o konu sana bi' görev düşmüştü. Onu halledersin sanırım.

-Orospu çocuğu.

Cuhuuya ayaklandı kapıya gelince Y/n'ye döndü ve ara beni işareti yaptı.

Dazai sedyenin yanına ilerledi.

-Erkek arkadaşınla konuşmanı böldüm sanırım?

-Evet aslında böldün. Ne o kıskandın mı yoksa?

-Seni mi? Biliyo' musun seninle çıkacağ- Neyse bunu konuşmaya gelmedim.

-Ne konuşmaya geldin?

-İyi misin değil misin?

-Benim öyle kolay kanıcağımı falan mı düşünüyorsun. Hepsi senin planını di' mi? Vurulmama kadar planladın.

-Neden öyle bi'şey yapıyım ki?

-Sırf Akutagawa ikinci kez gelsin ve daha da hırslansın diye. Çünkü biliyorsun ki hırslanınca gözü hiçbir şeyi görmi-

-Üzgünüm beyninin çalıştığını arada unutuyorum.

-Haha bunu kimin söylediğine bakın. Oturup emir vermekten başka bir şey yapmıyorsun. Sadece o koca götünü büyütüyorsun.

- En azından gücümü kullanabiliyorum.

Y/n boğazını temizledi ve Dazai'ye çaresiz bir şekilde baktı.

-Ölemediğimi biliyorsun ama hiç mi acı çekeceğimi düşünmedin.

Dazai'nin suratı ciddileşti kızın gözlerine baktı.

-Ölmüyorsun zaten.

-Kendinden başka kimseyi düşünmeyen bi' orospu çocuğusun. Umarım çekebileceğini kadar ACI ÇEKEREK ÖLÜRSÜN. Sanırım şimdi oldu di' mi?

-Ben ölmekten korkmuyorum ama ölebilirim. Ama sen ölmekten çook korkuyorsun ve ölümsüzsün. Çok şanslısın Y/n istediğin şeye sahipsin.

-Kapa çeneni.

-Bekle sen neden ölümden korkuyordun. Hah hatırladım sanırım çünkü öbür dünyaya inanıyorsun ve bu dünyada o kadar kötülük yaptın ki ceh-

-KAPA ÇENENİ!

-Neden gerçekleri söylemi-

-KAPA ÇENENİ DEDİM GERİZEKALI.

Y/n ikinci kez avazı çıktığı kadar bağırınca sırtındaki acı iyice şiddetlendi.

-Siktir...

-Ben çıkıyım artık.

Dazai kapıya ilerleyince kızın acı dolu sesini duydu.

-Sırf beni rahatsız etmek için geldin di' mi? Neden hayatımı her seferinde cehenneme çevirmek zorundasın? Ha? Söylesene.

Sesi giderek kısılmıştı. Ama Dazai arkasını bile dönmemişti. Bir şey bile söylemeden kapıdan çıkmıştı.

Y/n ağlamıyacaktı. Böyle bir şey için ağlamıyacaktı. Y/n hiç bir şey için ağlamıyacaktı. Ağlamak güçsüzlüktü ona küçükken böyle öğretmişti ailesi.

Kafasını yasladı ve acısının geçmesini dileyerek bekledi. Telefonunu aradı ama bulamadı. Bu yüzden gözlerini kapattı.

Üçü de küçükken tanışmışlardı. Cuhuuya sonradan gelse de onla daha iyi anlaşmıştı Y/n çünkü Dazai onlara hep bir bok parçası gibi davranmıştı. Küçümsemişti, dalga geçmişti ama ikisini de ayakta tutan oydu. Çünkü Dazai çok akıllıydı. Ve Cuhuuya yozlaşmasını kullandığında onu etkisiz hale getirebilecek tek kişi oydu. Üçü de ayrılmamak için yaratılmışlardı.

Y/n, Cuhuuya gelmeden önce Dazai ile bu zamandan daha iyi anlaşıyordu. Hatta inanılamayacak şekilde iyi anlaşıyorlardı. Çünkü ikisi de yapayalnızdı sadece birbirlerine sahiptiler.

Y/n ilk geldiğinde Dazai ona söz vermişti. "Onu sonsuza kadar koruyacaktı. Sonsuza kadar.."

Dazai'nin bu sözünü hatırlayan Y/n onun çocuğun şu anki Dazai olabileceğinden şüphe duydu çünkü ilk geldiği zamanlar Dazai ona küçük kardeşi gibi davranmıştı. Hiç ayrılmamışlardı.