1. Bölüm

12 2 0
                                    

"Emel Salih'in nerede olduğunu biliyor musun." Dedim. Deli gibi iş arkadaşımın peşinden koşturmakla meşguldüm. Tabii tüm işlerim bitti, ayak bağı olma devrim başlamıştı.

"Bilmiyorum komiserim." Dedi.

"Bana Salih'i bul. Ve yanıma getir. Bak seni oyalamaya falan çalışır, sakın! Sakın kanayım deme. Sakız gibi zaten. Yapıştı mı bırakmıyor uyuz." Sinirim gittikçe artıyordu. Ben o Salih'i hele bir göreyim. O zaman gösterecektim ben ona. Dünya kaç bucak.

"Hemen komiserim."

Bu nasıl bir iş ortamı anlam veremiyordum. Cinayet mi çözüyorduk, kayıparıyorduk belli değildi. Hoş zaten yakında aranacak bir insan görünümlü Salih olmayacaktı da. Neyse!

"Gökçe nerede bu ekip Gökçe!" Zor duruma düşüyordum işte. Herkes kendi kafasına göre hala uykuda. Maşallah paşalarımızın keyfi alâ. Biz sabahın köründe bu soğukta, kar kış demeden geliyoruz. Sonra amirin çıkıyor diyor ki "Gükçe nörödö bo öküp Gükçe" ben nereden bileyim! Gidin bakın. Kapılarına dayanın. Aksiyon yaratın, silah sıkın kiltlerine. Her şeyi ben mi düşüneceğim canım! Yok yok hayır saçmaladım. İyi ki içimden saçmaladım.

"Iı geliyorlardır mutlaka. Malûm kış, yağmur çamur, trafik, açlık." Daha ne kadar şey sayacağım.

"Açlık mı? Gökçe iyi misin." Evet açlık. Açlık ne alaka!

"Açlık.. şöyle komiserim biliyorsunuz birçok insan, birçok evlat aç. Doymaları gerekiyor. Malûm istanbul burası. Geleni geçeni, arabaya atlayanı yapışanı, ezileni, büzüleni dolu. Karşılarına çıkmışlardır yemek istemişlerdir. Olabilir değil mi? Hayat. Kader." Çok doğru söylüyordum ama yanlış yerde, yanlış zamanda, yanlış sohbette.

"Tamam Gökçe sus allah aşkına sus." Tabii ben susayım. Bence de susayım. Ama ben nereye kadar susayım. Sinir tepeme kadar çıktı. Delireceğim!

Ayaklarım benden bağımsız karakolda tur atmaya başladı. Tam koridorun sağından döneceğim sırada bana seslenilmesiyle durdum.

"Gökçe."

"Salih!" Hızlıca yanına yürüdüm. "Ya neredesiniz siz ya. Saat kaç haberiniz var mı? Bıktım sizin sorumsuzluluğunuzu örtmekten. Bir kerede tam vaktinde burada olun ya!" Hem sessiz konuşuyordum hemde bağırıyordum. Bunu yapmayan kişi bilmezdi.

"Gökçe sabah sabah başlama." Benimle dalga geçiyordu herhalde. Ne demek başlama.

"Salih! Yapma şunu. Hiçbir şey yokmuş gibi yapma. Ciddiyim ben." Gerçekten sıkılmaya başlıyordum. Arkamı dönüp uzaklaşmaya başladım. Salih'in sesini bile duymak istemiyordum. Çünkü beni sinir ediyorlardı. Sorumsuzlar. Ha birde ikinci bir vakamız daha vardı. Ali bey. Durun tahmin etmenize gerek yok. Salih 2. Ben öyle diyordum kendisine. Tamam yine Salih kadar illet bir şey değildi ama bir nevi aynılardı benim gözümde. İyi de ben nereye gidiyordum ki! Çözülmesi gereken bir vaka vardı. Arkamı döndüm. Salih ile yan yana masanın yanına yaklaştık.

"Oo Salih bey hayırdır niye geldiniz?" Kadir Komiserim haklıydı.

"Trafik vardı Komiserim. Kusura bakmayın." İşte Salih buydu. Her yalanın, her yanlışın üstesinden gelebilirdi. Çünkü kanı soğuktu. Kendisi gibi!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 03, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Şans Eseri Cinayet Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin