Hiçbir şeyin bittiği yok, aksine dökülen gözyaşlarına alışsan iyi edersin; Min.

102 14 28
                                    

'Hiçbir şeyin bittiği yok, aksine dökülen gözyaşlarına alışsan iyi edersin; Min.''

Min Yoongi;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Min Yoongi;

"Onu resmen hastaneden kaçırıyorsun."

İtirazlar.
Eşim sessiz sedasız bir köşede hastane polisinin sorduğu soruları cevaplarken, önüme koyulan çok sayfalı kâğıtları imzalamak, ve arkadaşımın itirazlarını göz ardı etmeye çalışmakla meşguldüm. Doğrusunu söylemek gerekirse, Jimin vermesi gereken ifade karşısında biraz kırılmış olsa da, kabullenmişti yapması gerekenleri. Anlatamazdı, biliyordu. Bende eşim böylesi bir yükün altına girmişken, bütün sorumluluğunu üzerime almaktan çekinmiyordum.

Namjoon: "Yoongi, sen bu konuda emin misin?" diye mırıldandığında ise, kararla bir edayla sıralı imzalarımı atmadan edememiştim.

geri dönüşüm yoktu, kararlarımın getirilerinin farkındaydım. lakin... Keyfim aşırı derecede yerindeydi. Hatta dün gece Taehyung'un saat üç gibi gelmesini, ve tüm bu zaman kaybına rağmen dört beş kutu ramen getirmesini dahi problem etmemiştim. Saatlerdir dışarıdaydı, lakin o çareyi yedi yirmi dört açık duran marketlerden birinde bulmuştu.  Hareketleri tıpkı kendisi gibi gerçekten ilginçti.

"Evet, evet eminim. Burada kalmak eşimin kendini daha iyi hissetmesi adına yeterli değil."

Jimin... Bazen yürürken yalpalıyor, ağırlığının bir kısmını üzerime veriyordu. yine de bunu fark ettiği ilk anda tıpkı bir profesyonel edasıyla hiçbir şey yokmuş gibi doğruluyor, yüzüne kondurduğu minik tebessümüyle hareketlerini kesintiye uğratmamaya çalışıyordu. Fark ediyordum iyi olmadığını. tam da bu yüzden çabasına karşın kayıtsız kalamıyor, hak ettiğini vermeye çalışıyordum. "O bir mucize." Diye mırıldanmıştı aniden üzerime doğru eğilerek, atmam gereken son imzayı engellemek istercesine kâğıdı sertçe masanın üzerinden çekerken. Boşluğa düşen parmaklarım, çattığım kaşlarımla beraber hafifçe yüzüne bakınmama sebep olmuştu. "Sadece birkaç test daha yapmama izin ver. Bütün bu sırrı çözebilirim."

Emindi. Kahverengiliklerime bakarken minik heyecan kırıntılarıyla dolan göz bebekleri, tıpkı bir cinayet büro amiri edasıyla seri katilleri yakalamaya çalışır gibiydi. Ellerinde sıkı sıkıya tuttuğu kâğıt parçasını uzanarak, ''Bence bu meseleyi çok fazla kurcalama." Dediğimde ise, yüzünde inkar etmeye hazır bir duruş mevcuttu.

"Şimdiye kadar ettiğin bütün yardımlar için çokça teşekkür ederim Namjoon. Lakin artık başka hastalarınla ilgilenmen gerekiyor. Jimin'i saplantı haline getiremezsin"

Kibar bir şekilde meseleyi kapatması gerektiğini söylüyordum. Zaten karşımda ki bu adam da ona ciddiyetle bakan irislerimden başka bir anlam çıkartamıyor, kabullenmiş bir edayla parmaklarının arasında duran kâğıdı bırakıyordu. 

Grave Of The Living ° YoonMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin