jisung hayatına macera aradığı için yüzünü görmediği, sesini duymadığı ig bloggerı olan l33m1nn13'e karşı minicik hoşlanırsın duyar.
bu kadar sanirim
yan ship: chanchang, hyunin, seunglix
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
l33m1nn13: fight or flight.
hanamaskakarsi: olmeyi tercih ederim
jisung telefonu kilitleyip önünde oturan ve arabaya bindiklerinden beri tartışan ikiliyi izliyordu. bıkkınlıkla changbin'e döndü. 'fazla uzatadın mı? altı üstü haber vermeden bir gece kendi başına sarhoş olmuş. seninde alkole bağımlı olduğun günleri hatırlatırım.'
jisung son dediklerinden sonra yutkundu, gözleri onlar ve yol arasında gidip gelene chan'a baktı. kaşlarını çatarak arabayı kenara çekti. derin bir nefes alıp yanında oturan ve oturduğu yere sinmiş olan arkadaşına (!) baktı.
'ne demek bu changbin? bir bağımlılığın vardı, hem de oldukça ciddi bir bağımlılığın ve ben bunu yeni mi öğreniyorum?' sinirle gülüp başını iki yana salladı. 'sen dememiş miydin, ne olursa olsun her şeyi birbirimize anlatacağımızı? her zaman yanımda olacağını ve benim yanında olmamı istemeni. peki ben bunu neden yeni öğrendim?'
changbin başını dikleştirip boğazını temizledi. 'doğru düzgün yeni uyumaya başladığın zamanlardı. benim ise final haftam ve çok geriliyordum. kafam karışıktı, sen mutluydun ve seni de bununla boğmak istemedim ama endişelenme sınıftan wooyoung ve sevgilisi hep benimleydi. hatta sana söylemekle tehdit bile edildim ama bir şekilde hallettim. üzgünüm.' chan kemerini çıkarıp gözlerini yola çeviren çocuğa kollarını sardı ve saçlarına bir öpücük bıraktı. 'her an kafamı meşgul ediyorsun zaten. ne olur daha meraklandırmasan, hm? farkındasın biliyorum. sana olan duygularımın farkındasın fakat korkuyorsun bu yüzden korkularının geçmesini bekleyeceğim. sonsuza kadar sürecek olsa bile.'
son cümleleri fısıltı gibi söylenmişti ama changbin'in beyninde megafonla söylenmiş kadar sesliydi. chan arabayı çalıştırırken jisung bir şeyler söyleyecekti ki chan radyonun sesini sonuna kadar açtı. jisung bu hareketine gülerken öne çıkıp sesi tekrar kıstı ve chan'a bakıp başını salladı. cam kenarına geçip yola baktı. mutluydu çünkü arkadaşları mutluydu.
minho havaalanına indiğinde etrafına bakındı. onu katılacağı etkinlik için alacak marka hiçbir yerde gözükmüyordu. bekleme alanına geçip biraz oturdu.
jisung heyecanla havaalanına girdi. gözleri her yerde tarzına hakim olduğu adam için geziyordu. bekleme alanında kot giyinimli birini gördü ve arkadaşlarını geride bırakıp koşarak yanına gitti. elini uzatıp gülümsedi.
'merhaba! biraz garip gelecek ama adınız tam olarak neydi?'
ona kaşlarını kaldırıp bakan çocuk gülümsedi ve elini uzattı. 'merhaba! ben jeong yunho ve sen kimsin?'
jisung biraz kırılmış ama hâlâ olan umuduyla cevap verdi. 'ben han jisung. bir ihtimal blog hesabın var mı?' yunho başını iki yana salladı. 'hayır fakat başka biri var. sanırım onu bilirsin istersen onun yanına götürebilirim seni. buralarda bir yerlerde olması lazımdı.' jisung sevinçle uzun boylu çocuğu izlemeye devam etti. birisine el salladığını görünce insan kalabalığından tam göremesede gördüğü bir başka el ile gülümsemesi daha da genişledi. bu sanırım o'ydu.
