0.1

121 9 10
                                    

Genç kadın bahçedeki beyaz gülü bahçe makasıyla koparttı ve eline aldı. Gözlerini kapatarak mis kokusunu kokladı.

Kolunun altındaki içi beyaz güllerle dolu sepetle içeri girdi ve sepeti tezgâha bıraktı. Kapının çalmasıyla kapıya doğru gitti ve güler yüzle kapıyı açtı.

Kapıdaki adamın elinde kese kağıdına sarılmış büyük dikdörtgen bir şey duruyordu.

"Bayan Cheayoung, bu size geldi."

Teşekkür ederek paketi aldı ve içeri geçti. Pakette oğlunun, kocasının ve kendisinin olduğu tablo vardı. Gülümseyerek kapıya yakın kolona tabloyu astı.

Dünyada en sevdiği iki insana, yani oğluna ve kocasına tabloya bakarak gülümsedi. Onları çok seviyordu ve hiç kimseyle değişmezdi.

Mutfağa geçti ve büyük cam vazoya güzel beyaz gülleri koyu. Hafif eğildi ve masada duran not kağıdına şunu yazdı: Seni seviyorum. Kağıdı vazonun üstüne yapıştırdı.

Salona yakın kitaplıktaki romana gözü kaydı. Aklına kocasının bu romanın ilk cümlesini okuyup, "Biz çok mutlu bir aile olacağız, göreceksin sevgilim." dediğini hatırladı. Yüzüne yine bir tebessüm yerleşti ve kitabın kapağını açtı.

İlk sayfasındaki Tolstoy tarafından yazılan sözü okudu. "Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluk hikâyesi vardır."

Onlar mutsuz bir aile değildi. Onlar çok, çok, çok mutluydu. Kitabı yerine bıraktı ve gitti.

...

Genç adam o yağmurlu günün gecesinde taksiden indi ve sessizce valizini sürüdü. Anahtarıyla kapıyı açtı ve içeri geçti. Valizini bir kenara koydu, sular akan paltosunu portmantoya astı ve yukarı, oğlunun odasına yukarı çıktı.

Sessizce oğlunun odasının kapısını açtı. Oğlu elinde kitabıyla uyuya kalmıştı. Yavaşça gülümseyerek kitabı elinden aldı ve komodine koydu. Sonra da yan yatarak uyumuş oğlunun alnından zor da olsa öpüp, odadan çıktı.

Oğlunun odasında, kapının arkasında aylık takvimi bulunurdu. Genç adam çıkarken ona dikkat etmemişti ve görmemişti. Cumartesi günü için şu yazıyordu: Babamla Futbol Kampı. Yanında da bir güler yüz çıkartması vardı. Oğlu onu çok seviyor ve özlüyordu, bu yüzden bunu bilerek bu şekilde yazmıştı.

Genç adam yatak odasına hafif gıcırdayan kapıyla girdi. Neyse ki karısı uyanmamıştı. Yavaşça yatağa, karısının yattığı yerin yanına oturdu ve güzel yüzünü incelemeye başladı. Uyurken bile nasıl bu kadar güzel olabiliyordu? 

Elini yavaşça karısının yanağına koydu ve "Ben geldim." diye fısıldadı. Karısı kocasının sesiyle yavaşça gözlerini araladı. Uykulu bir şekilde gülümsedi ve elini tuttu ."Hoş geldin." dedi yorgun sesiyle.

Genç adam devam etti. 

"Özledim."

"Ben de seni özledim."

Karısını yanağından öptü. Sonra da burnundan. Yatağa yanına yattı ve kendini uykuya bıraktı.

...

Chaeyoung rujunu sürerken bir yandan seslendi.

"Hayatım Taeyong'u bugün okula sen bırakır mısın?"

"Olur bırakırım."

Rujunu aynanın önüne bıraktı ve giyinme odasına, kocasının yanına geçti.

"Imm." diye mırıldandı. Boynu ağrıyordu.

"Boynun mu tutuldu?"

"Galiba."

SADAKATSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin