Şu an Seokjin hyungla bir kafede oturmuş yemek yiyorduk. Tabiki ben yemiyordum çünkü canım istemiyordu. Bugün o kadar çok şey yaşamıştımki, benim güzel tatlı kalbim bunları kaldırmazdı. Ama güçlü olmak zorundaydım. O piç kurusu herifin en ağır cezayı alması için elimden geleni yapacaktık. Namjoon hyung yani. İyi ve işinde gayet profosyenel biriydi. Ayrıca abimle sevgililerdi. Jin hyungun eşcinsel olduğunu biliyordum ve karışmıyordum çünkü bende öyleydim.
"Ne o? Çok dalgın gözüküyorsun. Bir şeyler yemelisin yavrum." dedi önümdeki yemeği göstererek. Bende aç olmasamda yemeye başladım yavaş yavaş.
"Hyung, sencede çok garip değil mi? Keni baban tarafından tecavüze uğramak?" dediğimde ağzındaki lokmayı çiğnemeyi bıraktığını gördüm bir iki saniye. Sonra yedi ama.
"Sen bunları hak etmedin Yoongi. Keşke senin yerine bana yapsaydı.." demişti. Ona masumca bakıyordum sadece.
"Hayır! Sana yapsa ben dayanamazdım. Bir an bunu dediğim için özür dilerim. O yüzden babam konusunu kapatalım lütfen. Ben açtım, ben kapatıyım." dedim ve gülümsedim ona. İkimiz yemeğimizi yemiştik ve kafeden çıkıyorduk. O sırada Hyungumun telefonu çaldı ve biraz uzağa gitti konuşmak için. Bende öylece onu bekliyordum. Etrafa bakıyordum çünkü bakmak güzel bir şeydir. Bir anda önümde bir motosiklet durmuştu ve korkmuştum. Aslında bir değil tam üç tane durmuştu. Kim olduklarını umursamadım ve biraz geriye çekildim. Motorcu adamlar kasklarını çıkardıklarında ağzım açık kalmıştı.
"Hassiktir..." diye bir kelime çıktı ağzımdan. Böyle şeyler hep dizilerdeki şanslı kadınların başına geliyor diye düşünürdüm ama şans şu an benimleydi. Önümde taş gibi adamlar duruyordu. Bunu değerlendirmeliydim. Onlarla arkadaş olacaktım. Ne kadar korksamda yakışıklı çocuklarla arkadaş olursam bence havalı olurdum. Tabiki ben daha yakışıklıydım onlardan ama arkadaş çevremi böyle kişilerle doldurmak istemiştim anlık gelen bir istekle. Bugün babam tarafından tecavüze uğramıştım ama bunun için depresyona falan girecek değildim. O saatler önce yaşanmış utanç verici bir andı. Bozuk olan psikolojimi bozamazdı. Sanırım salaktım ya da fazla umursamazdım. Duygularım ve düşüncelerim aniden değişebiliyordu. Hemen önümdeki gençlere yaklaştım ve durdum.
"Şey... Selam ben Yoongi?" dedim sakin bir tonla. Biraz fazla özgüvenliydim sanırım. Aralarından biri beni süzmüştü ve sırıtmıştı.
"Taehyung bak, direk birini bulduk desene!" diye haykırmıştı. Adını Taehyung sandığım tam önümde duran motorcu olduköa ciddi gözüküyordu. Direk olarak gözlerime bakıyordu.
"Senin gibi bir ana kuzusu niye bizim gibilerle tanışır?" dedi ciddi bir tonda. Aşırı havalı sesi kalındı. Bu çok havalıydı.
"Birincisi ben ana kuzusu değilim canım, ikicisi sizin gibiler derken? Geceleri pahalı motorlarla şehri estiren, barlarda içen ve hep kot ceket giyen mallardan mı basediyorsun?" dedim ve sırıttım. Direk olarak sırıtmıştı benim gibi.
"Hah, ana kuzusu taşaklı çıktı desenize millet." dedi ve gülmeye başladı Taehyung. Arkasındaki kişilerde bu dediğine gülmüştü.
"Öff boşverin şimdi bunları. Arkadaş olalım mı?" dedim heyecanla. Taehyung bana çok derin bakıyordu ve sanırım etkilenmiştim. Çabuk severdim zaten erkekleri. Şimdiden eğlenmiştim.
"İyi olalım ben Hoseok." dedi ilk başta konuşan çocuk. Ona selam verdim ve hiç konuşmayan çocuğa döndüm.
"Ben Jungkook." dedi sadece. İnsan bir merhaba der ama yok bunlarda öyle şeyler.
"Beni öğrendin zaten güzelim. Ama yinede tanıtayım. Ben Taehyung. Motorcu çetesinin lideriyim. Şu an azız ama normalde on iki kişiyiz." dedi ve utandım. Bana güzelim demişti ve o on iki mi dedi?
