Minhyun birkaç saatlik uykuyla Seongwu'nun kapısının önünde durmaktan sıkılıp şifreyi tuşladı ve içeri girdi.
"Madem içeri böyle gireceksin neden kapıya vuruyorsun?" diyerek göz devirdi Seongwu.
"Seongwu neredeyse yarım saattir kapıyı açmanı bekliyorum, fazla bile dayandım." Minhyun oturma odasına ilerleyen Seongwu'yu takip ederek peşinden gitti.
"Ne istiyorsun?"
"Bir şey istemiyorum, seninle konuşmak için geldim. Guanlin ve ben senin haklı olduğunu düşünüyoruz. Jisung hyung bilmese bile ben sana kendini savunman için dersler vereceğim. Kullanmana gerek olmayacak sadece tedbir amaçlı." Seongwu az önce konuşan ve ondan bir cevap bekleyen memurun oturduğu koltuğun tam karşısına geçti.
"Sen ciddi misin?"
"Evet tabi hala istiyorsan, ama şunu da bil Seongwu, seni bir yem gibi kullanmadık. Düşündüğün gibi seni onun kollarına ölmen için göndermedik, ne kadar ders alsan da benim sorumluluğum altındasın seni koruyacak olan benim." Minhyun'un sözlerinden sonra esmer adamın gözlerinde bir ışıltı belirdi. Minhyun hiçbir şeye kanmasa bile Seongwu'nun cilveli hareketlerini görmezden gelse bile bu gözleri görmezden gelemezdi.
"Teşekkür ederim Minhyun." dedi içten bir tonla zayıf adam. Minhyun'un önemli değil der gibi elini havada sallamasına kıkırdadı sonrasında.
"Seongwu bize kızdığın için bugün öyle saçmaladın değil mi?"
"Saçmaladım?" Seongwu bir kaşını kaldırdığında Minhyun gözlerini kaçırdı. Konu ne zaman cinselliğe gelse yüzü kıpkırmızı kestiği için Seongwu hemen anladı. "Hayır, Daniel ile sevişeceğim."
"Yapma Seongwu sana yarattığımız tüm imajı mahvedemezsin." genç memur yerinde huzursuzca kıpırdandı.
"Bana yarattığınız imaj ne olursa olsun sonunda Daniel'in sevgilisi olmayacak mıyım? Minhyun gerçek dünyaya hoş geldin. Gayler sevişir, düzüşür, sikişir. "
"Lütfen düzgün kelimeler kullan. Bunun için daha çok erken, Daniel şu an sana kapıldı çünkü sırtındaki ceketin markasından bindiğin ithal arabaya kadar her şey onu etkileyecek kadar lüks ve şaşalı. Onu birden yatağa çekip ikinci günden her şeyi mahvetmek mi istiyorsun?" Minhyun söylediklerinin ne şekilde anlaşılacağını bilmeden konuşmuştu. Seongwu'nun gözlerindeki ışıltıyı kendi kelimeleriyle söndürdüğünü fark ettiğinde ise çok geçti.
"Yani..." Seongwu tıslayarak güldükten sonra devam etti. "Bütün bu pahalı şeylerin yanında benim vücudum çok mu ucuz kalıyor?"
"Öyle demek istemediğimi biliyorsun. Sadece-"
"Sadece ne Minhyun? Neden Daniel ile sevişmem fikri seni rahatsız etti?" Seongwu koltuktan kalkıp Minhyun'un tam karşısına geçti, ellerini memurun dizlerine dayayıp yüzüne doğru eğildi. Aralarında bir nefeslik mesafe bile yoktu ve Minhyun o an nefes almayı unutmuştu. "Beni kıskanmak için çok cesursun ama bana dokunacak gücün yok."
Seongwu birkaç saniye öyle bekledi. Minhyun'la oynamak eğlenceliydi. Minhyun'a ona dokunması için izin vermişti fakat yapamıyorsa bu onun suçu değildi. Memurun kulağına yaklaşıp onun tüylerini diken diken edecek bir seksilikle fısıldadı.
"Bu gecenin tadını çıkar."
***
Kapı çalarken Seongwu aynada son kez kendine bakıp elleriyle saçlarını geri attı. Üzerindeki saten geceliğin açık yakasını düzeltirken kameralardan birinin yerleşmiş olduğu bibloya bakıp geniş bir gülümseme verdi ve zaten tüm gerdanını ortada bırakan geceliğin bir düğmesini daha açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Broken White | Ongniel
FanfictionSeongwu defalarca kez çıplaklığının seyircilerine kendi elleriyle soyunmuştu fakat ilk kez ruhu çırılçıplak kalıyordu. +18| Cinsellik, Argo, Şiddet, Madde Kullanımı