3

84 6 50
                                    

(Wanna One-Day by day dinleyerek okumanızı öneriyorum.)

Daniel elindeki bardağı masaya bırakıp dirseklerini masaya yasladıktan sonra ellerini birleştirdi ve çenesini birleşmiş ellerinin üzerine koyup sahneyi izlemeye başladı. Tanıdık yabancı bedenin hareketsizce sahnede dikiliyor olması herkes gibi onda da merak uyandırmıştı.

"Ne duruyorsun be?" yan masadan gelen isyan üzerine diğer seyirciler de ıslık çalmaya başladı.

Sahnedeki adamın arkasını dönmesiyle herkes sessizliğe büründü yeniden. İçeride sadece buradakiler kadar ucuz bir müzik sesi vardı. Daniel de diğer seyirciler gibi merakla olacakları bekliyordu bu zamana kadar gördüğü şovlardan farklı bir şey olacağını sanmasa da.

Sahnenin sağ ve sol tarafındaki dansçılar dans etmeye devam ederken kırmızı iç çamaşırının sımsıkı sardığı kalçalarını onlara doğru gelecek şekilde dışa çıkartarak ayağındaki hafif topuklu ayakkabılardan birini çıkardı ortadaki ana dansçı. İkincisini de aynı şekilde çıkartıp arkası dönükken seyircilere fırlattıktan sonra müziğin ritmine uyarak yavaşça doğruldu.

"Evet, bebeğim." diye haykırdı birisi. Daniel bu tepkiye dişlerinin arasından tıslayarak güldü. Bu kadar basit bir hareket onu ufacık bile etkilememişti.

Arkası dönük kırmızılı kalçasını sağa sola doğru müzikle uyumlu olarak sallarken sahnedeki siyahlı gelip onun kalçasına bir şaplak attı. Kalabalıktan yeniden sesler yükselmeye başladığında Daniel geriye yaslanıp içkisinden bir yudum aldı. Farklı bir şeyler aradığı için buraya gelmişti ve aradığı kesinlikle bu ucuz gösteri değildi.

Ortadaki dansçı ve diğerleri yere yüzüstü uzandı, ana dansçı müziğin ritmiyle kalçasını kaldırıp indirmeye başladı. Yanındaki diğer iki dansçı da onun başlattığı bu harekete eşlik ederken kırmızılı dizlerinin üstünde doğrulup elini yavaş yavaş vücudunun üzerinde gezdirdi. Bacak arasına geldiğinde elini ordan çekmeyip kendi kasıklarını okşamaya koyuldu. Ne seyirciler ne de Daniel yan durduğu için onun yaptığı şeyi ya da sertleşip sertleşmediğini göremiyordu.

Sahnedekiler yeniden yere uzandığında Daniel tüm ilgisini kaybetmek üzereydi ki kırmızılı olan bacağını kaldırıp jartiyerin iplerine kıskaçlarına dokunduktan sonra Daniel'in aklını başından alacak bir yavaşlıkla file çorabının çapraz ipleriyle oynama başladı, iplerin üzerine gezen işaret parmağını hiç kimsenin beklemediği bir anda çorba geçirdi ve hızla çekip yırttı.

Daniel kumaşın parçalanma sesini duyduğuna yemin edebilirdi. Bu ona yetmezmiş gibi içerideki müziği bile bastıracak kadar tok bir sesle kalçasını saran iç çamaşırının da sol tarafını da yırttığında Daniel bu kadar uzakta oturduğuna ve yarısı ortaya çıkmış kasıkları tam göremediğine pişman olmuştu.

Dansçı uzandığı yerden doğrulup yeniden sahnede ayakları üzerinde durdu kendini alıcı gözle izleyen bu insanlara sergilercesine. Sarışın gördüğü manzarayla derin bir nefes çekti. Tek çorabı yırtık uzun bacaklara baktı sonra onun sertleşmiş ve belirginleşmiş aletine... İnce belinden göğsünün üzerine kadar gelen tülden atletin altındaki parlayan bedeni süzdü. Gözlerini sahneden çekemezken kasıklarındaki harekete engel olamıyordu.

Sahnede ucuz bir adam çorabını parçaladığı için mi böyle olmuştu? Oysa bir haftadır hiçbir şekilde hiçbir şeyden zevk alamıyordu. Neler neler denemişti yine de o geceden sonra tüm zevkler onun için yarım ve eksikti.

"Ah..." sahnedeki adam tül atletini iki yakasından tutup yırttığında seyircilerin çığlıkları arasına karışmıştı Daniel'den çıkan minik bir ses. Beklediğinin aksine sahnedekiler ve özellikle Daniel'in gözlerini alamadığı adam maske haricinde çırılçıplak kalana kadar soyundu.

Broken White | Ongniel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin