Kankalar

99 2 1
                                    

"Kanka yeni bir savaş filmi çıkmış. Bizim çocukları toplayıp izleyelim bir ara." diyen Baran'a karşılık vermek yerine sadece başımı salladım. Ayakkabımın bağcıklarını bağlayıp evin kapısını çektim ve kilitledim.

En sonunda apartmandan çıkıp okula doğru yürümeye başlayabildiğimizde uykumu açabilmek amacıyla gözümü ovuşturdum.

"Ohoo insan biraz bekler lan. Motor mu taktınız." diyerek yanımızdaki yerini alan Arda yine uykusuz duruyordu. Uyku problemleri vardı. Sabahlara kadar uyuyamaz , deli gibi gezer ve okula bir kaç saatlik uykuyla gelirdi.

"Oğlum zaten bunu almaya gittiğimde hala uyuyordu , o yüzden geç çıktık evden bir de senin keyfini mi bekleyecektik?" diyen Baran'ın ensesine vurarak susturdum. En sonunda ;

"Ege'yle Efe nerede kaldı?" diyerek konuştuğumda Arda ve Baran tehlikenin geçtiğini anladılar. Ben uyandığımda kimse konuşana kadar bana bulaşmaz. Çünkü agresif ve huysuz olurum. Yani dayak yeme oranınız yüzde beş bin falandır.

"Hmm." diyerek düşünme pozisyonunu aldı Arda. "Normalde şu an çoktan bize yetişip iğrenç espriler yapmaya başlamaları gerekiyordu. Neredeler lan harbiden?"

" Çok özlenmişiz kardeşim." diyen Efe'nin sesini duyduğumda açıkçası rahatladım. Psikopat babaları bu seferde onlara bir şey yapmış olsaydı gerçekten sakin kalamayacaktık çünkü.

"Hayır ben özlen değilim. Ege'yim." diyen Ege'yle beşlik çaktılar. Ama bu seferki espri harbiden olmamıştı. Ege'de bunu fark etmiş olmalıki "Bu seferki olmadı galiba. Ben bile bir ara kusuyordum." diyerek yüzünü buruşturdu. Ege ve Efe belki de grubumuzun en çok acı çeken üyeleriydi ama aynı zamanda en çok gülenlerde onlardı. Babalarının yaptığı onca şerefsizliğre rağmen hala ayaktaydılar ve hala gülebiliyorlardı. Her ne kadar gülselerde biliyordum ki en ufak darbede kırılabilecek bir yapıya sahiptiler.

Okulun kapısının önüne geldiğimizde etrafta göz gezdirdim.Okulumuz normal , sıradan bir devlet okuluydu. Herhangi bir terslik yok gibi duruyordu. Gözüm kantine kaydığındaysa Ecenaz'ı gördüm. Utangaç bir şekilde gülüp gözlerini kaçırdığında , ben de kafamı başka tarafa çevirdim.

"Kanka bu kızın sende harbiden gözü var. Bak Baran söylemişti , dersin." Baran zaten görmeseydi şaşırırdım. Onun heryerde gözü kulağı vardır. Her şeyi bilir.

"Kes sesini Baran. Kızı utandıracak tek bir şey yaparsan mezarını kazmaya başla." her zamanki gibi beni ciddiye almayıp Efe'yle Ege'ye dokuzuncu sınıflardan iki çocuğun gülünç kavgasını anlatmaya devam etti.

"Yeni bir edebiyat hocası gelmiş kanka." dedi Arda. Edebiyat öğretmenimiz doksanlarına merdiven dayamış , insanları anlamaktan çok uzak , geride kalmış bir adamdı ve neredeyse her ders beni müdürün odasına gönderirdi. Açıkçası müdürde artık buna alışmıştı ve ben geldiğimde bana çay ikram ediyordu. Kısacası okulumuzun müdüründen , çaycısına kadar herkes adamın kaçık olduğundan haberdardı.

"Galip Hoca'nın gitmesi iyi oldu. İçimizdeki edebiyat aşkını öldürüyordu şerefsiz." Baran tabii ki kendini tutamayıp konuşmaya daldı.

"Kadınmış kankalar. Yeni mezun olmuş , bizim okula atamışlar. Umutlanmayın." Efe ve Ege yayvan yayvan güldüklerinde akıllarında yine birkaç bin kadar tilkinin dolandığını anladım.

"Sakın." dedim tehditkar bir sesle. "Sakın kadına şu yeni gelen öğretmenlere yaptığınız iğrençliklerden yapmayın." Okulumuza , ya da sınıfımıza yeni gelen her öğretmenin korkulu rüyasıydı Ege ve Efe. İğrenç eşek şakaları , ya da onların tabiriyle hoşgeldin hediyeleri , hazırlar öğretmeni hayattan soğuturlardı. "Bu sefer olmaz. Mesleğe yeni başlamış bir kadının gururunu kırmanıza izin veremem."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 15, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sessiz Fırtına.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin