Bölüm-5

21 2 10
                                    


Minho telefonu kapının önüne varınca açtı. Meraktan ölüyordum, kim olduğunu öğrenmek istiyordum.

Minho: "Şimdi çıktım çeşmenin önündeyim. Kapının önüne gelir misin?"

X:" Sen gelsene? Hani konuşmamız gereken önemli bir konu vardı?"

Minho: "İki dakika geleceksin naz yapma, hem yeni bir üyemiz var."

X: "Tamam geliyorum, hem ben naz yapmam. Bir an önce gidelim yeter."

Minho:" Tamamdır bekliyoruzzzz"

Minho bana döndü ve "Sınıf arkadaşım geliyor, sizi tanıştırayım," dedi.

Ben kafamla onayladıktan sonra karşıdan 1.80 boylarında beyaz tenli koyu saçlı biri geldi. Gülümseyerek yanımızda durdu. Minho'ya bakıyordu, biraz sabırsızdı sanki. İlk kelimeyi Minho söylemiş bulundu.

"Merhaba. Bak, bu da bizim yeni üyemiz Felix."

''İyi, ne yapayım? Merhaba Felix, biraz acelem var. ''

''Hiç mühim değil. Tanıştığımıza memnun oldum.''

''Ben de,  artık gitsek mi, acelem var?!''

''Adını öğrenebilir miyim acaba? Hem bir yandan yürüyelim.''

''Benim adım Woojin. Lise 4 öğrencisiyim ve müzik üzerine uğraşıyorum.

''Tanıştığınıza göre yavaş yavaş yürüyelim. Woojin, evde final ödevini konuşalım.''

 ''Olur, o hocayı da hiç sevmiyorum. Görselleri ben hallederim, gerisi sende.''

''Olur olur. Çeşmeden bir su içeceğim hemen.''

Minho su içerken Woojin'in gözü benim üzerimdeydi. Baştan aşağı beni tarıyordu. Bana düşman gibi bakıyordu. Minho suyunu içip doğrulduktan sonra aşağı doğru yürümeye devam ettik. Ortam biraz gergin duruyordu. Merkeze indiğimizde aklımda tek bir şey vardı: 'Onlarla yürümeye devam etmek istiyorum'. Sonunda yeni arkadaşlar edinebilmiştim.

Bunun üzerine ''Ben de sizinle yürümek istiyorum,'' dedim.

Minho ''Olmaz, bizim özel konuşmamız lazım! '' diye cevap verince biraz üzülmüştüm.

"Başka sefere artık Felix,"dedi Woojin.

"O zaman yarın derste görüşürüz..."

Neden kalbim acıyordu?

İkisi de el salladıktan sonra kendi yoluna doğru yürümeye başladı. Arkamı döndüğümde etraf bir bulanık oldu. Göz yaşlarımı tutamıyordum, beni nasıl da dışlamışlardı. Minibüs beklerken kalbimdeki acıyı dindirmeye çalışıyordum. Acaba aklımda ne vardı da daha bugün tanıdıkları insanı yanlarında gezdireceklerini düşünmüştüm? Saçmaydı zaten. Göz yaşlarımın dinmesiyle birlikte minibüse bindim. Eve doğru yoğun düşüncelerle gidiyordum....

----------------------------------------------------------

Minho ve Woojin eve giderken Minho ona okuldan bir kızın ona aşık olduğunu söylemek için hazırlanıyordu. Hava karanlıktı ve biraz soğuktu. Eve varmalarına az kalmıştı.

" Şu ödev işini bugün halledebilir miyiz acaba?" diye sordu Minho.

"Bilgisayarımı yanımda getirdim, hallederiz. Sen sunumu hazırla."

"O iş bende canım. Hey baksana, okulda ilgini çeken biri var mı?"

Woojin biraz düşünüp "Aslında öyle ilgimi çeken biri yok, neden ki?" diye sordu.

"Öylesine soru işte. Ödevi hazırlarken biraz daha konuşuruz."

"Evine ne kadar kaldı acaba?"

"Şu köşeyi dönünce çok az bir mesafe kalıyor. Bugün ailem evde değil," dedi Minho ilerideki köşeyi parmağıyla işaret ederek.

"Anladım, öyleyse daha rahat çalışabiliriz."

"Evet, bir an önce bu ödevden kurtulmak istiyorum."

'Bir de sana şu kızdan bahsetmek,' diye düşündü Minho

Kapının önüne vardıklarında Minho kapıyı açtı ve üçüncü kata çıktılar. Minho dubleks bir evde çekirdek ailesiyle yaşıyordu. Eve giriş yaptıklarında Woojin salondaki koltuğa oturdu. 

"Kahve içer misin?" diye sordu Minho. Woojin başını sallayarak onu onayladı. Minho suyu kaynatırken içeride oturan Woojin bilgisayarını açtı ve ödeve başlamadan önce biraz oyun oynamak istedi. Minho kahveleri getirdi ve yanına oturdu. Woojin oyun oynarken onu izliyordu, bir yandan da hangi üniversiteyi seçeceklerini konuşuyorlardı.

''Ben şahsen burada ailemin yanında kalmak isyorum, sen?''diye açıkladı Minho.

''Ben de burada olmak istiyorum. Ailem seneye taşınacak zaten. Böylelikle ev de bana kalacak.''

''Bu harika bir haber! Cidden şanslısın. Seneye kız arkadaşın da olursa deme keyfine.''

''Aslında umurumda değil, öyle bir arayışta değilim,'' dedi Woojin omuz silkerek.

"Biraz olsa mı acaba? Bu sene son senemiz ve içimizde hiçbir şey kalmasın."

'Yoksa benden mi hoşlanıyor,' diye düşünmeden edemedi Minho.

"Olmaz olmaz. Beni anlayan insan sayısı az zaten, bir şey olmasına da gerek yok."

"Anladım. Oyunun bitti, haydi başlayalım mı?"

"Sen başla istersen, ben biraz daha oynayacağım. Benim işim çabuk biter zaten," dedi Woojin yeniden oyuna odaklanarak.

Minho Woojin'in bu davranışına göz devirip "Tamam çabuk ol, uykum var," diyerek cevap verdi.

"Tamamdır."

Minho yere oturup ödevin içeriğini ayarladı ve sunumda yapacağı konuşmayı hazırladı. Woojin bu sırada hala oyun oynuyordu. Minho ona baktı ve kız işinin olmayacağını anladı. Ödevin kendi kısmını bitirince yanına oturdu. Woojin de tam o sırada oyunu bitirmişti. Görselleri ayarlarken birkaç kahve daha içip işlerini bitirince yatağa uzandılar. Woojin uyuyabilmek için telefonunu çıkarıp bir film açtı.

-----------------------------------------------------------------

Felix eve girdiğinde herkes çoktan uyuduğu için fazla ses çıkarmadan mutfağa uğrayıp bir su içti ve ardından odasına çekildi.

Sırtını bir duvara yasladı ve ağlamaklı oldu.

' Ben hiçbir şeyi hak etmiyorum. ' 

Yaşamak istemiyordu, yarın o kursa gitmek istemiyordu... 

Minho'nun suratına nasıl bakacaktı? O yetmiyormuş gibi o bakışlar aklından nasıl çıkacaktı? Yatağına uzandı ve grupta yazılan yazılara ve atılan dans figürlerine baktı. Anladı ki burada da aradığı huzuru bulamayacaktı. Woojin'i tanımak istiyordu fakat Woojin onu tehlike olarak görüyordu. Yarın her şeyin düzelmesi umuduyla bir müzik listesi açtı ve tavanı izleyerek uyumaya çalıştı.

Glow /Stray Kids FFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin