🕯️5🕯️

7 2 0
                                    

Ertesi gün hazırlanarak ellerindeki adrese doğru yola çıktılar. Taehyung, elindeki bilgisayarından araştırmasına yolda da devam ediyordu. Blossom'ların kim nereden geldiklerini bulmak istemişti ancak herhangi bir sonuca ulaşamadı. "Blossom'larla ilgili hiçbir kayıt yok. Ne hastanelerde ne başka bir yerde. Sanki hayatları 1 yıl önce burada başlamış gibi. Her kimler ise cinayetlerin failiyle ilgili cevapları bize verecek olan onlar."

Yaklaşık 10 dakika sonra küçük Blossom evine vardılar. Kasabadaki diğer evlere göre daha küçük ve eski olan ev, bakımsız küçük bahçe, eski püskü bir araba... Bu manzaraya bakarak o kadar parayı nasıl bulduklarını tekrar merak ettiler. Aileyle konuşmak üzere yine Jimin ve Jungkook'u yollamaya karar verdiler.

Jimin, arabadan inip yavaşça evin kapısına ilerledi. Arkaya baktığında Jungkook'un aynı şeyleri yaparak peşinden geldiğini gördü ve zile bastı. Yaklaşık 30 saniye sonra kapıyı sarışın yeşil gözlü bir kadın açtı.

Jimin, "Merhaba. Siz Bayan Blossom olmalısınız. Biz FBI'danız. Size bir kaç soru sorabilir miyiz acaba?" dedi sevecen bir tavırla. Kadın da gülümseyerek karşılık verdi.

"Tabii ki sorabilirsiniz ancak fazla uzatmazsak iyi olur çünkü çocuklarımı okuldan almam gerek." dedi Bayan Blossom ve kapıyı biraz daha açarak ajanları içeri davet etti. Küçük salondaki ikili koltuğa doğru ilerlediler. Bütün mobilyalar çok eski duruyordu. Akıllarından tekrar paranın nereden geldiği geçse de bir şey demeden koltuğa oturdular.

"Sizin Lady's Bar'ı devraldığınızı duyduk. Kasabadaki cinayetler de oranın yakınlarında olduğu için sizinle de görüşmek istedik. Mekanın sahibi olarak bir şeyler bilebileceğinizi düşündük." diye söze başladı Jungkook. Kadın anında itiraz etti. "Sahibiyiz diye her saniye kontrol edemiyoruz tabii ki etrafını. Ayrıca bir hayvan saldırısı sadece FBI bununla neden bu kadar ilgili?" Jimin kadının bir şeyler sakladığından emin gibiydi.

"Tabii ki aptal bir hayvan saldırısı gibi duruyor. Biz sadece üstlerimizin bize söylediklerini yapmakla yükümlüyüz. Mecburen araştırma yapıyoruz yani ciddi bir durum yok gibi ortada." Jimin hafifçe gülümseyerek sonlandırdı konuşmasını. Kadın ajanları yollamak için bir şeyler geveleyip onları kapıya doğru götürdü. Tam kapıdan çıkacaklardı ki bir çığlık duydular. Jimin ve Jungkook önce birbirlerine sonra kadına baktılar. Kadının suratı bir anda düştü ve ciddileşti.

"Az önceki sesi sanki bodrumunuzdan geldi. Bir kontrol etmemizin sakıncası var mı acaba?" dedi Jungkook elini beline doğru yavaşça götürürken. Jimin de aynı şekilde elini götürüyordu ki kadın açıklama yapmaya başladı. "Çocuklar film izliyor olmalılar önemli bir şey yok yani gidebilirsiniz." kadın kendilerine çok yakın olduğundan silahlarını çıkarmaları durumunda ikisini birden saniyeler içerisinde yere serebilirdi. O yüzden kafalarıyla onaylayıp dışarı çıktılar ve arabaya doğru yürümeye başladılar.

Arabaya bindikten sonra Namjoon arabayı yemek yiyebilecekleri bir yere doğru sürdü. Geldikleri restaurantta herkes kendisine yiyecek ve içecek bir şeyler söyledikten sonra konuşmaya nihayet başladılar.

"Kadın biraz aceleci davrandı. Bir şey bilmediği konusunda ısrarcı ama kesin her şeyi biliyor." dedi Jimin. Siparişlerin geldiğini gördüğünde konuşmasını yarıda bırakmıştı. Garson herkesin yemeğini getirdikten sonra konuşmaya Jungkook devam etti. "Çıkmak üzereyken evin bodrum katından bir çığlık duyduk ama kadın çocuklarının film izliyor olabileceklerini söyledi. Yani iyi haber aradığımız küçük Maria şu an Blossom'ların bodurumunda. Kötü haber onu oradan nasıl kurtaracağımızı hanüz bilmiyoruz." Jin'in aklı bir karışmış gibiydi. "Belki de gerçekten çocukları film izliyor nasıl bu kadar eminsiniz?" Jimin ve Jungkook birbirlerine bakıp sırıttılar.

"Çünkü çocuklarının okulda olduğunu söyledi."

***

Gece olduğunda hepsi yuvayı dağıtmak için hazırlanmaya başladılar. Tahta mermiler ve palalarını kuşandıktan sonra yola çıkmaya hazırlardı. Tahta mermiler onları öldürmese de yavaşlatmak için çok iyi bir çözümdü. Son kez her şeyin tam olduğundan emin olduktan sonra arabaya binmek için dışarı çıktılar. Ancak gördükleri manzara hiç de bekledikleri gibi değildi. Avcılar büyük jipinin teperleri parçalanmış, camları kırılmış ve üzerine "BU KASABADA İSTENMİYORSUNUZ." yazılmıştı. Bunu kimin yaptığını tahmin etmek çok da zor olmamıştı. Çünkü yazı kanla yazılmıştı...

***

Yazının kanla yazılmasından dolayı bir kurban daha olabileceğini düşünerek direkt Lady's Bar'a gittiler. Barın etrafına yayılmış yeni bir ceset veya ölmek üzere olan birini bulmayı bekliyorlardı. Yaklaşık 10 dakika daha aradıktan sonra kimsenin olmadığına emin olacakları anda barın arkasındaki büyük çöp konteynerinden ses geldi. Jin sesi duyar duymaz oraya koştu ve kapağı açtığında içeride 5-6 yaşlarında bir kız çocuğu vardı. Üzeri kan banyosu yapmış gibi kana bulanmıştı ve boynun akan kanlar bulamaya devam ediyordu. Jin kızı hemen kucağına alıp hastaneye doğru koşmaya başladı.

Aradan yaklaşık 2 saat geçti. Ancak diğerlerinden hâlâ haber yoktu. Jin ameliyathane kapısının önüne oturmuş kızdan iyi bir haber gelmesini bekliyordu. O sırada kızın haberini yeni almış olan şerif Jin'in görüş alanına girdi. Hızla ona doğru yürüyor, ondan iyi haberler almayı umut ediyordu.

"Kızın durumu nasıl? Kimliğini tespit edebilirim sanırım. Umarım Maria'dır. Umarım..." daha sorusuna cevap veremeden şerif konuşmaya devam edince Jin susmayı tercih etti. O da başta bu kızın Maria olduğunu düşünmüştü ama yüzünü hiç görmediği için emin olamamıştı. Şerif de tam Jin'in yanına oturmuştu ki ameliyathane kapısı açıldı ve dışarı 50li yaşlarda bir kadın doktor çıktı. İkili hemen ayaklanıp doktorun karşısına geçtiler.

"Doktor hanım, durumu nasıl? Onu buraya ben getirdim umarım yetiştirebilmişimdir." Jin hızla konuştuktan sonra doktora söz hakkı vermeden şerif de konuşmaya başladı. "Melissa, onun Maria olduğunu ve ölmediğini söyle lütfen." doktor başını salladı ve sonunda söze başlayabildi. "Maria çok fazla kan kaybetmiş ancak hayata tutunmayı başarabildi. Tam zamanında getirmişsiniz. 1 dakika bile geç kalsa muhtemelen şu an yoğun bakıma değil morga gidiyor olurdu. Bu yüzden onun adına size teşekkür ederim." Jin ve şerif mutluluktan birbirlerine sarılabilirlerdi bile şu anda ancak sevinçleri içlerinde yaşamayı tercih ettiler ve gülümseyerek doktora yol verdiler.

***

Maria'nın yoğun bakıma alınmasının üzerinden yaklaşık 1 saat geçtikten sonra sonunda avcılardan haber geldi. Onu otel odasına çağırdıklarını söyleyen mesajı okuduktan sonra Jin hemen otele doğru yürümeye başladı. 'Umarım bütün heyecanlı kısımları kaçırmamışımdır' diye içinden geçirmeden de edemedi. Otele vardığında avcıların çantalarını yeni bir jipe yüklediklerini gördü.

"Nasıl yani her şeyi bensiz mi hallettiniz?" dedi Jin hayal kırıklığına uğramış bir halde. Jimin kahkahalar atarak Jin'in omzuna kolunu attı. "Sensiz her şey daha eğlenceliydi acaba emekli mi olsan artık?" Jimin'in bu söylediğine herkes kahkahalarla gülmeye başladı. Jin bile.

"yalnız ben hâlâ Tae bu yeteneksizlikle nasıl 2 vampiri tekte öldürdü anlamadım." dedi Jungkook. Tae bunun üzerine havalı bir şekilde çantasını omzuna attı. "Sana sırrımı anlatmak isterdim ama öğrenmek için fazla küçüksün." sanki bir keç saat öncesinde koskoca bir yuvayı dağıtmamış gibi eğlenen avcıları normal bir insan görse herhalde sadist falan sanardı. Ancak canavar avlayıp insanları kurtarmak onların işiydi. Bunun böyke devam etmesini de istiyorlardı...

_______

Merhabalarr. İlk defa yazar notu ekliyorum ne yazsam bilemedim kdmdkskskdm. Öncelikle yazım hatalarım vesaire olduysa kusura bakmayın. Sizden bir ricam var o yüzden yazmak istedim. Lütfen hikayenin gidişatıyla ilgili düşüncelerini veya önerilerinizi yazabilir misiniz? Yorumlarınızı gerçekten merak ediyorum..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 14, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HUNTERS † / BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin