4

717 83 70
                                    

Hafta sonraları Seungmin'in Wifi'ye bağlanmasından daha hızlı geçti. Pazartesi en nefret ettiği gündü. Neden hafta sonları 5 gün uzamıyor ve okul sadece 2 gün olmuyordu?

Seungmin ayaklarını okul girişine doğru sürükledi ve aynı an da gözleriyle de iki gürültülü arkadaşını tarıyordu. Bunun yerine girişte küçük bir tilki gördü ve merhaba demeye karar verdi.

"Günaydın Seungmin hyung!" Seungmin daha konuşamadan Jeongin onu neşeyle selamladı.

"Günaydın Jeongin. Pazartesi sabahı nasıl bu kadar mutlu görünebildiğini gerçekten anlamıyorum." Seungmin içini çekti,gencin geniş gülümsemesiyle parlaklık ve pozitiflik yaydığını gördü. "Ev de yalnız kalmaktansa,okul da arkadaşlarımla olmayı tercih ederim." Okulun sürtüğü Hwang Hyunjin'den bahsetti sanırım diye düşündü Seungmin. Hyunjin bi an da çocukların yanında belirdi ve Jeongin'e sıkıca sarılmaya başladı.

Seungmin başını kaldırdı,sadece nefret ettiği kişiyle kısaca göz teması kurmak için baktı. Hyunjin ise Seungmin'in bakışlarına karşılık bir sırıtış verdi. Gözlerindeki boğucu bakış da ne?

"Hyung- Nefes alamıyorum-" Jeongin sızlanarak arkadaşının kucaklaşmasıyla mücadele etmeye çalıştı. Sonunda Hyunjin küçük olanı bıraktı ve tüm dikkatini sürekli gözlerini kaçıran çocuğa verdi.

"Öğrenci Konseyi Başkanı bu geç saatte kapıda ne yapıyor? Daha erken gelmen gerekmiyor mu?" Hyunjin dudaklarında ki gülümsemeyle önünde ki çocuğa sordu.

"Bu seni ilgilendirmez. Neden oraya geri dönüp bu gece becermek için başka bir oyuncak seçmiyorsun?" Seungmin alayla söylediği şeyden sonra Hyunjin'in diyeceği şeyi beklemeden arkadaş grubunun yanına gitti. Seungmin içeri girerken,Hyunjin hayal kırıklığıyla dişlerini sıktı. Daha uzun olan çocuk hissettiği acıyı gizlemek için yüzüne güçlü bir gülümseme yerleştirerek Seungmin'in gidişini izledi.

Güne başlamak için ne harika bir olay değil mi?

☆☆☆☆

"Hey kötü çocuk." Jisung,Seungmin'i selamladı. Felix de yanında ki sıraya oturmasını işaret ederek arkadaşını selamladı. Ne yazık ki bugün ilk ders İngilizceydi. Aslında herkes İngilizce dersini seviyordu. Fakat dersin 3/2'sini ilgisiz konular hakkında konuşan Beden Eğitim hocası olduğu için öğrencilere bu ders işkence gibi geliyordu.

Seungmin iki çocuğun yanına oturdu. Kendini zihinsel olarak Felix'in saçma hikayelerini dinlemek için hazırlarken,Jisung zaten çok hevesli bir şekilde dinlemeye hazırdı.

"Öyleyse tahmin et ne oldu?! Dün o anormal derece de büyük parka gittim ve garip bir herif eşsiz diz boyu çoraplar giymiş ve-"

Felix tükürüğüyle boğuldu ve cümlesinin yarıda bitmesine neden oldu. Yanaklarına solgun pembe bir ton yayılmaya başladı. Gözleri ise kocaman açıldı. Çocuğun ani gerginliği karşısında kafası karışan Seungmin ve Jisung sınıf kapısından kimin girdiğini görmek için başlarını çevirdiler. Changbin sınıf kapısının yanındaydı,bağcıklarını dikkatli bir şekilde çift düğüm yapmak için eğildi ardından ayağa kalktı ve üstüne çekidüzen verdi. Ve tüm süre boyunca Felix,alt dudağını dişlerinin arasına sıkıştırarak, Changbin'in her hareketini dikkatle izledi.

Changbin daha sonra sınıfın en arkasında oturan üç çocuğun bakışlarını fark etti. Şey,daha çok iki erkek ve bir domatesle karşılaştı. Felix bu noktada domates kırmızısıydı. Şirin.

Fazla küstah olan Changbin,hiçbir şey olmamış gibi masasına gitmeden önce Felix'e son derece çekici bir gülümseme gönderdi.

"Tüm bunlar ne içindi?" Jisung gözlerini kısarak mırıldandı.

Seungmin ve Jisung,Felix'in sandığı kadar aptal değillerdi. Bu yüzden ikili gözlerini hızlıca kaçıran Felix'e şüpheyle baktılar. Felix'i sorgulanmaktan kurtaran kişi ise Bay Bang Chan,İngilizce dersine başlamak için sınıfa girdi

💜

Şuraya Changlix tatlılığı bırakayım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şuraya Changlix tatlılığı bırakayım...🌸

HI, I'M SAM! -HyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin