Aynı kenar mahallenin çocuklarıydık biz Dilarayla. O bakkal Orhan Amca'nın kızı ben ise tornacı İsmail Bey'in oğluydum. Babam ilten her gün yorgun argın eve gelirdi. Annemin hazırladığı yemekleri yiyince kendine gelir,yemekten sonra da ayaklarını uzatarak,yanına annemin demlediği çayı alarak keyif yapardı. Babamın keyfine yok diyecek yoktu. Annemde babama hizmet etmekten çok büyük bir mutluluk duyuyodu. Çok küçük,sevimli,herkesin imrenerek bakıp "41 kere maşallah" dediği bir aileyidik. Ama küçük mahallemizde her çocuk benim kadar şanslı değildi. Babam televizyon izlediğinde geçer camın önüne mahallemizin o sessiz,yorgun,yaşlanmış halini izlemeye bayılırdım. Her zaman ki gibi camdan kenar mahallemizi izliyordum. Mahallemizin en güzel,sevimli,güler yüzlü kızı oturmuş ağlıyordu. Kalbim "Git yanına derdini dinle" dese de beynim "Ya git işine otur oturduğun yerde mahallenin en gözde kızı senin gibi sıska,çelimsiz birine mi bakacak?" Diyordu. Kalbimle beynimin savaşını kalbim kazandı. Altımda ki karali pijamaya aldırmadan kapişonluyu geçirdim üstüme. Koşa koşa indim yanına gittim oturdum merdivenin diğer ucuna. Yüzündeki çilleri,gözlerinin rengini,saçlarının uzunluğunu,kaşlarındaki hafif kavisi ezberlemek istercesine baktım yüzüne. Sonra elimi omuzuna atıp "Ne oldu? Neden ağlıyorsun?" Dedim. Yüzünde şaşkın bir ifadeyle baktı bana. "Hiiiiç. Yok bir şey dedi eliyle göz yaşlarını sikerek. Kalktı yanımdan birden. Eve girerken baktı yüzüme. Kısık bir sesle "Görüşürüz" dedi. Yüzünde yalancı bir gülümsemeyle. "Görüşürüz" dedim. Adımı bile bilmemesine rağmen bana tebessüm etmesi hoşuma gitmişti. Eve gittim. Açık konuşmak gerekirse neden ağladığını,üzüldüğünü merak ediyordum. Öğrenmem lazımdı. Kendi kendime bu düşüncüleri kafamda kurgularken uyuya kalmıştım. Sabah annemin öpmesiyle beraber uyandım. Kahvaltımı yaptım. Sonra dışarı bisiklet sürmeye çıktım. Parka doğru çevirdim pedalı. Bankın üstüne oturmuş,kendi kendine üzülen bir kız. Hemen bisikletimi onun yanına doğru sürmeye başladım. Gittim oturdum yanına. "İyimisin?" Dedim. Baktı bana hayır demek istercesine sağa sola salladı kafasını. "Ne oldu?" Dedim. "Annemle babam her akşam kavga ediyo" diye başladı ağlamaya. "Ağlama" dedim. Aldım yasladım omzuma. Filimlerden çok etkilenmişim. İçini çeke çeke ağladı. Sonra kaldırdı kafasını ve "Benim adım Dilara. Bakkal Orhan Bey'in kızıyım." Dedi. Ben bunu zaten biliyordum. Ama hiç bilmiyormuş gibi bende "Ben de Tornacı İsmail Bey'in oğluyum." Dedim. "Memnun oldum" dedim. Onun o yüzünü birazda olsa güldürebilmiştim o an. O anda o mahallenin en şanslı çocuğuydum belkide. Ama bizi o erkek çocuk görene kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KENDİMDEN BİLE...
ChickLitÇok iyi yazı yazdığım söylenemez. Bi akşam ders çalışırken sıkılmıştı canım o zaman başladım bu hikayeyi yazmaya :D Umarım beğenir iyi yorum yaparsınız :D Her tülü eleştiriye açığım :Dd