°20°

6.2K 660 372
                                    

Küçük bardaktaki içkiyi tek dikişte bitiren genç adam, tükenen şişeleri fark etmesiyle etrafta koşturup mekandaki müşterilerle ilgilenen çalışanlardan birine küçük bir el işareti yaptı. Çalışan onu iki masa öteden anlayıp kafasıyla onay verdi ve etrafındakilere çarpmamaya özen göstererek hızla barın iç kısmına yöneldi. Barlar caddesinin en iyi yerine konumlanmış olan bu mekan satın alındığından beri açılış için hazırlık yapıyordu ve sonunda o gün, gelmişti. Sadece iki kattan oluşsa da içerisi oldukça genişti. Açılış günü ise beklentileri oldukça karşılamıştı. Bu, mekanın tıklım tıklım olmasından ve bir ay öncesinden rezervasyon yapan kişilerin yüzündeki memnun ifadeden kolaylıkla anlaşılıyordu. İşte o rezervasyon yaptıran kişilerden biri de Hoseok'tu. Açılış haberini alır almaz üç kişilik yer ayırtmış, o gün geldiğinde de iki arkadaşını peşinden sürükleyip buralara kadar getirmişti.

İki arkadaşı demişken, iç çekerek peşinden sürüklediği arkadaşlarına baktı Hoseok. Biri; içtiği ilk içkiyle sarhoş olup masada sızıp kalmışken, diğeri etrafta dolanıp "yakışıklı oğlan" peşinde koşarak çalan müziğe eşlik ediyor ve deli gibi dans ediyordu. Hala pistte dans eden Jimin'i görüp kafasını iki yana salladı ve bu sefer sızıp kalan arkadaşına dönüp uyanması için kolunu dürttü. Derin bir uykuda olmadığını biliyordu. Kalkıp kendisine içerken eşlik etmeliydi. Açılış günü olduğu için rezervasyona iyi para ödemişti, bu yüzden de olabildiğince tadını çıkarmalılardı.

"Taehyung buraya uyu diye getirmedim seni. Kalk artık."

Hiçbir cevap alamadığında bu sefer daha sert dürttü. "Şu nezih ve elit mekanda küfür ettirme bana da kalk hemen."

Taehyung, dürtülmekten morardığına emin olduğu kolunu ovuşturarak yarı açık gözlerle kafasını kaldırdı ve arkasına yaslandı.

"N'oldu?"

Uyuşuk bir şekilde önüne gelen saçlarını geriye doğru tarayarak etrafına bakındı bir süre. Yüksek sesli müzik ve insanların gürültüsü onu rahatsız etmiş gibiydi.

"Yalnız şu an fena ateşli görünüyorsun. Kırmızı seni baya açtı."

Hoseok, arkadaşının ateş kırmızısı saçlarına atıf yaparak göz kırptı. Taehyung ise cevap olarak sadece gülümsedi.

"Kendime gelemiyorum ya."

"İç şunu." Masalarındaki suyu gözünü ovuşturan arkadaşına uzattı Hoseok. "Sonra da lavaboya git bir elini yüzünü yıka, kendine gel."

Kırmızı saçlı genç, arkadaşının dediğini yaparak kendisine uzatılan sudan birkaç yudum aldı ve lavabonun uzak olabileceği düşüncesiyle birlikte ani bir kararla geri kalan suyu kafasından aşağı boşalttı.

"Manyak mısın oğlum sen?!"

Hoseok, atıştırma tabaklarının altına sıkıştırılan peçeteleri alarak arkadaşının yüzünü kurulamaya başladı. Taehyung ise hala mayışık olduğundan kolunu bile kıpırdatmadan yüzünün kurulanmasını bekledi. Su, onu biraz da olsun kendine getirmeye başlamıştı.

Arkadaşının tüm yüzünü sildiğinden emin olduktan sonra geri çekildi ve kırmızı saçların tekrar geriye taranmasını seyretti Hoseok. Saçlarının ucundan dökülen su damlacıkları onu daha dikkat çekici bir hale getirmişti.

"Olaya gel!" Nereden çıktığını anlamadıkları Jimin nefes nefese masaya oturup Hoseok'un doldurduğu son içkiyi su niyetine kafasına diktikten sonra konuşmasına devam etti. "Gamer tayfa burada."

"Hangileri?" ilgiyle sordu Hoseok.

"Jungkook, Yoongi ve arkadaşları."

Taehyung duyduğu isimlerle kaşlarını çattı. "Burada ne işleri varmış?"

game over ➳ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin