Īnsanlar doğar ve ölür. Birçoğu
Yaşamın güzel olduğunu savunur acı çekmelerine rağmen, umutlarını hiç kaybetmeden ölüme biraz daha yaklaşarak yaşarlar. Ve geri kalan iki kesim vardır biri çoktan vazgeçmiş ve intiharla savaş içinde olanlar diğeri de yaşama dair hiçbir umut beslemeyip gelişi güzel yaşayan insanlardır. Geriye kalan bu iki kesim de kendine uzanmasını istedikleri bi yardım elini içten içe beklerler ama o yardım eli hiç gelmez. Ikinci kesimde ki insanları yaşama bağlayan bi nedenleri de yoktur ve gelişi güzel yaşamaların asıl nedeni de budur. Ve ben Rozelin ikinci kesimdenim. Ya sen? Hangisi sensin? Yada şunu mu demeliydim, maskenin altında ki yüz ne acılar çekti.🐚
Soğuk suyu yüzüme çarptığımda kulaklarıma dolan yüzyüze konuşuruz grubunun sandal şarkısına eşlik etmeye başladım.
Yüzümü yıkayınca başımı kaldırıp aksime baktım yeni uyanmıştım ama üstümde ki uyku mahmurluğunu soğuk su ile sona erdirmiştim. Küt Siyah saçlarım, küçük ve şekilli burnum, açık yeşil gözlerim vardı.Tenim saçlarımın tam tersi fazla beyazdı, tam istediğim gibi..."Ros!"
Kendimi incelemem ev arkadaşlarımdan biri olan Kumsalın bana bağırmasıyla son buldu.
Banyodan çıkıp mutfağa kızların yanına ilerlerken yanından geçtiğim yerdeki küçük pati izleriyle kaşlarım çatılı kuduruk badem ve gölge yine bi haltlar karıştırmıştı anlaşılan. Mutfağın kapısından içeri giriş yaptığım da ağzım açık kaldı ulan burası ne böyle üçüncü dünya savaşı çıkmış resmen!"Kumsal! Buranın hali ne?"
Uzun koyu kahverengi saçlarını geriye atıp büyük ve iri kahverengi gözlerini bana dikti.
"Ne varmış canım azıcık dağıldı o kadar hem hepsi şunun yüzünden."
Eliyle ağlayarak kek yapan melisi işaret etti. Bi dakika bu şimdi niye ağlıyor. Tam onun yanına ilerlerken ayağımla birşeyi ezdim... Yumuşak birşeyi... sesi olan birşeyi...LAN GÖLGE!
Ayağımı hemen geri çekip ciyaklayan gölgeye baktım ama keşke bakmasaydım. Bu kedi niye beyaz? Benim bırakmamla mutfağın balkonuna kaçan gölgeden gözlerimi ayırıp hızla Melisle Kumsala baktım. Kumsal gülmemek için kendisini sıkarken melis gülmesini gizlemeden hem agliyip hem gülüyordu, değişik bi yüz ifadesiyle bana bakarken sakin olmak için derin bi nefes aldım."Kumsalcım canım bu kedinin hali ne?" Kızarmaya başlayan yüzüyle konuşmaya başladı.
"Ros hepsi şu Melis yüzünden kedilerin mamasını vermeyi unutmuş sende uyuduğun için isyan çıkartıp daldılar mutfağa." Yüzündeki ifadeye bakılırsa söylemediği birşey daha vardı bunu fark edip tek kaşımı kaldırdım mesajı anlamış olacak ki konuşmaya devam etti.
"Ha şey bide Badem olacak sürtük karı da balkonda bi bak istersen." Hızla balkona doğru ilerledim, açık kapıdan girip etrafa baktığım da Gölge en kenara gitmiş, arkasını dönüp duvarın kenarına saklanıyordu pardon saklanıyor mu dedim? Düzeltiyorum, saklanmaya çalışıyordu çünkü onu gizliyen birşey yoktu, tavus kuşları gibi kafasını gömmüş koca kıçı bana el sallıyordu tabi suçunu biliyor beyefendi.
Biraz daha ilerlediğim de minderlerin arkasında yoğurt kovasının içinde ki bademi gördüm. Aman Allahım bunlar napmışlar böyle ya tam da kuduracak zamanı buldular! Bugün Kumsalın sevgilisi ve onun arkadaşları gelecekti!"Badem Allah'ın cezası bu ne hal gel buraya!!" Ona doğru ilerlediğimi farkeden badem kaçmaya çalıştı ama başaramadı tabi çoktan onu tutup kovanın
içinden çıkarmıştım bile her yeri yoğurt olmuştu. Badem gözlerini bana dikip "Miyaaaav." diye ciyakladığında kıçına birtane geçirdim. "Miyaaaavvv."
Ters ters ona bakmayı sürdürüyordum tabii. "Sus anneye cevap verilmez. Iki gün cezalısınız, en sevdiğiniz mamadan yemeyeceksiniz." Bana ben masumum bakışlarını atarken umursamadım, yemezler canım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağı
Teen FictionĪnsanlar doğar ve ölür. Birçoğu Yaşamın güzel olduğunu savunur acı çekmelerine rağmen, umutlarını hiç kaybetmeden ölüme biraz daha yaklaşarak yaşarlar. Ve geri kalan iki kesim vardır, biri çoktan vazgeçmiş ve intiharla savaş içinde olanlar di...