Günlüğümün sayfasını doldururken elim bir anda titredi. Odamın sarsıldığını hissettim. Deprem olduğunu sandığımdan dolayı kapıya yöneldiğimde karşımda bir dev görmeyi beklemiyordum.Dev, ağzımın bir karış açılmasına gülerken ben gördüklerimin rüya olup olmadığını anlamak için kendimi çimdikliyordum.
Gördüklerimin tamamen gerçek olduğunu idrak ettiğimde bir şeyler sormam gerektiğini anladım ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu.
"Uhm... Merhaba?" dedim biraz tırsarak.
Dev güler yüz ile konuştu.
"Sen Leticia olmasın. Ben Rubeus Hagrid. Hogwarts'ta Anahtarların ve Toprakların Bekçisi. Ama sen bana Hagrid diyebilirsin."
"Pekala, Hagrid. Odamda ne işin var, neden buradasın? Ayrıca Hogwarts da neresi-"
"Sorularının hepsini yolda cevaplarım Leticia. Fakat şu an bilmen gereken tek şey bir cadı olman."
Neler hissettiğimi anlatabilmek için doğru ifadeyi seçemiyordum. Birkaç gün öncesine kadar cadıları araştırırken, şimdi bana bir cadı olduğun söyleniliyordu.
İşin tuhaf yanı, Hagrid tüm bunları söylerken çok sakindi. Tanrım, sanki odamda bir dev olması ve bana cadı olduğumu söylemesi aşırı normaldi.
Kaybedecek herhangi bir şeyim yoktu. Yeni maceralara atılmaktan zarar gelmezdi. Ailem 1 yıl boyunca İngiltere'de olmayacaktı. Dönseler bile beni en fazla 2 gün arayıp, hayatlarına normal bir şekilde devam ederlerdi.
"Sana bunu yalnızca bir defa soracağım Leticia. Benimle geliyor musun, gelmiyor musun?"
Kararım kesindi. Gidecektim.
"Geliyorum."
"Harika! Şimdi, koluma tutun. Cisimleneceğiz." dedi gülümseyerek.
"Cisimlenmek mi?" dedim şaşkınlıkla kaşlarımı çatarak.
"Işınlanacağız. Fakat biraz miden bulanabilir, çok normal."
Hagrid'in koluna tutundum. Saniyeler içinde odamdan başka bir yere gelmiştim. Az önce gerçekten ışınlanmıştım.
Tek sorun, midem çok bulanıyordu.
"Beni izle Leticia."
Hagrid'i takip etmeye başladım. İlk kafe tarzı bir yere girdik. Hagrid oradaki kişiler ile konuşurken ben de etrafa bakınıyordum.
Gözüm bir adama takıldı. Adam kitabını okurken, parmağı ile çayını karıştırıyordu. Sanırsam şu an büyülü bir yerdeydim; Büyücülerin ve cadıların olduğu bir yerde.
İsmimin söylenmesi ile kendime geldim. Hagrid bana sesleniyordu.
"Leticia! Daldın gittin."
"Kusura bakma. Etrafı gözlemliyordum da."
"Sorun değil, anlıyorum. Senin yerinde olsan ben de aynısını yapardım. Merak etme, sana her şeyi anlatacağım."
Hagrid'e gülümsedim ve onu tekrardan takip etmeye başladım. Bir duvara geldik. Hagrid elindeki şemsiye olduğunu düşündüğüm şey ile tuğla duvarın bazı yerlerine ritimli bir şekilde vurdu. Duvar aralanmaya başladığında aceleyle etrafa koşuşturan insanlar ile karşılaştım.
Hagrid insanlarla doluşmuş yolda yürürken konuşmaya başladı.
"Hogwarts'ta kullanacağın kitapları, iksir kazanını ve diğer gerekli olan her şeyi okula yerleştirdik. Ama tüm büyücülerin ve cadıların asalarını kendileri seçmesi gerekir. Bu yüzden Ollivanders'e gidip sana asa alacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐜𝐡𝐚𝐧𝐠𝐢𝐧𝐠 𝐭𝐡𝐞 𝐭𝐫𝐮𝐭𝐡||𝐝.𝐦
Fanfichem inanç devriydi, hem de kuşku. hem aydınlık mevsimiydi, hem karanlık mevsimi. hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı. hem her şeyi vardı, hem hiçbir şeyi yoktu. hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana - sözün kısası,iyi ya...