İlk kez aşık olduğum zamanı anımsıyorum pek çok kez. Belki de gerçekten mutlu olduğum, tereddütsüz hareket edebildiğim, kendim olabildiğim zamanlardı. Mutluydum ya hani, o yeterdi bana.
Çok uzun süre sandım ki, benim mutluluğum sana da yeterdi. Çünkü ben birini sevdiğimde, kendimden çok onu düşünürüm. Sandım ki sen de öylesindir. Sandım ki, sen de beni sevmişsindir.
Kendimi kandırmaya ilk o zaman başladım zaten, 'ah,' dedim 'bu zamanlar hep benimle kalsın. sensizliği düşünmek bile canımı acıtıyor.' Benim güzel sevgilim, o zamanlar ne kadar da inandırıcıydın. Seninle ilgili hayallerime, geleceğimizi kurduğum hayallere hiç katılmazdın, kafa sallardın sadece.
Jungkook, öldürücü derecede güzeldin sen. Biliyorsun, yağmurlu havaları çok severim ben. Hep derdim ya, en güzel görüntü, yağmurun toprağa temas etmesi, diye. Sen benim icin en güzel görüntüydün zaten. Sen benim için her şeyden daha güzeldin. Sen benim içindin. Sen benim, içimdin.
Sensizliğin yüzüme vurması zaman aldı epeyce. Gözlerime bakıp, bana en acı verici sözleri söylediğinde, ben gerçekten algılayamadım. Sen kimdin, neden bana bunu yapıyordun...
Ben şimdi 24 yaşındayım, sen 22 oldun. Ayrılığımızın üstünden tam olarak 2 yıl 7 ay geçti. Belki de aklının küçük bir köşesinde bile bana yer yoktur sevgilim. Ama bil ki, sen benim her anımdasın.
Seni her daim çok seveceğim, biliyorsun bunu. Ya da, biliyordun bir zamanlar. Gerçekten beni sevdiğini sanmıştım, bir zamanlar gerçekten birbirimize aşığız sanmıştım. Aldatıldığımı öğrendiğimde bile, hâlâ beni sevdiğini sanıyordum. Aptaldım.
Sadece aptal beni kullandığını çok sonralarda anladım. Kalbime saplanan acıyı anlatabileceğim bir ifade bulamıyorum henüz. 'Çok uzun zaman geçti, nasıl bulamıyorsun?' diyorsun kesin. Ben kendimi senden kurtaramadım hiçbir zaman. Bulamıyoruum, çünkü bulursam kurtulurum senden. İstemiyorum.
Sahi, neden birinin beni seveceğine inandım bilemiyorum. Belki de inanmak istedim, belki de kendimi inanmaya zorladım. Hatta belki de, kendimi kandırdım.
Haklısın, seni onların yanında gördüğümde anlamalıydım gerçek olmadığını. Çok kez kandırıldım onlar tarafından. Onlar, isimlerini bile bilmediğim, her defasında bana acımasızlıkla bakan onlar. Sen, onlardın.
Şimdi okumuyorsun muhtemelen bunu. Hatta büyük ihtimalle, varlığımı unutmuş, eline geçtiğinde yırtacağın bir mektubu elinde tutuyorsun.
Belki sadece sen olsaydın beni terk eden, düzelebilirdim değil mi? Sen sadece başlangıçtın oysa ki. Sabırsızlıkla izlemeyi beklediğim filmin, giriş müziğiydin. Bilirsin, giriş müziklerini hep çok sevmişimdir. Sen her defasında atlardın o kısımları, ben geriye sarardım. Küserdin, sarılırdım, barışırdın. Sahi, niye sevmedin beni?
Beni sevmen için her şeyi yapmıştım oysa. Kendime yeni bir kimlik bile oluşturmuştum. Ben, sen olmuştum. Keşke olmasaydım, artık yaptıklarımın bir hesabı yok.
Jungkook, güzel sevgilim. Seni hic suçlamadım, diyemeyeceğim. Suçladım, ama en çok kendimi. En çok aptal hayallerimi, çocukça olan sevgimi, kendimi kaybetmeme sebep olan kalbimi.
Sen olmasaydın eğer hayatımda, çok daha mutlu olurdum. Sen olmasan, kendim olurdum. Sen olmasan, kaybetmezdim çoğu şeyimi. Ama mutlu değilim, kendim değilim, hiçbir şeye sahip değilim.
Şimdi gidiyorum ve sana veriyorum bu acıyla yanan yüreğimi. Yandım, yandım, yandım. Yaktın.
Yine de, iyi ki varsın sevgilim.
08.19.2021
for t.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iyi ki | taekook
Saggisticaminific özgür hissediyorum kendimi, ama bazen bilhassa akşam olurken, sızlıyorum.