Gökyüzünde kaybolmak huzur verebilirdi belki,
Yıldızlar anlatsa onları dinlerdim.
Güzel bir şarkı vardı rüya gölgesinde çalan, adı neydi?
Aslında şarkı değil güzel olan sendin...Sefaletteki bu gönül yoksun hayatından,
Beni benden alabilen tehlikeli.
Yine de sarılırdım, belki sıkılırdım;
Asıl beni bana veren kadınımdır.Ne kadar karışık di mi?
Şu an seni yazmak istiyorum, seni.
Bi' çay kaşığının çıkarttığı sesi,
Bir de aklımın gürültüsü,Bir de hava serin...Bura benim yerim ama rahat değilim,
Nedeni belli değil belki sıcak su yoktur begonya?
Bu farklı parola,
Eğitimim, ailem, belki de ütopyam.Bu şiiri dinliyorsan gönül dağımdasındır,
Yorgun ellerimle hitap edeceğim kız.
Prenses olamaz zaten, anlıyorum;
Hissederek yaşıyorum, en azından bu aralar böyle.Bu karakter sığar mı cümlelere?
Ben uzun uzun yazıyorken uzay boşluğuna mektubumu,
Kimisi ağlıyordur, o da farklı konu;
Yine de yazıyorum belki duyan olur ha?Sinyaller aşkı öldürür mü? ya da şöyle diyim;
Radyasyon bi' insanı güldürür mü?Tahta kalemlerin kokusuyla yazılmamış bir şiir yanar mı?
Bunu yalan sanar mı bu insanlar?Samimiyet neydi? gülmek mi? küfür etmek mi?
Yoksa beklemek mi doğru olanı?
Bilmiyorum,
Ben bu dağların ardındayım, bekliyorum...Ölüme kadar gidebilecek lazım,
Son nefeste kim tutar elimden?
Şarkılar olmayacak razı,
Ben beni kaybettim yeniden...Kendimi bulmam lazım,
Kendimi bulmam lazım,
Kendimi bulmam lazım,
Bana kendimi ver...