White Darkness/chanbaek

Ya Birlikte Döneceğiz Ya Da Birlikte Yok Olacağız

Ölümlülerin dilinde bir inanış vardır; bir insan her zaman katiline aşık olur ve o hep sonsuz olur. Bundan sonraki zamanında ve hayatlarında da sadece sever ama bu ön görü gerçekliği kanıtlanamamış bir muammaydı. Ya doğruydu ya da ölümlülerin pişman oldukları aşklarını kamufle etme şekliydi. Peki aşk nasıl katil ilan edilirdi ölümlülerin gözünde? Tek taraflı olduğundan, ilgisizlikten, isteklerinin gerçekleşmemesinden ya da belki kıskançlıktan. Bunlar kesinliği olmayan ve temelli öldürmeyen teorilerdi ama katil ilan edilmek böyle kolayken; hiç gözünü kırpmadan, bir saniye tereddüt etmeden, masumlar da dahil olmak üzere bir canı parmaklarının ucunda yok edebilene ne demeliydi? Cevap basitti ya ölümün kendisiydi ya da sadece ölümle aramızda bir aracıydı. Ama bir ölüme bir katile aşık olmak işin kolay kısmıydı her zaman, zor olan sonrasıydı. Canını alacağını bile bile kalbini o aşka sunmaksa zor olduğu kadar cesaret de isterdi. Bu cesaret Aslan Kral'ın kalbinde hüküm sürmekteydi dünyaya gözlerini açtığı andan beri ama bundan pekte haberi yoktu.

Chanyeol, Baekhyun'u kollarına aldığı gibi odasına taşımıştı onu. Hala baygındı ve Chanyeol hiç olmadığı kadar endişeliydi. Junmyeon onu kontrol ederken odanın içinde bir sağa bir sola gidiyor, zihniyle tüm sarayı tarıyordu cadıdan bir iz bulabilmek için ama hissedebildiği tek şey Baekhyun'un üzerindeki kara büyüydü. "Tepemde dolanmayı keser misin?" Diye bağırdı Wheein öfkeyle. Abisi için korkuyordu, onlara söylemişti, Chanyeol ile olması hayatıyla ölüm oyunu oynamak gibiydi. Chanyeol söylediği ile parlayan kızıl bakışlarını ona çevirdi. Öfke ve korkuyla alev alev yanıyorlardı. Sehun'ub gözleri ise koruma iç güdüsü ile İblis'in üzerindeydi. İblis tek kelime edemeden açılan kapıyla bakışlarını gelen sese çevirdi. "Tüm konuklar güvenle yollandı, sarayda hissettiğim tek kara büyü ise bu odada." Dedi Minseok içeri daldığında. Bakışları anında yatağında uzanan baygın kuzenini buldu. Diğer kuzeni ise ağlamaktan şiş gözler ile abisinin başındaydı.

"Bize bir peri lazım, üzerinde ki her ne ise fazla güçlü." Dedi Junmyeon ayaklanarak. Odadaki herkesin bakışları Minseok ile buluştu. "Bana bakmayın ben yarı periyim ama tüm peri ormanı güçlerini sunmaya hazır." Dedi içtenlikle. Chanyeol olanları sessizce izlerken, Junmyeon söylediği ile güldü. "Küçük peri dostlarının yardım edebileceğini sanmıyorum. Eğer kara büyüye bulaşmış bir peri tanımıyorsan?" Meydan okurcasına söyledi. Minseok bu söylediği ile bakışlarını kaçırdı. Periler kara büyüye bulaştığı an cezalandırılırdı, ormandan bağları kesilir ve ölüme terkedilirdi. Hiçbir peri enerjisini aldığı ormandan uzakta yaşayamazdı, Minseok en yakın arkadaşı, ilk aşkı Maribel'i böyle kaybetmişti. Kara büyüye bulaşmasının cezası ona hiç acımadan kesilmişti yıllar önce ve ona ait peri tohumu solduğunda son nefesini vermişti muhtemelen bir yerlerde. Minseok ise ona dair hiçbir şey hatırlamıyordu babası yüzünden. İlk aşkını anılarına gömmek zorunda kalmıştı.

Junmyeon'un gözleri önce Baekhyun'u sonra bakışları Kral'a sabitlenmiş efendisini buldu. "Yıllar oldu ama ona ihtiyacımız var. Bunu geri çevirebilecek tek kişi o Chan." Dedi ciddiyetle. Kimi kastettiği Chanyeol için açıktı ama onunla uzun süredir hiç görüşmüyordu. Sırf bu yüzden yardım etmeyecek kadar da kinci birisiydi, kendisine olan öfkesini kilometrelerce öteden hissedebiliyordu hata. "Olmaz!" Dedi Chanyeol bunları bilerek. Kastettiği kişinin, Chanyeol'e olan bağlılığının çocuksu öfkesi bile Donghun'a zarar verebilirdi ki, ona daha ne olduğundan bile emin değillerdi. "Başka çaremiz yok, bunu anlayabilecek tek kişi o." Baskınca söyledi Junmyeon bu defa. "Kim!? Kimden bahsediyorsunuz?" Dedi Wheein telaşla. Abisini iyileştirecek her şeyi onaylayabilirdi o an. "Kimseden, kimseden bahsetmiyor." Sert bakışları yardımcısını buldu İblis'in. Junmyeon ise ondan korkmadığını belli edercesine baktı gözlerine. "Uzun yıllar önce genç bir peri, tohumundan uzakta, ormanının dışında ölüme terk edilmişti." Diye başladı Junmyeon. Gözleri Minseok ile buluştu, bu hikayenin yan karakterlerinden biriydi aslında hatırlamasada ve Junmyeon onu çok iyi tanıyordu belli etmesede. Chanyeol'ün sus dercesine bakışlarını ise umursamadı o an.