7"sia vs. hae"

246 39 21
                                    

medya donghun ve hae

×××

Jeongin yatakta otururken karşıya boşluğa bakıyordu. Uzun parmakları beyaz gülün sapını nazikçe kavramışken gülün kendisi dudaklarına hafifçe temas ediyordu.

Felix ve Seungmin ise karşısında gözlerini dikmiş ona bakıyordu.

"Jeongin kendine gelmen lazım yine dalıp gidiyorsun." dedi Felix elini Jeongin'in bacağına koyarken. Jeongin bir iç çekti. Gülün kokusunu alırken gözleri kapandı.

"Gözyaşlarımı sildi, yine. Neden yapıyor bunu?" dedi gözleri dolarken.

"Ben de silmiyor muyum gözyaşlarını?" dedi Felix gülümseyerek elinin tersiyle Jeongin'in yanağını hafifçe okşayıp. Jeongin ofladı.

"Bu farklı. Dün olanlar... Her şey bir rüya gibiydi. Kendimi sanki liseye geri dönmüş gibi hissettim." dedi sessizce.

"Belki de Jisung'un dediği gibi tekrar arkadaş olabilirsiniz. Gün geçtikçe Jisung'u görmeye alışıyorsun."

"Korkuyorum ama. Yine bi gün her şeyi mahvetmekten korkuyorum. Jisung'un yanında olmayı çok seviyorum ama her an daha fazlasını istemekten de kendimi alıkoyamıyorum. Ben... çok karıştım, ne hissettiğimi bilmiyorum." Jeongin elindeki beyaz gülü dudaklarına hafifçe dokundururken sessizce konuşmuştu.

"Belki başka biriyle olsan unutabilirsin." dedi Seungmin.

"Kimseyi kendi çukuruma çekmek istemiyorum. Yapamam."

"Bak. Jeongin." diye söze girdi Felix. "Artık çocuk değilsin. Kendini bırakma. Hiçbir şeye anlam yükleme ve normalde bizimle nasılsan Jisung'la da öyle olmaya çalış."

"Kolay değil tamam mı? Anlamıyorsun!" Dolan gözlerini ellerinin tersiyle sildi. "Ben bile ne hissettiğimi anlayamıyorum. Kafam karmakarışık. Siz nasıl anlayacaksınız?"

"Anlamaya çalışıyorum. Her neyse. Sen biraz yalnız kal." dedi Felix. Sonrasında Seungmin'le birlikte odasından çıktılar.

°°°

Jeongin tombul, siyah kediyi nazikçe okşarken gülümsedi. Kedinin gözleri kapanmış durmadan mırlıyordu.

"Özledin mi beni? Burda yaramazlık yapmıyorsun değil mi?"

"Geçen gün Hae'ye yine pençe attı." dedi odaya giren Donghun. Elindeki içecekleri sehpaya koydu.

Jeongin kediye kaşlarını çatarak bakarken nazikçe kulaklarını tuttu. Bunu yapınca sinirleniyordu.

"Sia!" Kedi miyavladığında Jeongin güldü. "Donghun hyungun sözünden çıkma demiştim!" dedikten sonra kulaklarını bıraktı.

Jeongin ortaokuldayken ailesine ağlayarak kedi sahiplenmek istediğini söyleyip durmuştu. İnatçıydı ve sonunda başarmıştı.

Üniversiteye başladığında Sia'yı evde bırakmıştı. Zaten kendi de neredeyse çoğu hafta sonu eve geliyordu. Ama babasının ölümünden yaklaşık bir ay önce annesini de hastaneye kaldırmışlardı ve Sia'ya bakacak kimse kalmamıştı. Zaten pek bakacak durumu da yoktu artık. Hastane masrafları abisi ve ablasını yeterince zora sokmuştu. Bu yüzden ona iyi bakacak başka birini bulmak için etrafa haber saldı.

Yirmi sekiz yaşında, veteriner olan Donghun Sia'ya bakmak için hemen gönüllü olmuştu.

"Hep kavga ediyorlar zaten. Öyle seviyorlar bence." dedi Donghun gülerek. Sehpaya koyduğu soğuk kahvelerden birini alıp bir yudum aldı. Jeongin de diğerini alırken sehpadaki üçüncü bardağı gördüğünde anlamayarak Donghun'a baktı.

If It Was You // JEONGSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin