"Aşık olmuş bizimki." diye bağırdı salak Doruk,Merve'ye.
"Bir de eline mikrofon vereyim mi canım?" dedim sinirimi bastırmaya çalışarak.
"Vallahi iyi olur kardeşim."
"Artık kesin şunu da ne oluyor bende bileyim." dedi yanımıza gelerek.
"Birşey olduğu yok Merve.Doruk işte."
"Ne yok ki,aşık olmuş sadece."
"Doruk!!"
"Ne var ya şurada birşey konuşuyoruz."
"Kime peki?" anlaşılan Merve de meraklanmış.
Aman bilmesen ölürsün Merve.Doruk'a da birşey anlatmamak lazım.Herşeyi çarpıta çarpıta anlattı bi de.Yaklaşık üç dakikalık nutuktan sonra sustu Doruk.
"Aşık falan değilim sadece tatlı çocuk dedim."
"Tabi öyledir zaten."
"Kes artık şunu Doruk!"
"Bir şeyin bokunu çıkarıyorsun harbinden." bu sefer beni destekleyen Merveydi.
"Biz gidiyoruz,yürü Doruk."
"Bende gidiyorum, fizik dersi var."
Tam Doruk koluma girdi,sınıfa gidiyorduk ki önümüzden Serkan geldi.Doruk yine yapacağını yapıp:
"Enişte." diye seslendi çocuğa.
"Anlamadım bana mı dedin?" dedi çocuk şaşkın şaşkın.
"Sen aldırma buna her zaman öyledir." dedim kendimi gülmeye zorlayarak.
"Peki." deyip sınıfa doğru yürüdü.
O an içimden Doruk'u öldürmek gelsede bunu yapmadım.Şerefsiz,adi pislik...
"Özür dilerim."
"Oldu canım ya her zaman aynısını yapıyorsun."
"Ya gerçekten özür dilerim."
"Bırak ya!"
Sınıfa koşarak girdim ve arkamdan kapıyı hızlıca kapattım.Sırama oturup,kafamı masaya gömdüm.Dorukla beraber oturduğumu unutmuşum bir an.Ders boyu özür dileyip,affettirecek kendini zorla.Tam ben bunları düşünürken hoca içeriye pat diye daldı.Sanki dingonun ahırına giriyor,biz böyle gitsek ağzımıza sıçarlar.Hem boyle sınıfa dalıp, hem de ayağa kalkmamızı istiyorlar ya öldüresim geliyor.Bunları biraz sesli düşünmüşüm herhalde ki herkes gülmeye başladı. Bu adamı dinleyince bütün psikolojim alt üst oluyor. Bir de adam psikoloji anlatıyor.
"Çocuklar, sessizce sınıfta oturun. Benim beş dakikalık bir işim var, hemen geliyorum."
Bak bu gerçekten iyi oldu. Kör istedi bir göz Allah verdi iki göz. Ama moralim canım arkadaşım Doruk yüzünden bozuk. Hoca sınıfa geldiği gibi gitti.
"Özür dilerim, özür dilerim..."
Galiba yüz kere falan söyledi. Artık affetmem gerekiyor.
" Bir kere daha aynısını yap neler olacak bilmek istemezsin."
" Barıştık mı yani?" dedi soran gözlerle bakıyordu.
" Evet, sanırım ama sana hâlâ sinirliyim."
" Ben sana bir sarılayım her şey geçer." dedi gülmeye başlayarak. Ardından sıkıca sarıldı. Doruk' la küs kalamazdım çünkü çocukluğumuzdan beri bir günümüz bile ayrı geçmedi. Ne ben onsuz yapabiliyordu ne de o bensiz. Kardeş gibi büyüdük, hâlâ daha öyleyiz.
"Peki affettim seni." Şimdi bende gülüyordum.
" Şimdi adam akıllı anlat bakalım. Sen bu çocuğu seviyor musun, sevmiyor musun? "
"Galiba ama emin değilim. Çocuğu görünce bir tuhaf oluyorum. Şuan gerçekten anlatamıyorum sana. Ben ilk defa böyle oldum." dedim. Doruk' un gözlerinin içine bakarak.
" Ben de seni ilk defa böyle görüyorum. Moralini bozma, istersen ben konuşurum."
"Konuşmanı istemiyorum ve artık bu konuyu kapatmalıyız."
Her zaman ki gibi beş dakikalık iş kırk dakika sürdü ve hoca gelmeden zil çaldı. Okuldan gerçekten nefret ediyordum. Bu lanet olasıyı kim buldu acaba? Tabi bide bu Doruk beni nereye sürüklüyor? Nereye der gibi baktım.
" Göreceksin, ammada sabırsızsın ha!"
Dışarı bahçeye çıkardı beni. Bende bir yere götürüyor zannettim. Bizimkilerin yanına doğru sürüklemeye devam etti. Yanlarına gelince durdum. Sanki fazlalık var gibiydi ama bulamadım. Soldan sağa doğru hepsine bakmaya başladım. Ona gelince dondum kaldım, fazlalık oydu çünkü. Bunun burada ne işi var acaba? Beni kalp krizinden öldürecekler herhalde.
"Ne bunun hali Allah aşkına, Doruk?" soran Furkandan başladı değildi ve tabiki sözleriyle benden bahsettiği ortadaydı. Büyük bi ihtimalle ne olduysa Serkan'ı gördüğüm için oldu.
"Ne varmış halinde?Sen önce kendi haline bak!!"
"Oğlum ne istiyorsunuz lan kızdan?"
Yürü be Doruk'um kim tutar seni canım kardeşim.
"Bizi ne diye işin içine katıyorsun,ne söyleyeceksen Furkana söyle." diye çıkıştı Ahmet.
"Of tamam artık yeter ben gidiyorum." dedim bağırarak.
"Hadi gel gidelim ,Doğa"
"Sus da gel Doruk." dedim sesindeki siniri bastırmaya çalışarak.
Beraber arkamızı dönüp,okula doğru yürümeye başladık.Doruk belime sarıldıktan sonra şu sözler midemde kramp etkisi yarattı:
"Bence çok yakışıyorlar."
Bu sözün sahibi Serkandan başkası olamaz çünkü hepsi bizi bizden iyi tanıyan insanlar.Ben senden hoşlanırken senin bizi yakıştırman doğal mı?Ama kaderin cilvesi bu olsa gerek. Omzunu düşürdüm,başımı eğdim,gözlerim doldu.Doruk'a yapışıp ağlamaya başladım.
"Manyak mısın,niye ağlıyorsun?"
Ellerini saçlarımda gezdirmeye başladı.Sakinleşmeme yardım ediyordu, beni gerçekten iyi tanıyordu.
"Kendimi tutamıyorum ve ne olduğunu bilmiyorum." dedim ağlamayı bir anda keserek.
"Hadi gidiyoruz."
"Nereye?"
"Telefonuna en son ne zaman baktın?"
Tepki olarak elim cebine gitti ve telefonuna baktım.
"Okulda olmaktan sıkılmadınız mı?Hepiniz kafeye gelin sizi biriyle tanıştıracağım." mesaj Samettendi.Zaten moralin bozuk olabilir aslında. Onunla aynı ortamda bulunmamak en iyisi.
"Tamam al çantaları gidelim."
Dışarı çıkıp dolmuş beklemeye başladık.Hava biraz soğumuş gibiydi.İyice Doruk'a sokuldum.Bana verdiği güven hissini seviyordum.Doruk işte manyak falan ama özünde iyi çocuk.Dolmuşun durmasıyla binmemiz bir oldu.Boş bulduğumuz ilk yere oturduk.
Dolmuştan tam kafenin önünde indik.Dorukla içeriye girdiğimizde herkes oradaydı,gözüm yeni arkadaşı aradı ama bulamadım.Hep beraber masaya oturdukları.Ondan bundan konuşurken bir an gözüm Sametle gelen çocuğa kaydı.Biri benimle dalga falan mı geçiyordu acaba?Ben çocuktan uzaklaşmak isterken sürekli dibinde bitiyor.Keçi'nin istemediği ot burnunun dibinde bitermiş nasılsa.Suyun istemediği narpızmış o da dibinde bitermiş diye ekledi Doruk.
"Bu aralar düşüncelerini ağzından kaçırıyorsun dikkat et."
Hah bir de bu eksikti zaten.Düşüncelerimi dışa vurmam.Bir de Serkan tam karşımda oturuyor olacak iş değil doğrusu.Sessizliği bozan Samet oldu.
"Millet bu Serkan.Doğaların okuluna yeni geldi.Benim ilkokuldan arkadaşım.Siz tanışmışsınızdır herhalde."
"Hayır tanışmadık.Ben Doruk." ayağa kalkıp elini uzattı.Tokalaştılar.
"Sen de Doğa olmalısın?" soran Serkandı.
"Evet o benim.Hoşgeldin." dedim bana ait olmayan bir gülümseme takınarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YA SEN DE GİDERSEN?
ChickLitKaybettiklerinizi asla geri getiremezsiniz.Hayatınızın sonuna kadar keşkelere mahkum kalırsanız, bunları kim telafi edebilir peki?Babanız mı,anneniz mi,sevgiliniz mi? Ve telafi etmeyen çalışan herkes giderse.İşte o zaman bitersiniz.Bu hayattaki en g...