15

405 33 82
                                    

"Ryujin'le Chaeryeong ulaşmamış mı daha?"

Seungmin somurtarak Felix ve Jisung'a baktığında iki çocuk derin bir nefes aldı.

"Hayır. Hala telefonlarını açmıyormuş." dedi Felix.

"Of ya bir şey olduysa?" Seungmin kolunu masaya yaslayıp ellerini başının iki yanına koyarken saçlarını sıktı. Gözlerini karşısındakilere dikti.

"Ne olabilir saçmalama. Gelmek istemiyodur?" dedi Jisung. Seungmin yine ofladı.

"Canı sıkkın kesin. Abileriyle daha önce kavga etmemiş bu kadar. Yemek yiyor mudur acaba?"

"Ya düşünme bunları. Kötü bir şey yok." dedi Jisung.

"Aynen. Hem Jennie abla gelmedi mi?" diye sordu Felix.

Seungmin kol saatine baktı. "Gelmiştir."

"Aa Yuna geliyor." Jisung'un sözleriyle sonunda Hyunjin'le konuşmakta olan Jeongin başını kaldırıp etrafına bakınmıştı ki Jisung kafasına bir tane geçirdi. "Yuna demesek ortam sikinde bile değil gerizekali arkadaşına bi destek ol ya."

"Ya ne? Hyunjin orospusu oyalıyor beni."

Hyunjin aniden ayağa kalktı. "Ben kaçar." demesiyle dersin başladığını haber veren zilin duyulması bir oldu. Masadakilerden hoşnutsuz homurtular yükselirken ayağa kalktılar ve sınıflarına ilerlediler.

---

Seungmin ablası onu alacağını söylediği için okul çıkışı okulun önündeki banklardan birinde bekliyordu.

Kulağında kulaklıklarıyla etrafına boş boş bakınırken iki adamın geldiğini gördü.

Herhangi bir adam değil. Mark ve Minho.

Seungmin hemen gözlerini kaçırıp onları görmezden gelmeyi denedi. Kulaklığının kulağından çekilmesiyle mecburen onlara baktı.

"Merhaba." dedi Minho soğuk bir sesle. Seungmin yutkundu. Kekelememek için büyük bir çaba sarf ederek konuştu.

"Merhaba?"

"Ayağa kalkar mısın bi?" dedi Mark parmağıyla kalkmasını işaret ederken.

"Neden?"

"Ben kaldırmak zorunda kalmıyım diye." dedi Mark yapmacık bir gülüşle. Seungmin çantasını banka bırakarak ayağa kalktı.

"B-ben kötü bir şey yapmadım." dedi. Dudakları kendiliğinden büzülürken masumca onlara baktı Seungmin. Minho bir kahkaha attı.

"Hani senin mesajlaşırkenki cesaretin nerde? Yoksa cengaverliğin sadece Changbin'e mi işliyor?" dedi Minho Seungmin'in üzerine yürürken. Seungmin birkaç adım geriledi.

Bu sırada Mark, Minho'njn kolundan tuttu. "Abi okulun önünde bir şey yapma."

Minho başını salladı. "Eh... Biraz gezelim o zaman. Değil mi Seungmin?" dedi kolunu Seungmin'in omzuna atıp yürümeye başlarken.

"Noluyor orda?" Duydukları tok kadın sesiyle üçü birden arkasını döndü. Kendinden emin yürüyen bir kadının yürüdükçe topuk sesleri yankılanıyordu. Yanlarına geldiğinde omzundan dökülen saçlarını geriye attı. "Seungmin?"

"Merhaba. Biz arkadaşıyız Seungmin'in. Bir şey konuşuyorduk da."

Jennie güldü. "Demek bir şey konuşuyordunuz... Bu şekilde bir şey konuşulduğunu sanmıyorum Seungmin pek rahat durmuyor. Sorun nedir?"

Mark ve Minho birbirlerine bakarak verecek cevap düşünürken Jennie tekrardan konuştu.

"Sorunu biliyorum. Yaşınıza başınıza bakmadan kabadayılığa soyunuyorsunuz sanırım." dedikten sonra gülümsedi. "Size gerçek kabadayının nasıl olduğunu göstermemi istemiyorsanız bu çocuğu rahat bırakın."

so complicatedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin