"Hey, Gaeul-ah. Şu arkadaşına artık üniversitede olduğumuzu ve lise eteği giymemesi gerektiğini söyler misin?"
Seslenen çocuk amfinin arka sırasından biraz önce yaşadığı olay aklından çıkmayan, hayallere dalmış kızın kafasına kalemini fırlatmıştı. Kafasına yediği darbeyle kaşlarını çatarak arkasına dönen Gaeul, tavşan dişli çocuğa olabilecek en sert bakışları atmış ve ardından eğilip kalemi düştüğü yerden almıştı.
"İsabet ettiremeyecek olmasam bu kalem şu an senin alnının tam ortasındaydı Jeon. Kendin söylesene!!"
Jeon Jungkook ve Hwang Yuyeon'un yıldızları hiç barışmamıştı ve şimdi arkadaşlarının kafasını hiç umursamadan birbirleriyle atışıyorlardı.
"Eul-ie lütfen arka taraftaki çocuğa kalem atmanın ilkokulda kaldığını söyler misin?"
Kumral saçlı kız derin bir nefes vermiş ve elindeki mavi kalemle pembe tişörtlü kızın alnına vurmuştu. Dersten önce oturup hayal kurmasına bile izin yoktu sanki, hayata bu ikisiyle uğraşmak için gelmiş gibi hissediyordu ve çıldırmak üzereydi. Yuyeon alnının acısıyla gözlerini kapatıp ufak bir çığlık atmıştı ve herkesin onlara bakmasına sebep olmuştu. Bu olayları dramatize etmeyi sevdiğinden olabilirdi çünkü Gaeul'den yirmi kat daha az acımıştı canı.
"Sana kalem atan ben değildim, benim suçum ne!?"
"Ortada bir sorun varsa mutlaka suçlusu sensindir Yu-yu."
Tavşan dişli çocuk konuştuktan sonra gülmüş ve ayağa kalkıp ikisinin yanına gelmişti. Tek getirdiği kalem oydu ve geri almazsa hiçbir şey yapamayacaktı. Fakat gözleri ateş fırlatan Eul'den gerçekten korkuyordu, ayrıca diğeriyle de atıştığı için ona yardım edeceğini sanmıyordu. Derin bir nefes almış ve hızlı bir hamleyle kalemi kapıp kahkaha atmıştı.
"Çok yavaşsınız, nasıl doktor olacaksınız siz?"
O sırada içeriye giren Bay Kim ile herkes yerine yerleşip dikkatini ona vermişti. Ders anatomiydi ve en yakın arkadaşların en sevdiği ders buydu. Gaeul kafasının acısını unutarak dikkatini hocaya vermişti, Yuyeon ise tabletindeki notları inceliyordu.
"Günaydın gençler, yarın için size bir süprizim var."
Herkesin dikkati sürpriz kelimesiyle birlikte hocaya toplanırken Gaeul en çok sınav olmalarından korkuyordu. Çünkü dün arkadaşı ezber yapmaya çalışırken oturup saatlerce kitap okumuş ve aşka inanmadığını tekrar tekrar zihnine söyleyip bunu üzerine tezler kurmuştu. Bundan pişman olmak istemiyordu. Ama ne yazık ki olmuştu. Bay Kim bir test yapacaktı ve sonuçları en iyi olan beş kişi yarın hastanede bir nevi staj yapacaktı. Bay Kim'in deyimiyle olayları olduğu yerde görüp hırslanacaklardı. Bunu yapmayı en çok kumral saçlı kız isterdi ama şans ona sürekli küsüyordu. Sağına dönmesiyle birlikte arkadaşının pis sırıtışını görmesi bir oldu ve arka sıradan sessizce Yuyeon'un yanına sıvışan Jeon'u. Ne yani bu ikisi ilk defa aynı şeyi mi düşünüyorlardı? Galiba akılları sadece fesatlıkta birleşiyordu... Tanrım, umardı ki doksan yaşını geçmiş olduğunu kafasından attığı hocası onları yakalamazdı.
"Öncelikle hepinizi içtenlikle tebrik etmek istiyorum ki iyi çalışmışsınız gençler, lâkin aranızda biraz daha çok çalışanlar var. Her ay bunu tekrarlayacağız bu yüzden umudunuzu kaybetmeyin. Yarın hastaneye gidecekler: Hwang Yuyeon, Kim Ruyeon, Jeon Jungkook, Park Hyun ve Choi Gaeul."
"Eksik mi baktınız akılsızlar?"
"Önemli olan kazanmamız."
Jeon tavşan dişlerini gösterip gülümserken arkasından çıkardığı çilekli sütü kıza vermişti. Yeon hayatında aldığı en iyi hediyeyi alıyormuş gibi sevinerek sütü içmeye başlamışken Gaeul şoku yeni atlatmıştı. İsimler okunurken sonlara doğru hiç söylenmeyecek sanmıştı. Ama başarmıştı, ufak yardımlarla.
merhaba!! yeni bölümle karşınızdaydım, umarım çokça beğenirsiniz. diğer baş karakterimiz hâlâ tam olarak teşrif edemediler, sizce ne zaman gelecek? yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın, lütfen! öpücükler.~ 🧚♀️🍄
YOU ARE READING
the fifth season| kt
FanfictionGözlerim açıkken bile içinde olduğum bu rüya, sana çiçekler açtırıyor. ~