Bölüm 3

33 5 3
                                    

(A/N): Bu videoyu çok seviyorum.

(A/N): Küfürlü konuşmalar olabilir; malumunuz Bakugo. Uyarmadı demeyin.


Arabaya bindiğinde sessizdi. Bakugo için bu sessizlik çok fazlaydı. All Might bile bunun farkındaydı. Sarışının bu kadar sessiz olmasına hiç kimse elbette ki alışık değildi. Musutafa'da akşam olmuş, sokak lambaları yanmaya başlamıştı. Sarışın, bakışlarını yanan sokak lambalarına odakladığında All Might boğazını temizledi. "Genç Bakugo, sana bir şey soracağım." All Might, sarışına bakışlarını kısa bir anlığına çevirdi. Onun devam etmesini söyler bir şekilde bahsetmesi ile "Genç Midoriya'nın annesi, senin annen ile birlikte tatilde öyle değil mi? Peki ya babası? Acil aranacaklar listesinde ona dair hiçbir iz bulamadık. Yalnızca annesi ve Bakugo ismi vardı." Öfkeli sarışının gözlerinin kırmızılı öfke ile koyulaşmıştı. "Gerçekten bu kadar aptal mısın yaşlı adam! O senin öğrencin! Özgünlüğünü verecek kadar güveniyorsun ona ama onun hakkında hiçbir şey bilmiyor musun?!" Sesi küçük arabada yankılanırken, All Might'a inanamıyordu. Ama şaşırmıyordu da. Deku, o malum günden beri babası hakkında konuşmayı bırakmıştı.

Küçük sarışın oldukça heyecanlı bir şekilde elindeki hediye paketine bakıyordu. Bugün, Izuku'nun doğum günüydü. 15 Temmuz. Birlikte onun doğum gününü kutlayacaklardı ve elbette onun özgünlüğünün ne olacağını öğreneceklerdi. Birlikte her zaman kahraman olma hayali kurduklarından, bu hayale doğru ilk adımlarını atacaklardı ve bunun için sabırsızlanıyordu. Ayaklarını yere vura vura evin içinde gezerken "Hey! Yaşlı bunak, Izuku ve annesi hala dönmedi mi?" diye sordu. Saatler geçmişti ve şimdiye kadar doktordan dönmüş olmaları gerekiyordu. Döndüklerinde Inko arayacak ve onların evine gidip Izu'nun doğum gününü kutlayacaklardı. Sabırsızdı. Hediyesi için oldukça heyecanlıydı. Biliyordu ki Izu hediyeye bayılacaktı. Annesinden hala cevap gelmezken bakışlarını ona çevirdi. Kadının yüzünde endişe vardı. Saatlerdir Inko'ya ulaşamıyordu Mitsuki ve arkadaşı için endişelenmeye başlamıştı. Evdeki gergin sessizlik büyürken, elindeki All Might oyuncağı ile oynamaya başladı. Kendini oyalamaya çabalıyordu. Telefon çalmış ve çok geçmeden Mitsuki telefonu açmıştı. "Inko? Her şey yolunda mı?" Sessizlik... Sessizlik... "An-Anladım. Tamam. Beni mutlaka ara oldu mu?" Telefonu kapatan annesine bakarken, annesinin kırmızı gözleriyle buluşmuştu. "Katsuki, odana çık ve üzerini değiştir. Inko aradı ve doğum günü iptal olmuş. Hediyeni okulda verirsin." Tam itiraz edecekken annesi onu kesmişti. "Soru sorma ve dediğimi yap velet!" "Bana ne yapacağımı söyleme!" Ayaklarını yere vura vura odasına çıkmış ve kapıyı çarparak kapamıştı. Izuku iyi miydi bilmiyordu bile. İçinde kötü bir his varken, hediye paketine baktı. "Anlaşılan okulda vereceğim."

Aradan üç gün geçmişti ve Izuku okula gelmemişti. Üç gün boyunca hediye paketini de yanında taşıyordu. Izuku okula gelmedikçe, huysuzluğu da doğru orantıyla artıyordu. Öğretmenler bile onunla baş edemez olmuş ve tüm öfkesini kreştekilerden çıkarmıştı. Dördüncü gün okul için hazırlanırken annesi odaya gelmişti. "Velet. Bugün okula gitmiyorsun." Gözleri kocaman olurken "HA! YA IZU OKULA GELİRSE!!" Bugünde gelmezse, artık onun evine gitmeyi düşünüyordu. "Izuku bugün okula gelmeyecek. Inko aradı ve onlarla parkta buluşacağız. Hadi oyalanma da hazırlan velet!" Yüzünde küçük bir gülümseme ile dolabını açtı. Üzerini giyinmiş ve Izuku'nun hediyesini de yanına alarak annesi ile parka gitmişti. Parkta sabırsızca etrafa bakarken, çok geçmeden bekledikleri iki kişide gelmişti. Önce gözleri Inko'yu bulmuştu. Yüzünde kocaman bir morluk vardı ve üzgün görünüyordu. Bakışları küçük Izuku'yu bulduğunda, onun durumunun daha kötü olduğunu fark etti. Yeşil gözleri şişmiş ve kıpkırmızıydı. Ağladığı her halinden belliydi ama Izuku her zaman ağlardı ki. Kollarında ve bacaklarında ise kesikler, morluklar ve yaralar vardı. "IZUKU!" koşarak arkadaşına sarılırken, onun bir anda irkilmesi ile şaşkınca baktı. *Benden korkuyor mu?* Mitsuki ve Inko birbirine sarılırken, banklardan birine oturmuşlardı. Çok geçmeden Inko ağlayarak annesine bir şey anlatırken sessizce dikilen arkadaşına baktı. "IZU! Yine hasta mı oldun? Neredeydin? HA! Neden cevap vermiyorsun lan!" Yeşil orman gözleri yeniden dolarken, ona endişeyle baktı. Bu defa olabildiğince yumuşak bir ses tonu ile "Neler oldu Izu?" diye sordu. Yeşil saçlı çocuk burnunu çekerken "B-ben... Öz-özgün-lüksüzüm." Gözlerini sımsıkı yummuş, arkadaşından gelecek yumruğu beklerken küçük Katsuki bir an durup düşünmüştü. *Özgünlüksüz ha?* Arkadaşına bakarken, ona sıkıca sarıldı. "HA! ÖZGÜNLÜKSÜZSEN NOLMUŞ Kİ! SEN BENİM ARKADAŞIMSIN HALA!" Şaşkın yeşil gözler onun kırmızı gözleriyle buluşurken, yine de onu üzenin sadece bu olmadığını biliyordu. "Ama..Ama babam dedi ki ben işe yaramaz, değersizin tekiymişim..." Sesi titrerken, parmakları ile oynuyordu. "An-anneme dedi ki beni yetimhaneye bırakmak istediğini söyledi... Benim gibi işe yaramaz bir ço-çocuk ist-istemiyormuş. Annem karşı çıkınca o-ona v-v-urdu ve- ve sonra bana-" Yeniden göz yaşlarına boğulması ile şaşkınca baktı. Gözleri kocaman olmuştu. "IZU!" Ona sımsıkı sarılırken, kollarındaki yaralara bakıyordu. "Sen işe yaramaz değilsin! Biz kahraman olacağız unuttun mu?! HA! Ağlama artık seni ağlak bebek!" ona üzgünce bakarken, gözleri annesiyle buluşmuş ve ona gülümsemesi ile doğru bir şey yaptığını anlamıştı.

Wonder Duo'nun Çocukluk Anıları | BKDKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin