Özlemek, bu dünyadaki en iğrenç his. Özleyip de dokunamamak, sarılıp öpememek acı, acıdan da ötesi. Hayatım saçmalıktan ibaretti. Annem ile babam ayrılmışlardı ve benim annemi görmem yasaktı. Lanet olası babam buna izin vermiyordu ve benim arkadaşlarla takılacağım bahanesiyle gizlice annemi görmeye gidip bir türlü karşısına çıkmaya cesaret edememem berbattı. Berbat bir hayatım vardı.
-Flashback-
-Mahkeme/2014-Yaklaşık bir buçuk saatin ardından karar verilmişti. Saniyeler sonra kararı açıklayacaklardı ve benim kalbim duracak gibiydi. Hayatım bu kararla değişecekti. Ya bu cehennemden kurtulacaktım, ya da en derine batacaktım.
"Karar verilmiştir." sesiyle salondakilerle birlikte ayağa kalktım. "Sayın Kaya Özgür ve Derya Sarper'in darp raporu sonucunda ve de şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına karar verilmiştir." gözlerimi kapattım.
"Lütfen," diye mırıldandım. "Lütfen."
"Sağlanabilecek olanaklar bakımından kızları Ada Özgür babasında kalacaktır." hayatımı cehenneme çeviren bu cümleyi duymamla birlikte gözlerimi açıp çığlık atmaya başladım.
"Hayır!" dizlerimin üzerine çökerek ağlamaya başladım. "Hayır, olmaz!" saçlarımı çektim. "Olmaz!"
-Flashback Sonu-
O günden beri hiçbir şey eskisi gibi olmadı. O kadar çok acı çektim ki, artık fiziksel acıdan bile rahatsız olmuyor, aksine zevk almaya başlamıştım. Manyak bir histi, psikopatçaydı.
Hava kararmıştı ama etraf zifiri karanlık değildi.
Yolda biraz daha oyalanarak sonunda eve ulaşmıştım. Ceketimin cebinden anahtarları çıkarıp sessiz olmaya çalışarak kapıyı açtım ve beklemediğim anda karşımda babamı görünce olduğum yerde donup kaldım. Kollarını göğsünde birleştirmiş bir biçimde duvara yaslanarak öfke saçan gözleriyle bana bakıyordu."Saat kaç, Ada?"
Duvardaki saate bakıp "20:34." dedim.
"Bu saatte kadar neredeydin, sorabilir miyim?"
Ruhsuz bir şekilde gülüp başımı iki yana salladım. "Maalesef, soramazsın."
"Beni sinirlendirme, Ada."
"Umrumda değil." botlarımı çıkarıp rastgele kenara fırlattım.
"Ada." uyaran ses tonu gözlerimi devirmeme sebep oldu.
"Uyumak istiyorum." deyip yanından geçeceğim sırada kolumdan tutup engel oldu.
"Soruma cevap vermeden hiçbir yere gidemezsin."
"Tuana'yla birlikteydim. Oldu mu?" cevap vermesini beklemeden kolumu kurtarıp odama çıktım.
Kendimi direk yatağa attım.
Bir süre etrafa boş boş bakınıp uykumun gelmesini bekledim. Saat daha erkendi ama feci halde yorgundum. Bir şey düşünmemeye çalışarak uyumaya çalıştım ama kafamın içindeki sesler buna engel oluyordu. Yastığı kulaklarıma bastırıp kafamın içindeki sesleri susturmaya çalıştım. Hep aklımdaydı o gün. Unutamıyordum bir türlü. Çığlık atışım kulaklarımda yankılanıyordu.Eskiden, mutsuzken geceleri gözüme uyku girmediğinde, saatlerce tavanı izleyerek şarkı sözleri mırıldanarak hayaller kurup mutlu olan bir kızdım ama artık onuda yapamıyordum. Ne yazık ki, artık mutlu olamıyordum.
Bedenim halsiz, ruhum yorgun, kalbim kırık, beynim ise intihar etmişti. Hiçbir şey düşünmemeye çalışarak gözlerimi kapatıp karanlığın bedenimi alıp götürmesine izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN PENÇESİ
Teen FictionSırlar, Oyunlar, Kurbanlar, Acılar, İntikam peşinde koşanlar ve en önemlisi; Sonumuzu isteyenler. "Ve şimdi, herkes bize karşı." "Bizde, onlara. " GECENİN PENÇESİ. -spacequb