-Güneş kendine gelmelisin.
Artan göz yaşlarıyla "mutlu olamıyorum gri" dedi. Eğik olan başını kaldırarak, gözlerimin içine
bakmaya başladı. Gözleri ağlamaktan kızarmış ve şişmişti. Yanakları ve burnunun ucu
kızarmıştı,solgun tenine kızarıklık yakışmıştı.
- İnsanlara ve maddelere bağlanmaktan vazgeç, kendini bir amaca ada lütfen !
Kızgındım gereksiz yere kendini üzüyordu. Aşkı hissetmeden onu anlayamazdım. Burnunu çekerek;
-Söz veriyorum, bundan sonra onun için üzülmeyeceğim, dedi. Başını eğerek elindeki nemli ve buruşmuş olan mendille oynamaya başladı. Bir hafta boyunca aynı şeyleri söyleyip duruyordu.
Derin bir nefes alıp verdim. Kızgın bir ifadeyle;
-Güneş bana değil, kendine söz vermelisin dedim.
Ağlaması şiddetlenince ona sarıldım. "Geçicek güneşim, o aptal için gözyaşı dökmene değmez" dedim. Okuldaki tüm günüm güneşin acısını hafifletmekle geçmişti.
Anlaşılan bizimkiler evde değillerdi. Ayakkabılarımı çıkartarak, kenarda duran panduflarımı giyinmeye başladım. Sessizlikten bazen nefret ederdim, şuanda olduğu gibi. Odama çıkıp, okul formalarını çıkarmadan yatağıma uzandım. Uyandığımda hava hafif kararmıştı. Esnediktten sonra ,saate baktım altı buçuğu gösteriyordu. Annem ve babamın gelmesine yarım saat vardı. Kendileri birer avukattı, benimde bir avukat olmamı istiyorlardı. Yarın Türkiye'nin en iyi kolejlerinden biri olan ÇAĞDAŞ kolejinde eğtimime başlayacaktım. Formalarımı çıkarmadan önce
tayt, salaş bir tişört ve iç çamaşırı alarak, odamda bulunan banyoya gittim. Üzerimdekilerini çıkartarak kabinin içine girdim. Sıcak su bedenini gevşetmişti. Asılı olan havluyu alarak vücuduma sıkıca sardım, öteki havluyla saclarımı kuruladım. Aynadaki yansımama bakarak "kim bu kız " dedim. Saçlarımın ıslak durmasını seviyordum. Nemlendirici kremimi aramaya başladım, bulamayınca alt dudamığımı ısırarak düşünmeye başladım. Kendi kendime , doğruya odamda ,masanın üzerindeydi ,dedim. Üzerimdeki havluyu daha sıkı sararak, kapıyı açtım, masaya doğru koşturarak, kremimi aldım. Arkamdan duyduğum sesle irkilerek, sesin geldiği yöne doğru döndüm.
- Sende kimsin?
Mavi gözlü yabancı, baştan aşağı beni süzerken, havluma daha sıkı sarıldım. Soğuk ve sıkıntı taşan bir sesle yanıt verdi.
- Yemek hazırmış, gelip yiyecekmişsin.
Yanıt verememi beklemeden odadan çıktı. Şaşkındım. Aynı yerde olduğumu hatırlatınca ,kremimi bırakarak banyoya geri döndüm . Hızlı bir şekilde önceden almış olduğum ;iç çamaşırımı, taytımı ve salaş tişörtümü giyindim. Aynanın karşısında saçlarımı hızlıca kurutarak, şekil verdim. Fena sayılmazdım. Derin bir nefes alıp vererek odadan çıktım. Aşağıdan gelen yapmacık kahkalarla gerildim. Yapmacık bir gülümseme ile annemlerin yanına gittim. Annem sıcak bir gülümseme ile ;
- Tatlım, Esra teyzen ve hakan amcan dedi.
Ahh anne en nefret şu merhaba durumlarından, haz almadığımı biliyorsun. Keşke kapıdayken karşılasaydım, bu kadar zor olmazdı herhalde. Esra teyze, parlak sarı saçlara ve mavinin en sıcak tonunda, bir gözlere sahipti. Orta boylu , narin ve kırılgan bir bedene sahipti. Yanına yaklaşarak elimi uzattım;
-Hoşgeldiniz esra hanım, dedim.
Sarılarak "Aaaa olurmu öyle şey, bana esra teyze demeni istiyorum" dedi.
-Ahh tamam siz nasıl isterseniz,dedim. Hakan amca, esra teyzenin aksine soğuk bir ifadeye sahipti. Siyah saçlar, kahvenin en koyu tonu gözler ve dik duruşuyla ,soğuk ifadesine artılar katmıştı. Elini uzatarak;
-Bende hakan amcan dedi. Gülümseyerek "Hoşgeldiniz" dedim. Annem;
"Gricim, hakan amcan ve esra teyzenin oğlu mert, dedi. Demek adın mertmiş, siyah saçlara ve mavi gözlere sahipti. Elimi uzatmadan soğuk bir şekilde "Hoşgeldin" diyerek üçlü koltukta annem ve babamın yanına oturdum.
~~~~~~
Offlayarak mert denen çocuğun karşısına oturdum. Böyle oturma planımı olur ya !!!
Bizimkiler baya sohbete dalmışlardı, karşımdaki ukala ise benim gibi etrafa boş boş bakıyordu. Salatamdaki yeşil biberleri ,ayıklarak kenarıya koydum ve salatamı yemeye devam ettim. Cembimdeki telefonun titrediğini hissederek , telefonumu cebimden çıkardım.
- GÜNEŞ
Ozanla barıştık :-) :-) :-)
Bu kız gerçekten saf olmalı. Sen kalk ihtiyaç diye, okulun en kaşar kızıyla birlikte ol.... Diyecek bir şey bulamuyorum, aşkın gurursuzluğuydu güneşin bedenini ele geçiren.
-GÜNEŞ
AFFERİM...
Sinirle telefonu masaya koydum ve saltamla aşkımı yaşamaya devam ettim. Annemin sesiyle, aşkımı bırakarak anneme doğru döndüm.
-Canım mertle aynı sınıfta olduğunuzu biliyor muydun? Ne bu şakamı yaa...
Mertte döndüğümde, mert kısa bir bakış atarak yemeğine geri döndü.
Buda neydi şimdi, umarım kötü bir okul değildir. Yoksa bir buçuk yıl nasıl bitebilir.
İLK HİKAYEM VE İLK BÖLÜMÜM.
DAHA İYİ OLABİLMEM İÇİN, OLUMLU YADA OLUMSUZ BÜTÜN YORUMLARINIZA İHTİYACIM VAR. :-) :-) :-)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ'NİN SINIRLARI(+16 )( ASKIDA)
RomantikO araftaydı. Onun için iki yol vardı. Ya güneşin ışığı ile aydınlanacaktı yada karanlıkta kaybolacaktı. SEÇİM ONUNDU !! (Pişman olmayacaksınız. Kütüphanenizden eksik etmeyin:-) :-) ) ( Tüm hakları saklıdır) (+16)