-Bı -bırak beni!
Uyandığımda, gördüğüm rüyanın etkisiyle, terler içinde kalmıştım. Ara ara gördüğüm kabuslar, uykumla savaşa girmişti ve kazanan uykusuzluk olmuştu.
"Her şey üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde, sakın vazgeçme ! İşte orası kaderinin değişeceği noktadır."(MEVLANA)
Şuan nerde miyim?
İşte o dayanamayacağım noktadayım.Doğrulup, komodinin üstünde olan, saate baktım. Okul vaktinin yaklaşmış olduğunu görünce, sıcak bir o kadarda beni bırakma diye yakınan, talepkar yatağımdan ayrıldım.
Yanıma okul formamı alarak, banyoya gidip, rutin işlerimi halledip, geri döndüm.
Odamda bulunan, boy aynasının karşısına geçerek, saçlarımı inceleyip , saçlarıma nasıl bir şekil vermem gerektiğini düşündüm. Elimde bulunan tarakla, saçlarımı düzgün bir şekilde taradıkttan sonra, dalgalı olan saçlarımı , doğal haliyle bırakmaya karar verdim.Mart ayındaydık, İzmirde ılık ve kasvetli bir hava hakimdi. Bu, ılık ve kasvetli hava yinede, kahverengi tonlarındaki okul ceketimi almaya engel değildi. Yeni okulumun forması, eski okulumun formasından daha göz alıcıydı. Tercihim pantolondan yanaydı; ama malesef yoktu. Pantolonun yerine, dizimin bir karış üstünde, grinin en nefret ettiğim tonlarında, bir etek almak zorunda kalmıştım.
Eteğim , gömleğim ve ceketim haricinde, ten rengi bir çorap, onun üzerine ise, diz kapağımın hemen üstünde biten, siyah bir çorapla kombinlemiştim. İyi sayılırdım, dudaklarıma patlatıcıyı sürdüktten sonra, daha iyi olacağımın kanaatına vardım. Parlatıcıyla işim bittikten sonra , çantamı ve telefonumu kapının kenarına bırakıp, muftağa doğru yöneldim.Hemen kendime mısır gevreği hazırladım. İlk kaşığı ağzıma aldıktan sonra; anneminde hazırlanmış, elinde çantasıyla aşağıya indiğini gördüm. Çantasını çantamın yanına koyarak, mutfağa geldi.
- Günaydın anne.
- Günaydın , dedi uykulu çıkan sesiyle. Dolaptan çıkardığı meyve suyunu, hızlı bir şekilde bardağa koyarak içti. Meyve suyunu bitirdikten sonra ; bana doğru dönerek:
- Hazırsan artık çıkalım,dedi. Başımı onaylar anlamında salladıkttan sonra; birlikte çantamızı alıp annemin arabasına doğru yürümeye başladık. Arabaya bindikten sonra, annem aramızdaki sessizliği bozarak;
- Herhangi bir sorun istemiyorum gri ,dedi.
- Ne zaman sorun çıkarttım ki ?
- Biliyorsun, öteki okulundaki çoçuğa, tokat attığını hala unutmadım, dedi.
"Aptal anıl" nasıl unutabilirimki, sırf hisselerine karşılık vermedim diye ,tüm okula parti bittikten sonra, geceyi benimle geçirdiğini söylemiş. Okula geldikten sonra , güneş, bunu bana söylemişti.
Tabi bende o sinirle anılı bulmaya gitmiştim, artık bana karşı davranışlarından çok sıkılmıştım. Onu bahçede arkadaşlarının yanında gördüğümde , olan oldu işte.- "Ama anne" cümeyi devam etmeme izin vermeden;
- İtiraz istemiyorum, bu senin tokat attığın gerçeğini değiştirmiyor, düzgünce konuşup halledicekttin. Uslu olacaksın, derslerine aynı başarıda devam etmeni istiyorum. Başka sorun yok, okula gidip müdüre , babanın adını vereceksin ve sana yardımcı olacak,dedi. Mavi gözlerini kısa süreliğine yoldan ayırarak, bana baktı. Bu bakış, dediklerimi kabul et bakışıydı. Gözlerimi devirerek;
- Tamaammm, diye mırıldandım. Oturduğu koltukta, biraz daha dik bir şekilde doğrularak, çarpık gülümsemesiyle;
- Güzel , dedi. Ortalama çeyrek dakika sonra okulun giriş kapısındaydık, kemeri çözerken annem bana doğru dönüp;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ'NİN SINIRLARI(+16 )( ASKIDA)
RomanceO araftaydı. Onun için iki yol vardı. Ya güneşin ışığı ile aydınlanacaktı yada karanlıkta kaybolacaktı. SEÇİM ONUNDU !! (Pişman olmayacaksınız. Kütüphanenizden eksik etmeyin:-) :-) ) ( Tüm hakları saklıdır) (+16)