Sabah çok erken saatlerde evden gizlice çıkan 4 yakın arkadaş beraber buluşup gün doğumunu izlemek için anlaşmışlardı fakat bir sıkıtı vardı, Meriç buluşma noktasında yoktu. Meriç'in yaşadığı eve doğru yürüdüler. Evin ışıkları yanmıyordu. Annesi genelde sabahın köründe sarhoş bir şekilde eve gelirdi ve bir oğlu olduğunun farkında bile olmazdı. Onu almaya gittiler ancak evde yoktu. Evde olan tek şey mobilyalardı. Kapı açıktı. İçeriye ilk adamı atan Aleyna'ydı. Elini Berk'in omzuna vurarak geçti Bora. Berk'te Yüzüne hafif bir sinirle baktı ve derin nefes aldığı gibi içeri girdi. "Evde kimse var mı? " diye seslendi bir ümitle. Fakat ses gelmedi. En başta cesaretini koruyan Aleyna bu sefer biraz gerilmiş ve korkmuş bir yüz ifadesiyle guruba baktı. Gruptakiler de gayet gergindi. Bora, Meriç'in odasına doğru ilerledi ve içeridekilere "hadi gelin, belki bir şeyler buluruz." diye seslendi. Hepsi birden Borayı takip ettiler ve Meriç'in odasına gittiler. Herkes dolapları ve kitaplığı kurcalamaya başladı. Bir şeyler düşünüyorlardı. Berk daha fazla dayanamadı "Sizce Meriç'e ne oldu? "Aleyna "Hiçbir fikrim yok ama normal bir şey olmadığı belli. "Bora "Hemen panik yapmayın belki buluşma noktasına erken gitti ve bizi beklemekten sıkıldı bu yüzden sahile geçti. "Aleyna "Hiç sanmam neden buluşmaya tüm eşyalarını toplayıp gelsin ki? "Berk "Doğru "Bora " Asıl korktuğum şey belki de eşyalarını toplayan kişi Meriç değildi, ya böyleyse o zaman her şey daha kötü olur. "Aleyna "Nasıl yani, ne demek bu şimdi?" Berk "Evet, Bora bu da ne demek şimdi? "Bora "Diyorum ki ya eve hırsız girdiyse ve Meriç'i kaçırdıysalar. "Aleyna "Eve girdiğimizde bütün mobilyalar yerli yerindeydi onları neden kurcalamamış veya çalmamışlar. "Bora "Bilmiyorum, sadece aklımda böyle senaryolar canlanıp duruyor. "Aleyna "Hadi çocuklar buradan hiçbir şey çıkmayacak gibi. Bu sözün üstüne herkes yas tutuyormuş edasıyla odadan çıktı tam o esnada Bora'nın gözüne bir şey takıldı. Üzerinde sayılar olan bir kağıt bu kağıdı buraya kimin bıraktığı sayıların ne anlama geldiği gibi bir sürü soru işareti oluşmuştu Bora'nın zihninde. Bora kafasını hafif kaldırarak Aleyna ve Berke baktı. Hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Berk'in yüzündeki endişe çok bariz bir şekilde görülüyordu. Bora kağıda doğru ani bir hamle yaptı. Yaptığı o hamle kağıdı almasını sağladı. Bora'nın düşündüğü tek şey şu anda bu kağıttan Aleyna'ya veya Berk'e bahsetmeli miydi? Kendini bu düşüncelerden uzaklaşmak istercesine Berk'e ve Aleyna'ya döndü ve "Hadi çocuklar ne bekliyoruz, bir an önce gidelim, açık hava mantıklı düşünmemize yardımcı olur." Berk ve Aleyna aynı anda Bora'ya döndü ve bir şey söylemeden kapıya doğru ilerlediler. Bora da hızlı adımlarla onları takip etmeye başladı. Saat çok erken olduğu için Aleyna yavaş yavaş uykusuna yenik düşüyordu. Fakat bu olaylardan sonra kendini güvende hissetmemiş olacak ki kendini bırakmadı ve sahile kadar dayandı. Sahile vardıkları gibi kendini kayalıkların sert ama dinlenmek için tek yol olan soğuk yüzeyine bıraktı. Bora ve Berk hafifçe gülümsedi. Bora da Aleyna'yı takip etti ve kayalıklardan birine oturdu ve Berk'e baktı. Berk tamamen dalmış bir şekilde Aleyna'yı izliyordu. Bora tekrar sırıttı ve Berk'e seslendi "Hadi gelsene ne dikiliyorsun orada bostan korkuluğu gibi". Berk boraya baktı ve ne yaptığını sorgularcasına kafasını salladı. Üç dört adım attı ve Bora tekrar konuşmaya başladı "Manzaran güzel galiba". Berk yüzüne çok yakışan bir gülümseme takındı ve "Çok" dedi sadece. Sahilde oturan 3 arkadaş sessizlik içinde gün doğumunu izliyordu. Hepsi büyülenmiş gibi güneşe bakıyorlardı. Sessizliği bozan Aleyna oldu. Aleyna "Pekâlâ, şimdi ne yapacağız. "Bora "Hiçbir fikrim yok" dedi. Berk "Kendimi hiç iyi hissetmiyorum." Bora " Ailesine mi haber versek acaba? " Aleyna "Annesinin umurunda olmaz diye düşünüyorum babası zaten yurt dışında." Berk "Sanrım Aleyna bir kez daha haklı. "Bora "Biliyorum ama aklıma başka bir şey gelmiyor. "Berk "Aleyna senin bir fikrim var mı? "Aleyna "Aslında polise gidebiliriz böylece olayı profesyoneller çözer. Berk "Meriç'in kaçta ortadan kaybolduğunu bilmiyoruz. "Aleyna "Ne fark eder ki, sonuç olarak bir insan kayboldu". Bora "Bak Aleyna bu işler öyle yürümez kaybolduğu saatten en az 24 saat geçtikten sonra arama yapabilirler yani şimdi polise gitsek de hiçbir şey yapamazlar." Herkes tekrara susar. Aradan bir süre geçer ve Bora konuşmaya başladı "Hadi gidelim" Aleyna "Nereye" Bora "Eve tatbiki" bu lafın üstünden yaklaşık on beş dakika geçer. Herkes ayağı kalkar ve dört beş adım atar. Berk arkasına döner ve kayalıkların üstünde uyuya kalmış olan Aleyna'ya bakar. Berk öyle hayranlıkla izlemekteydi. Aleyna'nın yüzüne yeni doğmuş güneş vuruyordu. Onu çok ihtişamlı gösteriyordu perçemlerinin arasından vuran güneş. Berk usulca yaklaştı yanına. Bir çırpıda kucakladı Aleyna'yı. Bora'ya yetişmek için hızlandı. Bora kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu. O an Berk'in gerçekten Aleyna'dan hoşlandığını anlamıştı. Berk fısıldarcasına "Bir kelime dahi etme sakın.". Beraber sahilden uzaklaştıklarında Bora'nın telefonu çaldı. Arayan annesiydi. Bora sesiz bir küfür savurdu. Telefonu sakince açtı. "Efendim anne" "evet anne" kafasını hafifçe Aleyna'ya çevirdi. "Evet, anne yanımda" "Bekle sorayım" Berk'e döndü ve "Aleyna'nın sesi kısık mı" Berk yavaşça elini Aleyna'nın cebine attı ve telefonunu çıkardı. Telefon tamamen kapalıydı. Berk hafif üzgün bir sesle "Şarjı bitmiş" dedi. Bora telefonu kulağından çekti ve "Kahretsin, ailesi sabahtan beri ona ulaşmaya çalışıyormuş." Berk "Bu kötü oldu". Telefonu tekrar kulağına koydu ve konuşmaya başladı "şarjı bitmiş anne fark etmemişiz üzgünüm" "Tahmin edebiliyorum anne" "Tamam, yoldayız zaten" "Görüşürüz" Bora telaşlanmış gibi konuşuyordu "Hadi Berk şu kızı bir an önce eve bırakalım da başı daha fazla belaya girmesin." . Berk başını sallayarak "Haklısın, hızlı olalım." . Berk'in kurduğu bu cümlenin üzerine ikisi de hızlı adımlarla Aleyna'nın evine doğru ilerlediler. Tam kapının önüne geldikleri sırada Berk'in kucağında mışıl mışıl uyuyan Aleyna, yavaşça başını kaldırdı ve etrafa baktı. Tam bu sırada "Ooo uyuyan güzel, sonunda uyandınız." dedi Bora. Aleyna hafif sırıttı ve o an birinin kucağında olduğunu anladı. Kafasını hızlı bir şekilde sağa çevirdi. Karşısında Güneşte parlayan sapsarı saçları, dikkatli baktığında seni içine çeken o masmavi gözleriyle Aleyna'yı saniyesinde etkileyen Berk duruyordu. Aleyna hafif hafif terlemiş ve yanakları al al olmuştu. Sessizlik yine bozulmuştu ve Bora söze girmişti "Eee daha fazla bekleyecek misiniz?" Berk doğruldu ve Boranın uzun bir süredir açık tuttuğu kapıdan geçti. Berk'in aksine Aleyna hayla büyülenmiş gibi Berk'i izliyordu. Berk'te ara da bir kafasını eğerek Aleyna'ya bakıyordu. Bora bu saçma olaya el attı ve "Geçmiş olsun Aleyna" dedi. Aleyna yüzünü buruşturarak Bora'ya döndü. "Neden, ne oldu?" dedi şaşmış bir edayla. Hafif sırıtarak konuşmaya başladı Bora "Özür dilerim, bir an bacaklarını kayıp ettiğini sandım." dediği an suratına saf saf baktı Aleyna. Berk, Bora'nın söylediğini anladı ve Aleyna'yı yere bıraktı. Aleyna o an anladı ve hafif kızarık olan yanakları şimdi domates gibiydi. Sessizce asansöre bindiklerinde Berk "Annenler sana biraz kızgın olabilir" dedi çekinerek. Aleyna'nın bir güzelleşen bir mahvolan hayatı yine mahvolmuş gibi duruyordu. Hemen telefonuna uzandı ve "Hayır ya Şarjım bitmiş." diyerek isyan etti. Asansörün kapısı yavaşça açıldı ve asansörden çıktılar. Aleyna eli geriye gide gide kapıyı çaldı. Annesi sanki kapıya yüz milyon liralık çek uzatılmış gibi açtı. İncecik ve telaştan bembeyaz olmuş teniyle üç arkadaşında içini ısıttı. Hiç de kızgın görünmüyordu. Daha çok sanki Aleyna üç saat değil de üç gündür kayıp gibi davranıyordu. Bora'yı ve Berk'i içeri buyur etti. Berk de Bora da sanki bir yıldır karnına bir lokma yemek girmemiş gibi açlardı bu yüzden hiç itiraz etmeden ayakkabılarını çıkardılar ve içeri girdiler. Fatma Teyze eliyle gösterdiği odaya yani mutfağa girdiler. Masada tek başına sert bir yüz ifadesiyle oturan Mustafa Amca, bizimkilere bakarak hafif bir endişeyle "Kızım nerede?" dedi. Sesi çok boğuk çıkıyordu. Berk konuşmaya çalışıyordu ama korku ve utangaçlık arasında gidip gelen zihni konuşmasına engel oluyordu. Bunu fark eden Bora söze girdi "İçeride, annesiyle efendim" dediğin anda Mustafa Amca kafasını soğumakta olan çayına çevirdi. Bora gergin bir şekilde ilerledi ve bir sandalye çekti. Tam o sırada içeriye Fatma Teyze girdi ve girdiği gibi de rahatlamış gibi konuşmaya başladı "Aaaa çocuklar neden oturmadınız?". Bora minnettar bir sesle "Oturuyorduk Fatma Teyze ." dedi. Berk de rahatlamış gibi bir sandalye çekti ve oturdu. Birlikte yemek yediler ve çıt çıkmadı. Yemek bittiği gibi ikisi de kalktı ve Fatma Teyze'ye minnetlerini sundu, tam kapıdan çıktıkları sırada. İçeriden Aleyna geldi ve Berk'e döndü yanakları kızararak "Teşekkür ederim" dedi. İkisi de arkasını döndüler ve ilerlediler. Apartmandan çıktıkları gibi gülüşmeye başladılar. Berk gülmeyi kesti ve Bora'ya döndü. Bora da Berk'e baktı ve konuşmaya başladı "Abi siz baya flört ediyorsunuz ya". Berk bunu duyduğu gibi utandı, sadece "Seni de biliyoruz Bora bey" dedi. İksi de ağır ağır yürürken hayla Berk ve Aleyna'yı konuşuyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
RandomYa seninde bildiğin her şey yalan çıksaydı. Sende onun gibi intikam peşinden koşarken delirir miydin ? Yoksa tıpkı bir korkak gibi intihar mı ederdin ? Ne yaparsan yap kendi kaderin ve esaretin altında can vereceksin.