Meriç'in Annesi

13 2 0
                                    

Bora odasında oturuyordu. Kafasına bir şey takıldı. Meriç'in annesinin cidden haberi yok muydu? Yoksa bizden önce mi haberi olmuştu. Bunu annesinden öğrenmek en mantıklısıydı sanki. Annesinin yanına gitti. Konuşmaya başladı ve "Anne sen Meriç'in annesini uzun zamandır tanışıyorsun, Berkle iddiaya girdik sonuç için nerede çalıştığını öğrenmem lazım da söyler misin?" dedi. Annesi de elindeki brokoliyi bırakmadan yarım ağız cevap verdi "Grabbos Isı Yalıtım". Bunu duyduğu gibi annesine teşekkür etti ve tekrardan odasına çekildi hafiften hafife Meriç'in kaybolmasında Melike Teyzenin rol oynadığını düşünerek telefonunu çıkardı Berki aradı ve teflon birkaç kez çaldı, açıldığı gibi konuşmaya başladı.

-Berk "Alo Bora neden aradın."

-Bora "Berk aklıma bir fikir geldi ama Aleyna'yı bu işe karıştırmak ne kadar doğru bilmediğim için seni aradım."

-Berk "Bir sakin ol önce" 

"Bora ufak bir soluklandı"

-Berk "Ne oldu anlat."

-Bora "Telefonda anlatamam. "

-Berk "Nereye geleceğim?"

­-Bora " Meriçler in evinin önüne gel, orada görüşürüz."

-Berk "Görüşürüz."

Aradan 10 dakika geçmeden Berk Bora'nın yanına gelmişti. Berk Borayı gördüğü gibi koşar adım ona doğru ilerledi ve "İyi misin sesin çok tuhaf geliyordu." dedi nefes nefese. Bora sakince "İyiyim ama aklımda bir şüpheli var." dedi. Berk "Eee anlatmayacak mısın abi?" dedi ve Bora'yı resmen kendine getirdi.Bora hafif imalarla söze girdi "Ya Berk bir çocuğunun olduğunu düşün bu çocuk uzun bir süredir kayıp evinin kapısı açık ama sen çıkıp ta ne en yakın arkadaşına haber veriyorsun ne kapıyı kapatıyorsun, yani sanki biraz garip gibi, sen ne dersin?" berk bu cümleler karşısında biraz afallamış biraz aydınlanmış gibi baktı bir süre, hemen ardından konuşmaya başladı "Yani Meriç'in annesinden mi şüpheleniyorsun?"Bora tam da istediğine kavuşmuş gibi "Evet, abi ya kadın hiçbir şey mi anlamadı hiç mi fark etmedi?" dedi ve Berk'in aklına şüpheyi yerleştirdi. Bora hiç durmadan tam gaz devam etti ve "Annemden Meriç'in annesinin çalıştığı yeri öğrendim birlikte gidip bir baksak mı?"dedi. Berk ikna olmuş gibi "Peki nerde çalışıyormuş ? " dedi. Bora "Az ilerde, ısı yalıtımı yapan bir şirkette" diyerek Berk'i bir tık heyecanlandırmıştı. Berk "Peki, nereden gideceğiz biliyor musun ? "dedi. Bora sanki bu soruyu bekliyormuş gibi cevabı yapıştırdı "Evet, hadi gidelim." deyip yola koyuldu ve o ilerledikçe Berk de adımlarını hızlandırarak ona yetişiyordu.  Berk yol boyu hafif sırıtıyordu ve bu yüzden de Bora bir şeyler olduğunu anladı ama ne olduğunu bilmiyordu. Meraklı bir edayla "Hayırdır niye sırıtıyorsun" dedi. Berk de hemen cevap verdi ve "Abi sen de anlamışsındır zaten ben uzun bir zamandır Aleyna'dan hoşlanıyordum. Bu gün bana öyle bir baktı ki ümitlendim yani." dedi. Bora sanki yıllardır bunu söylemek için bekliyormuş gibi "Heh sonunda anladın oğlum kızın bakışlarını görmüyor musun sana bakarken eriyor" dedi. Berk hiç durmadı ve yüzündeki gülümseme iki katına çıkarken "Öyle mi cidden ?" diyebildi sadece. Bora da oldukça kendinden emin bir edayla "Tabi be oğlum" dedi göğsünü kabartarak. İlerlediler ve bir süre sonra iş yerine vardılar. Kapının önünde 2 çocuk vardı. Çocuklara doğru ilerlediler ve Berk konuşmaya başladı "Kimi bekliyorsunuz burada ? ". Çocuklardan biri kafasını hafif kaldırdı ve bir Bora'ya bir Berk'e baktı ve tek bakışta ikisini de tuhaf bir hisse kavuşturdu. Söze girdi ve bizimkileri de sebepsiz bir rahatlama aldı."Hiç kimseyi sadece ailemiz evde kalmamızın güvenli olmadığını ve burada, onun yanında kalmamız daha doğru olacağını söyledi" dedi turuncu saçlı, kısa boylu çocuk. Bora'nın üstündeki rahatlık anında kalkmıştı ve tuhaf bir bakışla "Ne, ne tehlikesi"diye sordu. Turuncu yağlı saçlı çocuk konuşmaya başladı ve "Son zamanlarda burada seri katil dolanmaya başlamış hatta bir çocuk çoktan kaçırılmış bile herkes onun öldüğünü düşünüyor." dedi. Bora ve Berk kamyon çarpmışa döndü, birbirlerine baka kaldılar. Berk'in bir ara gözü dahi karardı, kanı çekildi, ne olduğunu anlamadı. Yer sanki Bora'nın ayaklarının altından kaymıştı sanki. Kendini boşlukta süzülüyor gibi hissediyordu. Çocuk onların bu şok olmuş ifadelerinin üstüne kıkırdadı ve "Bu kadar korkmayın ya ben sizi korurum" dedi. Bora umursamadan iş yerinin kapısına bakmaya devam etti. Çocuk konuşmaya devam etti fakat ikisi de ne dediklerini anlamadılar. Duydukları tek şey "Ooo sizin arkadaşınız falan mıydı, ben size diyeyim o iş yaş çoktan ölmüştür o çocuk."bu olmuştu. Bunu duyduğu gibi çocuğa doğru bir kaç adım attı ve çocuğa "Şimdi sen Meriç'in öldüğünü mü söylüyorsun?"diye sordu. Çocuk bundan zevk alıyormuş gibi "Evet" dedi sırıtarak. Onur daha da sinirlendi ve çocuğu hafifçe omzundan itti. Tatsızlık çıkmasın diye Berk Bora'ya hakim olmaya çalıştı. Berk Bora'yı kolundan tuttu ve eve doğru yola koyuldu. bir yandan derin derin soluk alan bir yandan da çok hafif bir ses tonuyla söyleniyordu. En sonunda eve giden yol ayrımına geldiler ve Bora hayla şokun etkisindeki bir halde yol ayrımından kendi evine doğru yürüdü ve tek kelime dahil itemedi. Bora evin kapısında cebinden anahtarını çıkardı ve kapıyı açtı. Annesine seslendi. "Ben geldim". Annesi "Hoş geldin oğlum". Yanıt olarak "Odamdayım" dedi ve yavaşça odasına geçti. Yatağına doğru ilerledi üstündekiler kirliydi fakat hem uykulu hem de kafası çok doluydu bu yüzden umurunda bile olmadan yatağına uzandı. En fazla 5 dakika geçmeden uyuya kaldı.Berk de evine varmıştı. Bir kaç bardak su içti, yüzünü yıkadı ve masasına oturdu.Meriç'in olayı hakkında biraz daha kafa yordu. Bir anda aklına bir şey geldi ve aceleyle montunu giyerek evden koşar adım çıktı. Bora'nın evine doğru hızlı hızlı ilerledi, çok emin gözüküyordu.Hatta koşmaya başlamıştı. Eve vardığında çok sert şekilde kapıya vurmaya başladı. Bora kapıyı açtı ve hafif kızgın bir şekilde "Ne var Berk ne diye alacaklı gibi çalıyorsun kapıyı ?" dedi.

ESARETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin