Teoman ( Kendi anlatımı ile)

502 10 1
                                    

ŞARKICI OLMAYA   11 YAŞINDA KARAR VERDİ
'Ailenin tek çocuğu olarak İstanbul'da dünyaya geldim. Henüz 2,5 yaşındayken babamı kaybettim. Annem, anneannem, teyzemle büyüdüm. Ailemin hep memnun olduğu bir çocuktum. Okul başarımla da onların gurur kaynağı oldum. Okul dönemine ait ilk başarımı henüz 7 yaşındayken yaşadım. İlkokul birinci sınıfta karne günü isimleri okunan üç-beş kişi bahçedeki kürsüye çıktık. Elime övünç belgesi tutuşturdular. Baktım annemler, teyzemler ağlıyor.  Beni kutladıklarında bunun başarı olduğunu anladım. Bu duygu hoşuma gitti! Çünkü otorite konumundaki annem, anneannem, akrabalar hepsi çok memnunlardı. Sonuçta övgü almak insanın hoşuna gidiyor.

Okuyup yazmayı öğrendikten sonra en büyük aşkım kitap okumak oldu. Sadece edebi kitaplar değil, çizgi romanları da severdim. O yıllarda hikayeler de yazıyordum.
Aslında gelecekle ilgili çok net hedeflerim yoktu. Çocukken bir pazar sabahı kovboy filmi seyredince kovboy olmak istiyorsunuz, bir hafta sonra casusluk filmi varsa ondan etkileniyorsunuz. Uzun zaman casus olmayı çok istedim. Ama 11 yaşından itibaren tek hayalim ve hedefim şarkıcı olmaktı...
Her zaman otoriteye karşı tepkim vardı ama hocalarıma hep saygı duydum. Onlar otoriteyi tanımlayan figür olsalar da onları farklı gördüm. Otorite sistemin kendisiydi, okuldu. Bu nedenle okulu sevmiyordum ama hocalarımı seviyordum. Evde de annemi seviyordum ama annelik otoritesinden hoşlanmıyordum.
Hikayeler yazardım, yazdıklarıma bayılırdım ama birileri bulur diye yırtardım! Kendi övgüm için çalışıyordum o yıllarda.

HAYATIM BÜYÜMEYİ  BEKLEYEREK GEÇTİ
Çocukluğumda maddi durumumuz yeterli olmadığı için komşular vasıtası ile bir gitara sahip oldum. Onun üzerine hayaller kurdum. Çok hayalci bir çocuktum. Çoğu duyguyu kendi içimde yaşıyordum.
18 yaş benim için önemliydi. Kaşe pantolonla okula gitmek zorunda olmayacağım anı istiyordum. Lise bittiğinde bir hedefim yoktu. Zaten üniversite için hazırlık yapmamıştım, bölümlerin ne olduğunu bile bilmiyordum.
Bütün arkadaşlarım dershaneye devam etti. Kayıt için gecikince gidecek dershane bulamadım. Bir arkadaşımın yanında gittiğim dershanenin sınavında iki-üç kez sınıf birincisi olunca kendime güvendim. 'Sınıf birincisiyim, dershaneye niye gideceğim?' dedim, gitmedim. Sınavı kazanınca da arkadaşlarım ne yazıyorsa onu yazdım. 'İşletme iyi bir şeymiş' diyorlardı. İstanbul İşletme'yi kazandım. Hala işletmenin tam olarak ne olduğunu biliyor değilim. Okulun ilk günü İstanbul Üniversitesi yerine Boğaziçi Üniversitesi'ne gittim. Üniversitenin ortamı o kadar cezbediciydi ki, 'Daha fazla çalışayım da buraya gireyim' dedim.
Üniversiteye hazırlık için matematik kitabı aldım. Kendi kendime günde 7-8 saat çalışarak Boğaziçi Üniversitesi Matematik bölümünü kazandım. Hatta aldığım puan o kadar yüksekti ki TÜBİTAK burs verdi! Matematik bölümünde okurken artık matematik sorun değildi ama iki dönem üst üste fizikten kalınca bir kez daha üniversite sınavına girdim ve Boğaziçi Sosyoloji'ye geçiş yaptım.
Müzik grubundaki arkadaşlarla haftada 3-4 gün, 7-8 saat prova yapıyorduk. Beş kuruşumuz olmadığı için prova yaptığımız yerden kovuluyorduk. Genellikle okulun müzik odasında çalışıp orada uyurduk.
Zor günlerdi ama bunu zorluk gibi görmüyordum. Eğleniyorduk. Yapmak istediğimiz tarzlarda müzik yapıp da geçinebilen kimse yoktu. Tek örneğimiz o yıllarda Mazhar-Fuat-Özkan'dı. Bu arada kayıt dondurup 1 yıllığına Amerika'ya gittim.
İş hayatı veya insan ilişkilerinde herkes birbirinin gururunu kırmak üzere çalışıyordu. İş piyasasında herkes rol yapıyor. O tip ortamlara girince kendimi sudan çıkmış balık gibi hissediyordum. Oraya ait olmadığımı biliyordum. Müziği seçtim... İlk konserime çıktığımda her şey değişti. Utangaçlığımı yenip sahne hayatımda ilk kez gözlerimi açtım, hayallerimdeki gibi atladım zıpladım. Eğer o gün o konseri öyle vermeseydim ben başka birisi de olabilirdim...'

TEOİZM'İN 12 KURALI
1 Dışarıdan gelene değil, kendi kendime yaptığım taltife değer veririm. Yıllarca kendi övgüm için çalıştım.
2 Hayatımda hiç 'arabam, evim olsun' istemedim. Hep kendime yatırım yaptım.
3Her zaman B planım vardır. Hiç, 'Bunu başaracağım' demedim. Sadece 'Nasılsam öyle kalacağım. İnandığım bir şeyi yapacağım' dedim.
4 Dönem dönem insanlarla uzlaştığım yerler oldu. Karşı çıkmaya üşendiğim şeyler oldu ama genelde kafama ne estiyse onu yaptım.
5 Ölümleri yaşamış insanlar aynı zamanda küçük problemleri takmayacak insanlar olur. Hayat benim için uğruna bir sürü şey yapılacak kadar değerli değil.
6 İyi bir insan olmak benim için her şeyin üzerindedir. Dünya çapında 100 milyon tane albüm satmak benim için çok önemli bir şey değil. Yıllar geçtiğinde hayatlarına bir şekilde değdiğim insanların beni iyi hatırlamalarını daha çok istiyorum.
7 Bu sahte dünyada arada bir tereddüde düştüm, ama kendime inandığım zamanlarda hiç pazarlık yapmadım.
8 Kolay karar alırım. Karar verdiğimde gerçekten ona inanıyorumdur. Son birkaç yıldır birkaç kişinin fikrini alıyorum. Eskiden onu da yapmazdım. 40 yaşından sonra köşelerim biraz yuvarlaklaştı.
9 Bu ego denilen şey nedeniyle bir başkasının dediğini yapacağıma tam tersi zararlı olan şeyi yaptığım oldu. Egoyu dizginlemekte fayda var.
10  Zengin olmayı istemiyorum. O yüzden en karlısını yapmak değil, en istediğimi yapmak durumundayım.
11Evhamlı olduğum için tehlikeli bir şey yapmam. Hayatta kendi kırmızı çizgilerim vardır.
12 Ben etrafta mutsuz mutsuz insanlar dolaşırken mutlu olmanın imkanının olmadığına inanıyorum.

Kaynak: Akşam Gazetesi

Başarı HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin