Prens ve Kurban ( Düzenlendi )

9.8K 465 113
                                    

2.bölümle karşınızdayım. Umarım seveceğiniz bir bölüm olur :)

Medya_Narcissa&Dawson

Medya_Narcissa&Dawson

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Dawson


Tatlı sarışınla işim bittiğinde bedenim kesinlikle tatmin olmuştu, her iki yönden de. Kızın tadı güzeldi ama onu nasıl etki altına aldıysam bende aynı etkide gibi davranacaktım. Yani onu hatırlamayacak belki de bir daha görmeyecektim. Tıpkı her gece beslendiğim diğer bedenlere olduğu gibi. Şimdi ise gecenin karanlığına karışırken kendime izin vermeye karar verdim. Bu gecelik bu kadar iş yeterdi. İşin aslı bu avlanma benim işim bile değildi. Avlanma işini benim doğduğum yerde askerler yapardı, bir nevi koruyucular. Görevleri yaşadıkları yeri olası dış tehditlerden korumaktı. 

Diğerleri ise soylu adı altında kendilerine dünya içinde küçük bir dünya kuran safkan topluluğu ve lanet olsun ki ben şu an da tahtta oturan  safkanın oğluyum. Evet, babam bir kral ben ise bir prensim. İnsan masallarında olduğu gibi beyaz atım falan yok, onun dışında beyaz sivri dişlerim ve ilk ısırıkta dişileri çılgına çeviren afrodizyak etkisine sahibim. Şimdiye dek bu etkiden rahatsız olan bir dişi bile görmedim. Gerçi bu afrodizyak sadece bana özel değil, safkanların kanlarında bulunan ve dişileri etkilemek için var olan bir çeşit kimyasal. Neyse konumuz bu değil.

Konu şu ki sıradaki kral olarak göreve başlamam gerekiyor ama soylu denildiğinde bile tüylerim ürperiyor.  Vampirlerin tüyleri ürperir mi diye sormayın yerimde olsanız sizde aynı şekilde olurdunuz. Soylu safkanlar kendilerini dünyanın merkezi sanan yaşlı ve boş beyinler, elbette bu benim görüşüm. Şarap şişelerinden içtikleri kanlardan nasıl zevk aldıklarını ile asla öğrenemeyeceğim. Bunu denediğimi hayal bile edemiyorum.- Her halde beni biri açlık sınıra kadar getirip işkence etse anca o zaman belki içmeyi düşünürüm-.  İnsanların bedenlerine diş geçirdiklerinde nelerinin eksileceğini düşünüyorlar inanın bir fikrim yok. Şaraplar demişken bu konuda da ciddiyim. Şişelerce kan belli bölgelerde tıpkı bir meyve suyu fabrikası gibi şişelere konuyor. Tabi o fabrikaların aksine ana malzememiz meyveler değil, insanlar...

Krallık demem de kimseyi yanıltmasın, yani koca bir saray da 15.yüzyıldan kalma bir topluluktan bahsetmiyorum. Dışında surları olan yerlerden de değil. Sadece şehrin belli bir bölgesinin biraz dışında bulunan belli başlı malikane ve şatoların bulunduğu yere ben krallık diyorum. Görüntü evet eski yüzyıllardan farklı olsa da bin küsur yaşında vampirlerin olması onları geri kafalı yapıyor, ne yazık ki. Bir çok yan yana olan malikane ve şatoların merkezinde ise heybetini belli olan bir şato var. İşte tam orada da benim babam yer alıyor. Yani kralımız, Lysander.

Askerlerin çoğunluğu ise dönüştürülmüş vampirlerden oluşuyor, çünkü kuzenim Mia'dan sonra hiçbir safkan dünyaya gelmedi ve kuzenim dünyaya geleli neredeyse bir asrı aşmış durumda. Safkan bebeklerin dünyaya gelmemesinin tek nedeni ise avcıların yaptığı acımasız soykırım.  Sırf vampir nefretleri yüzünden kendi insanlarını öldürdüler bu yüzden gözümde geri kafalı dediğim safkanlar dan bile daha değersizler. Diğer yandan bizim bu soyluların dışında bir grup daha var bu gece yaralanma sebebim de tam olarak onlar. Babamın düşüncelerinin aksine - ki  babam her ne kadar insanlar ana besin maddemizi oluşturuyor olsalar da ırklarına zarar vermekten kaçınıyor- dünyayı ele geçirip, insanları birer hayvan gibi köle yapmak istiyorlar. Onların başında ise benim amcam var. En yakın müttefiki ise bir başka kuzenim. Anlayacağınız çok garip bir aileme sahibim. Hayatımda yeterince garip zaten.  Ölümsüz olmak ise güzel olmanın yanında çoğu zaman bir işkence, çünkü ölümsüz akrabalardan kurtulmak pekte mümkün değil. Bir yanımda babamın emri ve iğrendiğim safkan topluluğu, diğer yanım karanlık vampir sürüsü, diğer bir yanım ise avcılar...

Safkan Laneti (I.Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin