'18'

564 62 39
                                    

Hepsi şaşkınlıklarını atlatamadan Haejin ilerlemiş ve hedeflerindeki adamın masasına oturmuştu.

'Bunun ne işi var burada?'

'Şimdi ne yapacağız? Hepimizi tanırsa plan yatar.'

'Bir sakin olun.İkisini de yakalayacaksınız.Belli ki bir işte ortaklar.'

'Nasıl yakalayalım hepimizi tanır.'

'Jisung sen adamın dikkatini çekecek şekilde oradan çık ve Changbinin eşliğinde balkondaki masalardan birine geç.Peşinden gelecek belli ki çünkü seni farketmiş.'

'Tamam.'deyip kalktı Jisung.Balkona doğru ilerlerken ona bakan at ağızlıya hafifçe gülümsemiş ardından başını diğer tarafa çevirip kusuyormuş gibi yapmıştı.

'Adam senin peşinden geldiğinde sarhoş olana kadar içir onu ilacı atmayı da unutma.Changbinle onu odaya taşıyın sonrasına bakarız.Haejin elbet bir yere gidecek,Hyunjin ve Minho onun peşinden gidin ve yalnız olduğu an onu alın.'

'Anlaşıldı.'

'Jeongin Felixi Jisungların yanına gönder ve gözlerini Haejinden ayırma.'

'Anlaşıldı.Felix garson kılığında geliyor.'

Jisung masaya oturduğunda siparişler masaya yerleştirilmişti.Changbin masadaki şarabı bardaklara doldururken adamın gelip gelmediğine bakıyordu.

Felix balkona doğru ilerlerken hedefteki adamın yerinden kalkmış ve Jisunga doğru ilerlediğini farketmişti.

'Adam sana doğru geliyor Jisung.'

'Tamam.'

'Çok dikkatli ol.Jeongin?'

'Efendim?'

'Haejin ne alemde?'

Jeongin nefret dolu gözlerini monitörden ona benzeyen sarı saçlı bedene çevirdiğinde aklına ilk görevinde haejine sıkışı gelmişti.Ama ölmemiş oluşu akıllarda soru işareti bırakmıyor değildi..

Jeongin tam noktasından vurmuştu oysa ki.Toprağın altında olması gerekirken nasıl olmuştu da yaşıyordu?

Aklına düşüp onu endişelendiren ise Haejin hala Seungmine aşık mıydı?

'Jeongin.'

'Ha efendim?'

'Sana sesleniyorum burada.Neyse Haejin ne yapıyor şuan?'

Onu masada göremeyince diğer kameralara baktı korkuyla.Diğer monitörden baktığında lavabolara yöneldiğini görmüştü.

'Tuvalete giriyor.Onu şuan kıstırıp yakalamalısınız bu şans bir daha elinize geçmez.'

'Hyunjin ve Minho düşün peşine.'

'Tamamdır.'

**

Hyunjin-

Lavabonun kapısını açıp içeri girdiğimizde içerideki elini yıkayan beden şaşkınlıkla ikimize bakıyordu.Minho kapıyı kilitlediğinde sırıtıp ona yaklaşmıştım.

'Selam Haejin.'

'Siz?'

'Evet biz.Senelerce kandırdığın insanlardan sadece ikisi.'

'Hyunjin,Jeongin size ne dediyse yalan söylemiş.İnanmayın ona.'

'Ha Jeongini de tanıyorsun öyle mi?'

'Beni size kötüleyip Seungminle aramı bozmaya çalışıyor.'

Minho kendini tutamamış olacak ki Haejinin boğazına yapışmış ve onu duvara sabitlemişti.Haejin ise boynunu kurtarmaya çalışırken Minhonun uyarı amaçlı boğazını sıkmasıyla durmuştu.

'Şimdi bizimle geleceksin.Bakalım o çok sevdiğin Seungmin seni hala seviyor mu?'dedikten sonra sert bir şekilde kafasını arkadaki duvara çarpmış ve yere yığılmasını sağlamıştı.

'Haejin paket.'

'İşte böyle tebrikler! Sırada Jisungun şu adamı odaya çıkartması var.Haejini kimseye fark ettirmeden kaldırın ortadan.'

'Tamam.'

**

'Merhaba.'

Gelen sesle başını çevirdiğinde hedefteki adamı yanında görmüştü Jisung.'Çok kolay oldu.'diye düşünürken adam yanına oturmuştu bile.

'Yalnızsınız sanırım.Eşlik etmemde bir sakınca yoktur öyle değil mi?'

'Ağzının suyu akacak orospu evladının.'

'Tabii.'

Gülümseyip Jisunga dönmüştü.

'Tanışmak ister misiniz?'

'Direkt yanıma geldiğinize göre bayağı heveslisiniz tanışmaya.'

'Eh sizin gibi güzellikleri görmek çok şans ister.Hazır yakalamışken kaçırmayayım dedim.'

'Yavşak.'Jisungun içinden adama geçirmesi bitmiyordu hiç.Derin bir nefes alıp yanındaki bedene döndü.

'Şarap ister misiniz?'Planı başlatsa iyi olurdu artık.

'Lütfen.'

Jisung başını sallayıp şarap şişesine uzandı.Kırmızı sıvı bardağa dolarken adam Jisungu inceliyordu.İlacı attığından sonrasında bardakları eline alıp arkasına döndüğünde tehlikeli mavilikteki gözlerini karşısındaki adamın kahverengi gözleriyle birleştirmişti.O an Minhonun gözleri gelmişti aklına.

Birbirlerini öyle etkilemişlerdi ki ne zaman birbirlerinin akıllarına gelseler sanki birbirlerini hissetmiş gibi dünyayla ilişkilerini kesiyorlardı.Adamın boğazını temizlemesiyle hiç çıkmak istemediği transtan çıkmıştı.

'Ah buyrun.'deyip bardaklardan birini ona uzatmıştı.Ardından da yerine geçmişti.Yanındaki beden şaraptan bir iki yudum aldıktan sonra masaya bırakıp Jisunga dönmüştü.

'İsminiz ne?'

'Han.'

'Oldukça ilginç bir isim.'

'Ben seviyorum açıkcası.Kısa ve net.Sizinki nedir?'

'Jaewon.'(Öyle birisi var mı cidden hiç bilmiyorum.İsimleri kafadan sallarım ben genelde.)

Bir süre konuşmadan sonrasında ilaç etkisini göstermiş olacak ki Jaewon başını tutmaya başlamıştı.Jisung şeytani bir gülümseme ile,

'İyi misiniz?'

'Sen..Ne yaptın bana?'

'Bunları sonra konuşuruz.İyi uykular.'

Jaewonun başı geriye düştüğünde,

'Bu sızdı.Nasıl götüreceğiz şimdi?'

'Bekleyin orada.Jeongin otelin elektriğini kes.'

'Tamam olası karanlığa dikkat edin.'dedikten birkaç saniye sonrasında koyu karanlık salonun her yerini esir almıştı.Herkesten uğultu gelmeye başladığında ise otel görevlisi kılığındaki Bang Chan salona girmiş,

'Teknik bir arızadan dolayı böyle oldu.Merak etmeyin jeneratör devreye girecektir birazdan.Sakince yerlerinize oturun.'dedikten sonra balkona çıktı ve Jaewonu kucağına aldığı gibi oradan hızla ayrıldılar.

'Elektrik geri geliyor.'

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

<31

BludfireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin