"Onur, dört numara masaya bak"
Diyen patron ile başımı tamam anlamında sallayıp masaya doğru gittim. Masa'nın yanında durduğumda cebimdeki not defterini çıkarıp zoraki bir gülümseme ile
"Hoşgeldiniz, ne alırdınız?"
Diye sordum. Siyah gömleği, siyah kabanı ve siyah pantolonu ile harika bir şekilde duran adama baktığımda hafifçe yutkunmuştum. Bakışlarımı vücudundan kaldırıp yüzünd baktığımda buz gibi bakışlarını görünce irkilmiştim. İrkildiğimi gördüğünden mi bilmem ama dudağının bir köşesi kıvrılmıştı. Hafif masaya doğru eğildi ve
"Sade bir türk kahvesi"
Demişti. Siparişi not defterime geçirdim ve hızla uzaklaştım. Sevmemiştim o adamı. Tamam aşırı harika görünüyordu ama bakışları. Simsiyah gözleri, buğday rengindeki teni ve keskin çene hatları ile aşırı derecede yakışıklıydı. Düşüncelerimin kötüye gittiğine işaret eden altımın beni sıkıştırmasıydı. Altıma kötü kötü bakarken Serdarın beni dürtmesi ile kafamı kaldırdım ve Serdara baktım.
"Sipariş hazır"
Kafamı tamam anlamında sallayıp tepsi ile beraber siparişi aldım ve arkamı döndüm. O adam ile göz göze gelince içimden bir ürperti geçmişti. Hislerim beni yanıltmazdı, bu adamda bir şeyler vardı. Yutkunduktan donra derin bir nefes aldım ve ilerledim. Kahveyi önüne koyduğumda gülümseyip
"Afiyet olsun efendim"
Demiştim. Kaşları çatılmıştı ve gözlerinde sinir kırıntılarını görmüştüm. Ne oldu birden bire? Boşverip arkamı döndüğümde gitmeye hazırlanırken homurdandığını duymuştum. Ne dediğini anlamadığım için boşverip kasanın arka tarafına geçtim. Saat 16'ya geliyordu ve benim işimin bitmesine daha 4 saat vardı. Sıkıntı ile ofladığımda gözlerimi kapatım. Fazlası ile yorgundum.
İş çıkışı...
Serdar ile konuşa konuşa giderken açıkcası mutluydum. İşim bitmişti ve eve gidip dinlenebilecektim. Telefonum çaldığımda konuşmayı kesip telefonu cebimden çıkardım ve ekrana baktım. Arayan Annemdi telefonu sesize aldım ve cebime koydum. Annem benim her şeyimdi ama babamın bana yaptığı tacizleri görmezden geldiğinden belli sadece anne' sıfatını taşıyordu.
Erkeklerden hoşlandığımı anladığımda 8. Sınıfa gidiyordum. Depresyona girip sürekli ağlıyordum. O zamanlar babam beni teselli etmeye çalışıyordu ama söylüyemiyordum. 8. Sınıftan sonra okuldan kendi kararım ile çıkmıştım. Belki öyle hissetmemin sebebi okuldur diye düşünmüştüm ama öyle değilmiş. Şuan ise 18 yaşına yeni girmiş, eşcinsel biriyim. Ve bunu sadece babam biliyor. Günlüğümü bulup okuduğunda beni bir güzel dövmüştü ve kendi aletini çıkarıp
"Bunu mu seviyorsun ha? O zaman senin cezanda bu, baban tarafından her akşam saat gece yarısı 12'de sikileceksin"
Demişti. O geceyi unutamıyordum. Evde kimse yoktu ve bağırmamam için ağzımı bezle kapattıktan sonra yataktan sarkıtmıştı beni. Domalmış bir şekilde ağlarken arkamda parmaklarını hissetmiştim. Birini sokup çıkardıktan sonra aletini içimde hissetmiştim. Canım çok yanmıştı. Hemde çok fazla yanmıştı. Kan akıyordu ama umursamadan işine devam ediyordu. Kafamı yatağa bastırıp hırlarken içimden çıkıp eli ile kendini çektikten sonra boşalmıştı. Kendini üstüme bıraktığında harabeye döndüğümü hissediyordum.
Ağlamaktan artık gözlerim şişerken, arkamdaki acı ise çabasıydı. Babam olacak aşağlık adam kulağımı öptüğünde hala nefes nefeseydi. Yutkunduğunu işitmiştim ve nefesler içerisinden
"Bu aşırı derecede güzeldi. Bundan sonra sen benim kölemsin, ben ise senin itaatkarınım. Ben ne dersem onu yapacaksın"
Demişti ve ardından tekrardan içime girmişti. Ve bu her gün devam etti. Tabi hastalana kadar. Ondan sonra ise haftanın üç gününe düşmüştü ve bugün o lanetli gündü. Eve yaklaştığımda korkuyu iliklerime kadar hissediyordum. Yutkunup Serdara görüşürüz dedikten sonra eve çıktım.
İçeriye girdiğimde inleme sesleri geliyordu. Kaşlarımı çattığımda içeriye yavaşça girmiştim. Ses çıkarmadan özellikle. İçeriye baktığımda babam, arkadan anneme giriyordu. Annem ise kendinden geçmiş bir şekilde inliyordu. Pekala bu aşırı derecede iğrençti, neden yatak odalarında yapmıyorlardı?
"Yavaşla biraz Faik, canım ağrı-ah"
Bu iğrenç duruma daha fazla dayanamadan evden yine aynı sesizlik ile çıktım. Yolda yürürken canım bira çektiği için tekelciye doğru yürüyordum. Bir an sanki izlendiğimi hissetmiştim. Etrafa baktığımda kimse yoktu.
'hassiktir tamda kitaplarda ki gibi. Isız bir yerde kaçırıyorlardı, sıçtık. Neden kimse yok lan bu mahallede'
Diyen iç sesime hak vermiştim. Tedirgin bir şekilde yürürken tekelciye geldiğimde hızla birayı aldım ve çıktım. Boş bir sokakta, kaldırımda oturmuş içerken saattin 22'yi geçtiğini fark etmemiştim. Çalan telefona baktığımda o babam ç arıyor yazıyordu. Korku ile ayağa kalktığımda ağlamamak için zor duruyordum. Eve geç kalmıştım. Telefonu açmadan elimde tutup hızla sokaklarda koşmaya başladım. Eve vardığımda nefes nefeseydim. Kapıyı titreyen elim ile çaldığımda bir kaç saniye sonra kapı açılmıştı. Karşımda babam vardı.
Bana kızgınca bakıyordu, korku ile ayakanılarımı soyup içeriye girdim. Annem ortalıklta gözükmüyordu. Kolumdan tutulduğu gibi odama sokuldum. Beni yatağa fırlattığında
"Nerdeydin lan sen?"
Diye bağırmıştı. Annemin buraya gelme ihtimali ile korkuyla babama bakmaya başladım. Tamam tacizi biliyordu ama yinede korkuyor ve utanıyordum. Hızla ayağa kalktım ve babamın önünde çöküp ayaklarına kadar eğilip
"Affet efendim, arkadaşım ile konuşmaya daldım"
Demiştim. Eğildiğini hissetmiştim. Gözlerimi sıkıca yumup ne yapacağını kestirmeye çalışırken elini kalçamda hissettmiştim. Kontrol ediyordu biri ile oldum mu diye. Deliğime kadar parmağını sokup baktı. Ardından kalktığını hissettim.
"Soyun"
Dediğini duymuştum. Ayağa kalkıp soyunurken babam ise koltuğa oturmuş öylece bana bakıyordu. Eli aletindeydi, bir ileri, bir geri yapıyordu. Gözlerimi kaçırdım ve baksırımı da indirdim.
"Annen derin bir uykuda. Bu gece sabaha kadar benimsin"
Demişti. Korku ile yutkunduğumda eşofman ile baksırını indirmişti ve daha da yayılmıştı. Gözleri ile kendisini gösterdiğinde yanına gidip önünde diz çökmüştüm. Aletini elime alıp emmeye başladığımda saçlarımı tutuyordu.
"Aferin benim oğluma, aynen böyle"
Diye inlemişti. Kaç dakika geçti bilmiyorum ama ağzıma geldiğinde hepsini yutmuştum. Bir keresinde yutmadığım için şişe koymuştu ve bir gün boyunca cam şişe ile gezmiştim. Acısı hala aklımdaydı.
"Aferin benim oğluma"
Diyip çenemi öpmüştü. Ayağa kalktığında kazağınıda çıkardı ve beni odadan çıkardı. Salonda televizyonu açıp sesi hafif yükseltmşti. Anlamsızca bakarken masaya hızla bedenimi vurdu ve arkama geçti. Deliğime tükürüp içime girmişti. Son hızla kendini bana vururken hissizlik ile karşılamıştım. Hırladığında boşalacağını anlamıştım. Gözlerimi yumup beklediğimde saçımı çekmeye başlamıştı. İçime boşaldığında bir kaç kez daha git gel yaptıktan sonra çıkmadan üstüme devrildi.
"Sen bana ne yapıyorsun? Anneni bile sikerken aklıma geliyorsun."
Demişti. Gözlerim dolduğunda ölmek için Tanrıya dua etmiştim. Tekrardan hareketlediğinde yavaş yavaş yapıyordu. Aniden içimden çıktı ve beni kaldırdı. Daha ne olduğunu anlamadan banyoya koydu ve su dolu küvete kafamı koyup içimd girmişti. Nefes alamıyordum.
'Belkide ölmek için güzel bir zaman. Bak Tanrı dualarını duydu'
Demişti iç sesim. Kendimi suya bıraktığımda tek düşündüğüm cennete mi? Yoksa cehenneme mi? Gideceğimdi.
Kim bilir belkide cennette giderim. 🍂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeyta'nın Küçük Oyuncağı [Gay]
Teen Fictionkapının arkasından gelen yürüme sesleri ile gözlerimi sıkıca yumdum. Vücudum titriyordu, her yerim ağrıyordu. "Lütfen gelmesin, lütfen gelmesin" diye dua ederken Tanrı'nın beni duymadığını seslerin kapımın önünde durduğunda anladım. Kapı açıldığınd...