Kızım yavaş! diye koşturuyordum kızımın peşinden. "Bugün ne kadar da hızlısın sen yetişemedim sana. " Olabilir, fakat çok yoruldum anne. Bisiklet sürelim mi? " Olur hadi gel şuradaki abilere soralım." Hasan abi köşeye kadar gidip geleceğiz izin versen nolur? " Olmaz yenge. Edis Beyin kesin emri var." Edisinede sanada diye uzaklaştık ordan. Önemli değil annecim. Burda süreriz bizde. 5-10 dk boyunca sürdük bisiklet. Sonrasında Ayla hanım geldi-hizmetçi. Telefonu bana uzattı ve şöyle dedi " Edis Bey sizinle konuşmak istiyor . " Hızlıca aldım telefonu elinden ve daha o söze başlamadan ben konuştum:
- Noldu ne istiyorsun?
- 1 saate misafirlerimiz gelecek hazırlan.
- Morluklarını kapat diyorsun.
- Aynen
- ALLAH BELANI VERSİN!
- BENİMLE DOĞRU DÜZGÜN KONUŞ TOPRAK!Kapattım. Hizmetçi "telefon lütfen" dedi verdim telefonu eline salona bir hışımla girdim ve " TOMRİS!" diye bağırmaya başladım. Annecim nerdesin hadi gel yukarı çıkalım dediğim anda minik kurbağa koltuğun arkasından çıktı. " Neden oraya saklandın?" Korktum. "Korkacak bir şey yok hadi gel misafirler gelecek cicilerimizi giyelim diyerek yukarıya çıktık. Tatlı bir kazak giydirdim ona saçlarınıda " Anna" örgüsü yaptım. Frozen filmindeki annanın saçları hep iki yana örgülü diye öyle derdi. Odama geçtikten sonra elime pudra renginde tüllü hoş bir elbise aldım. Kenarlarını düzelttim ve giydim onu üzerime. Çok güzel oturdu diye söylendim kendi kendime. Sapsarı saçlarımı taradıktan sonra ensemde dağınık bir topuz yaptım. Önden de bir tutam saç çıkardım. Sıra Edis şerefsizin yaptığı izleri kapatmaktı. Yüzüme sürdüğüm her bir fondöten canımı yakıyordu. Sanki maske geçirmiştim yüzüme. Bileğimi kapatmayı unutmuş olacağım ki bu benim başıma çok büyük bir iş açacaktı. Ayağa kalktım ve kendime şöyle bir baktım. Tam o anda Edis geldi. Geldiği gibi iğrenç dudaklarını dudağıma değdirmeye çalıştı. "Kaç ay oldu bunuda mı bana maruz görüyorsun" dedi. Çok güzel görünüyorsun. Gel yardım et senin yanına yakışacak ne giyeyim dedi. İstemeye istemeye dolabın önüne gittim. En yukarıdaki lacivert takımı gösterdim. Beni kaldırdı belimden ve: " Hadi al" dedi. Aldım ama yere indirmedi, beni yüzüne dönecek şekilde çevirdi ve öptü ardından yere indirdi. Hemen sonra kapıyı biri tıklattı. " Edis Bey, geldiler." dedi Ayla. Üstünü değiştirdi saçını taradı ve parfümünü sıktı. Hadi gir koluma dedi. Belamı veren adamla aramızda baya boy farkı vardı. 1.60 bile olmayan boyumla ki bunu çok iyi biliyordum onun boyu 1.90 civarındaydı. Aşağıya indiðimizde gözüm ilk birine ilişti hemen gözlerimi kaçırmaya baþladým. " Evett İşte sevgili eşim Toprak ve kızım Tomris." dedi ve herkesi tek tek selamladı. Ardından ben selamladım. Tam kızım masaya geçerken sürahiyi düşürdü ve Edis "TOMRİS" diye kükredi. Kızımın yanına geçtim ve o adamda geldi. Hemen bileğimi tutarak " Bu ne?" dedi. Bırak lütfen diye fısıldıyordum ona. Hemen Edis'e baktım ve oda bize bakıyordu. " Kusura bakmayın hemen değiştireyim üstünü. " diye yukarıya çıktık. Kızımın üstünü tam değiştirdiğim sırada Edis geldi, kolumdan tuttu beni çekiştirerek odaya sürüklemeye başladı . "Anneciğim bekle burda geleceğim. Lütfen bekle. " diye söyleniyordum kızıma o sırada Edis hala çekiştiriyordu kolumu. Odaya geldiğimizde direk yatağa fırlattı beni. "Hangi bileğine dokundu senin? Bu mu? Neden o şerefsize bileğini gösterdin? BİDE GEÇMİŞ KARŞIMDA FİNGİRLEŞİYORDUNUZ HA? Bunu sen istedin güzelim diyerek bileğimi aldı ve çevirdi acıdan sesim çıkmasın bağırmayayım diye ağzımı kapattı bileğim çıt dedi. "Burda bekle misafirlerimiz gidince hesaplaşacağız" dedi ve gitti acıdan öyle bir bağırmak istiyordum ki bunu bile yapamadım. Lavaboya kendimi zorla attım. Bileğimi sardım. Diğer elimlede destek vermeye vermeye çalıştım üstüme mavi bir mont giydim. Kimliğimi ve az da olsa biraz para aldım. Ardından kızımın odasına gittim. " Annecim bizim bu canavarın evinden kaçmamız lazım. Bu çok iyi bir fırsat sessiz ol ve yanımda dur" dedim. Onunda üzerine bir mont geçirdim ve birkaç eşyasını aldım. Pencere tutmacını aldım ve aşağıya doğru ilerledik. Çok hizmetçi vardı. Neyseki aralarından sıyrılabilmiştik. Korumaların hiçbiri yoktu. Hasan dışında. Onuda atlatırsak tamamdı. Çamaşırhaneye girdiğimiz an bir oh çektim. Kırık bilekle çocuğumu zor pencereden dışarıya çıkardım . O anda elim deterjana çarptı ve yere düştü. Hemencik attım kendimi dışarı hızla merdivenlerden dışarıya çıktık. Dışarda kimse yoktu. Arkamızdan ayak sesleri geliyordu. Arkadaki ağacın arkasına saklandık. Aylaydı, etrafa bakındı bakındı gitti.