Promise

557 40 72
                                    

Daniel Tom'un bacakları arasında oturmuş, sırtını onun göğsüne yaslamışken elindeki belgeleri inceliyordu. Tom ise bu süreçte onun karnına sardığı kollarıyla belini okşuyor, sevgilisinin çenesinden başlayıp kendi lacivert tişörtünün ona bol gelmesi yüzünden açıkta bıraktığı omzuna kadar dudaklarını gezdiriyordu. Bu yüzden kocaman odada çıkan tek ses Daniel'ın okudukça kağıdı bırakırken çıkan ses ve Tom'un minik öpücüklerinin sesiydi.

Daniel haftalardır Frances ile alakalı bir şey bulmaya çalışıyordu çünkü içinden bir ses onun da sırları olduğunu söylüyordu. Belki bulsaydı o kadın Tom'un peşini bırakırdı, böyleyken her an tedirgin oluyordu ve bazen Tom'a sarılıp yatarken bile ağlayası geliyordu. Onu bulsalardı eğer hapise atmazlardı, direkt öldürürlerdi.

Tom da son zamanlarda bunu düşünür olmuştu. Önceden işiyle alakalı hiçbir sıkıntısı yoktu, bulunup öldürülseydi de umurunda bile olmazdı. Ancak şimdi Daniel vardı. Kendisine bir şey olsaydı Daniel'a ne olurdu düşünemiyordu bile. Daniel hayatında ilk kez birisine böyle güvenmişti, ilk kez birisini böyle sevmişti. Tom bunları hak etmediğini düşünse bile, şu birkaç haftadır bulunmamak için ayrı bir çaba harcamaya başlamıştı. Zaten şu Frances olayı bitseydi aklında çok farklı şeyler vardı, onları yapacaktı.

"Bir şeyler yok mu?" Tom öptüğü noktanın üzerine burnunu yaslayıp Daniel'ın kokusunu içine çektiğinde Daniel'ın hafifçe titrediğini fark ederek gülümsedi. Başını kaldırdığı gibi onun aşkla dolu mavi gözleriyle karşılaştığında ise gülümsemesi büyüdü.

"Çok fazla şey yok. Varsa da dikkatimi dağıttığın için anlamam zaten." Daniel onu terslemeye çalıştığında Tom bu sefer onun pembe dudaklarına bir öpücük bırakıp geri çekildi. "Eğer çok rahatsız olsaydın beni şimdiye kovmuştun." dediğinde de Daniel güzel gülümsemesinden Tom'a sunarak karşısındaki adama bir kere daha haberi olmadan yaşama isteği verdi.

"Halimden memnunum zaten, keşke hep böyle kalabilsek."

Daniel söylediklerinden sonra gözlerini kaçırdığında ve sessizce yutkunduğunda Tom onun gözlerinin dolduğunu anlayıp "Yapma böyle." diye fısıldadı. Onun zarif sesi ise Daniel'ın iyice kötü hissetmesine sebep oldu, ağlamamak için zor durarak kendisini iyice sevdiği adama yasladı. Her zaman böyle olacaklar mıydı artık emin değildi.

"Üzgünüm." Daniel titreyen sesiyle konuştuğunda Tom onun saçlarına bir öpücük kondurdu. "Sorun değil, bana bak."

Daniel onun bunu neden istediğinin bilincindeydi ancak kendisini o kadar da güçlü hissetmiyordu. Tom'a baksaydı daha da fazla ağlardı ve ağlamak da hiç istemiyordu. Daniel hayatının hiçbir anında çok ağlamamıştı, annesiyle olan konuşması bile onu şu anki durum kadar üzmemişti. Tom ile olduğundan beri fazlasıyla duygusaldı. Buna şaşırmamıştı da, hayatının hiçbir anında aşık olacağını da düşünmemişti çünkü ancak tüm kalbini Tom'a açtığından her konuda onun yanında farklı olmaya başlamıştı.

"Daniel lütfen bana bak." Tom tekrar ettikten sonra onun çenesini hafifçe okşayıp başını eğdiğinde Daniel'ın kıpkırmızı olmuş mavi gözleri içini yaktı. Yanağından süzülen yaşı sildiğinde ise Daniel da elini Tom'un yanağını okşayan elinin üzerine koydu ve "Korkuyorum." diye itiraf etti. "Sana bir şey olacak diye çok korkuyorum."

"Bana hiçbir şey olmayacak." Tom bunu çok net bir şekilde söylediğinde Daniel başını iki yana salladı. "Bunu bilemezsin Tom." derken sesi o kadar çaresizdi ki her kelimesinde Tom'un kalbinden bir parça kopuyor gibi canını yakıyordu.

"Neden hiçbir şey olmuyor?" diye sordu Daniel gözlerinden akan yaşlarla. "Neden hiçbir şeyden şüphelenmiyoruz biz? Son zamanlarda her şey çok sakin gidiyor ve asıl korkmamız gereken buydu bizim. S-sen de biliyorsun ki eğer-"

Daniel cümlesini devam ettirmeden gözlerini yumup soluklanmaya çalıştı, nafileydi. Şu an asla iyi hissedemezdi, nefes almakta bile zorluk çekiyordu. Bu yüzden "Eğer seni bulmasalardı," diye devam ederken yanağından süzülen yaşlar Tom'un omzunu ıslatıyordu. "Seni bulmasalardı durmazlardı."

"Sen de bunu bilemezsin." Tom dediklerinin çoğunun doğru olduğunu bilse de Daniel'ı biraz daha kendisine çevirip ellerini tuttu. Öyle sıkı tuttu ki biraz sonra söyleyeceği her kelimeyi kanıtlamak istedi.

Aslında Daniel'a geleceğe dair hiçbir ümit vermemeliydi farkındaydı, ne olacağını o da bilmiyordu ve karşısındaki güzel adama yalan söylememeliydi. Söylemek de istemiyordu. Söylediği her şeyin doğru olmasını o da çok istiyordu.

"Annen için seni aradıkları gün sana neler söylediğimi hatırlıyorsun değil mi?  Sana hiçbir zaman yalnız olmayacağını, hep yanında olacağımı söylediğimi hatırlıyorsun?"

Daniel onun söylediği şeylerle mavi gözlerini birleşmiş ellerinden çekip onun acı dolu mavi gözlerine çevirdi. Sonra hafifçe başını salladı, çok masum ve güzel duruyordu ancak bu bile şu an Tom'un içini yakıyordu.

"Şimdi de söz veriyorum." dediğinde Daniel ağzından kaçan ufak bir hıçkırıkla "Yapma." diyerek başını iki yana salladı duymak istemiyormuş gibi. "Söz verme, lütfen."

"Hayır." Tom da şimdi hafifçe dolmaya başlamış gözleriyle onun elini tekrar sıkıp "Vereceğim." dedi. "Ve sen bir daha asla bunun için ağlamayacaksın çünkü ben şimdiye kadar verdiğim tüm sözleri tuttum. Tamam mı?"

Daniel bunun doğru olup olmayacağını bilmiyordu. Ancak ilk kez bunları umursamadı. O sözü duymaya ikisinin de ihtiyacı vardı, ileride onlara zarar verebilecek olabilirdi belki, bu ihtimal vardı ancak şu an da onları iyileştirebilecek tek seçenek buydu.

"Söz veriyorum bana hiçbir şey olmayacak ve biz hep böyle kalacağız. Seni hiçbir zaman yalnız bırakmayacağım." Tom'un dudaklarından dökülen tüm kelimelerle birkaç saniye ikisi de sessiz kaldı, ellerini sıkıca tutuyorlarken Daniel derin bir nefes vererek bu sessizliği sonlandırdı. Titreyen eline ve onu sıkıca kavrayan Tom'un ellerine baktı tekrardan ve o da hiç düşünmeden "Söz veriyorum ben de seni hiçbir zaman yalnız bırakmayacağım." dedi.

Ve ikisi de birbirlerine söylemeden sözlerini tutabilmeyi umdu.

"Bak ne diyeceğim," Tom Daniel'ı yavaşça kucağına çektiğinde Daniel hemen ona sarılıp omzuna sokuldu. Tom da onun gözyaşlarını sildikten sonra Daniel'ın yumuşacık saçlarını okşamaya başlayarak devam etti. "Birkaç günlüğüne başka bir yere gidelim."

"Gerçekten mi?" Daniel başını kaldırıp biraz hevesle Tom'a bakınca Tom dayanamayıp sevgilisini öptü yeniden. Dudaklarındaki tuzlu tat Tom'un dudaklarına karıştıktan sonra ayrıldıklarında Tom "Gerçekten." dedi.

"Benim buradan oldukça uzak bir evim var, hatta önünde göl var. Sen öyle yerleri çok seviyorsun. Bence gidersek çok beğenirsin, hem bize de iyi gelir. Ne dersin?"

Tom'un sorusuyla Daniel "İşler ne olacak?" diye sordu. Tom da "Sen onları endişe etme, Ander bakabilir." derken bu sefer Daniel'ın elini öptü. Her konuşmasında Daniel'ı öpmesi Daniel'ın içini ısıtıyordu.

"O zaman olur." Daniel bunun gerçekten iyi bir fikir olduğunu düşünerek cevap verince Tom onu onayladı. Daha sonra biraz gidecekleri yer hakkında konuştular. Biraz daha Frances hakkında konuştular çünkü o eve gittiklerinde o kadının adının geçmesini Tom yasaklamıştı.

Daha sonra ise birbirlerine sarılıp günün duygusal yoğunluğunu biraz olsun atlatabilmek adına uyumaya karar verdiler. Ve her gece olduğu gibi uyumadan önce diğer günlerde de böyle olabilmeyi dilediler.

Kurguyu o kadar zamandır yazmıyorum ki şimdi bölüm paylaşacak olmak bile garip geldi

Bu arada yavaş yavaş yaklaşıyoruz finale haberiniz olsunn
<3

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 16, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝐆𝐨𝐨𝐝 𝐆𝐮𝐲 | 𝐅𝐞𝐥𝐭𝐜𝐥𝐢𝐟𝐟𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin