İyi okumalar!
24 yaşında elimde tuttuğum şey diplomam olmamalıydı. Diğer elimde valizim onun üzerinde kaktüsüm...
Klasik bir görsel ama bu görselin altında romantiklik yoktu. Ben Türkiye de doğmuş ve üniversite okumuş sıradan bir gençtim. Şimdi mi? Elimde T cetvelim olması gerekirken diplomamı tutuyordum. Ailemin yanından yaşadığım şehirde iş bulamadığım için ayrılmıştım. Sonuç değişmemişti. Nasıl değişebilirdi? Mezun oluşumun 3. Yılında kapıya atılmıştım.
''Çok klasik Allah'ım çok.'' Bunu mırıldanırken sesim titriyordu. Her şeyi göze almıştım. İş başvurusu yapmak için gittiğim şirkette reddedilince güvenlik görevlisi olarak başlamıştım. Her gün benim mesleğimi yapmak için şirkete giren meslektaşlarımın güvenliğini sağlıyordum. Onlardan biri olduğumu bilmeden bana attıkları bakışı hiçe sayıyordum. Kibar olabilirlerdi ama o ben farklıyım havasını hissediyordum.
Gece şirkete doğru yürümem tuhaftı. Burası lüks bir semtti. Türkiye de olabilecek en lüks yerlerden biriydi. Yolda ağlamamak için çaba gösteren biri tuhaf kaçabilirdi. Kaçıyordu. İşlerin benim için bu raddeye gelmesinin sebebi bir ceket ve topuklu ayakkabıydı. Bunları giydiğim için değil satın aldığım için elimde valizimle kapıda kalmıştım. Her genç gibi kendime güzel bir şeyler satın almak istemiştim. Sonuç? Ay sonunda beklemediğim fatura fiyatları her şeyi alt üst etmişti. Sadece ceket ve ayakkabı. 30 gün çalışıp bunu alamayacak mıydım? Ailem beni bu yüzden okutmamıştı. Benim güvenlik görevlisi olduğumu biliyorlardı ama başka bir şehirdeydim ve fırsatları kovalıyordum. Beni görmüyorlardı yıkılmamak için büyük bir sebepti. Yanlarına geri dönüp gözlerinin önünde mesleğimin dışında çalışamazdım. Verdikleri emeklerin yıkılışını onlara izletemezdim.
''Selam...'' diyip otopark güvenlik kulübesine yaklaştım. Mustafa beni görüdüğünde ayağa kalktı. ''Nasıl gidiyor gece hayatı?''
''Sen... Ne işin var bu saatte burada? Dur valiz?'' şaşkınca valizime baktı. Kendisi sosyologtu. Gece güvenliğinde çalışan sosyolog.
''Aldığım ceket ve ayakkabı düşündüğümden pahalıymış.'' Artık sesim titremiyordu. Sanırım yol boyunca alışmıştım.
''Yapma!'' Mustafa zeki biriydi. Söylediğim imayı anlamıştı. ''Borç niye istemedin? O şerefsiz ev sahibinin ilk fırsatta bunu yapacağı belliydi. Para göz kadın.''
''Hatice abla biraz paragöz.'' Diye mırıldandım. Hiç aksatmamıştım kirasını. Dün ödemediğim kira için kapıya atmıştı. Birkaç parça kıyafetimi almama izin vermişti. Geri kalan tüm eşyalarımı kirayı getirdiğimde alacaktım. Nedense evden çıkarken kaktüsümü almıştım. En sevdiğim eşyamı diplomamı. O sadece bir eşyaydı. İleride hayat mücadelesinden sağ çıkarsam evlenirsem çocuklarımın annem ünviersite mezunu diyecekleri bir belgeydi. ''Nasıl isteyeyim? İkimizde durumları biliyoruz.'' Diye çıkıştım. Mustafa'nın eşi ücretli öğretmenlik yapıyordu, kirada oturuyorlardı ve bir tane çocukları vardı. Bu üç kombinle paraları daha cümlem bitmeden bitiyordu. Benim zevkime harcadığım para için onları mı zor duruma düşürecektim.
''Olsun biz diplomalı işsizler birbirine yardım etmezse kim edecek?'' bunu söylerken acı acı güldü. İşimiz vardı ama kendi mesleğimiz değildi. Dışarıda tamamen işsiz olan gençlere göre halimize şükür ediyorduk ama haklıydı diplomasız işsizlerdik. Mesleğimizi duvara asıyorduk. ''Şimdi ne yapacaksın?'' dediğinde derin bir nefes aldım. Bilmiyordum. Hatice ablanın evi uygundu. Eskiydi ve uygundu. İstanbul'da euro ve dolar ile para kazanmıyorsan ev tutmak vakit alıyordu. Bulduğum evinde görgüsüz ev sahibi oluyordu. Eski evine saray muamelesi yapıyordu. Saçımı kulağımın arkasına ittim. Hiçbir zaman ortalığı ayağa kaldıran biri olmamıştım. Türkiye de yetişmiş fakir bir ailenin kızıydım. Aldığım maaşın bir kısmını aileme gönderecek kadar fakirdik. Kardeşlerim eğitimlerini tamamlasın diye çabalıyorduk. Umarım sonları benim gibi olmazdı. Genelde bu ülkede parası olmayanlar ve eğitimliler susardı. Cahiller ve paralı olanlar konuşurdu. ''Sare evde git bize dinlen sabah düşünürsün. Hem itiraz etme sare duysa sana kızacak.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşam Mücadelesi
Teen Fiction24 yaşında eğitimli bir genç Türkiye şartlarında ne kadar başarılı olabilir? Bilge, bu şartlarla ne kadar başarılı olabiliyorsa o kadar başarılıydı. Günün birinde kendine aldığı bir ayakkabı ve ceketin masrafı yüzünden kirasını ödeyemez ve evden atı...