•Hoş geldiniz.
•Sonunda final bölümünü yazabildim. Cidden sonunda...
•Önceki bölümü birçoğunuz hatırlamıyordur, küçük bir hatırlatma olması için okuyup gelebilirsiniz.
•Bu kadar geç kaldığım için üzgünüm...
•İyi okumalar...
~
Sabah Namjoon yüzüne vuran güneş ışığıyla uyanırken kaşlarını çatmıştı. Sinirle doğrulacakken göğsündeki ağırlıkla duraksadı. Efendisi, hayır sevgilisi göğsünde uyuyordu. Başını tekrar yastığa koyarken dün gece olanlar doldurdu zihnini. Onları bir an rüya sanmıştı ama Seokjin ile bu şekilde uyuyor olduklarına göre her şeyin gerçek olduğunu idrak edebilmişti.
Tedirgin de olsa cesaretini toplayarak sevgilisinin saçlarını usulca okşamaya başladı.
Yıllardır hasret olduğu her davranışı yapmak istiyordu. İstediği zaman elini tutmak, sarılmak, saçlarını sevmek, dizlerinde yatmak, onu sevmek... Kalbinin derinliklerine gömdüğü her olayı artık gerçekleştirebilecekti...
Derin bir nefes alıp titrekçe verirken elleri titriyordu. Sevdiğinin ellerinin altında olduğuna hala inanamıyordu. Bakışlarını usulca yüzünde gezdirdi. Ona bu kadar yakın olması bile kalbini tekletirken şimdi bir de onlara dokunabiliyor olması gözlerini doldurmuştu.
Seokjin usulca kıpırdanarak güneşe yüzünü döndüğünde, gözlerini kısarak rahatsız olduğunu belli eden mırıltılar çıkartmıştı. Namjoon elini kaldırarak gözlerine giren güneş ışınlarına siper ettiğinde Seokjin usulca gözlerini açtı.
Anı idrak etmeye çalışıyordu. Önce Namjoon'un eline sonra da gözlerinin içine bakmıştı. Gece konuştukları aklına geldiğinde yataktan usulca doğrulmuş, Namjoon anlamlandıramadığı bakışların altında ezilmişti.
Her şeyin hatırladığı gibi olmaması ihtimali kalbini ezmişti resmen...
Seokjin gözlerini kaçırarak saçlarını karıştırdığında Namjoon da elini indirerek boğazını temizledi. Ortam, birbirini seven iki insanın yatakta uyandıklarındaki mutluluğu kaplaması gerekirken gerim gerim geriliyordu.
"Günaydın..."
İlk konuşan Seokjin olmuştu. Artık kendisini daha cesur, daha aşık hissediyordu. Uzun zamandır kendisini frenliyor ve geri adım atıyordu. Geçmişteki her geri adımına nazaran daha da koşacaktı biricik meleği olan Namjoon'a...
"Günaydın."
Namjoon bakışlarını Seokjin'e diktiğinde Seokjin, sanki ona baktığını fark etmiş gibi direkt olarak gözlerinin içine bakmıştı.
"Ne zaman uyandın?"
"Daha yeni uyandım. Seni izliyordum..."
Namjoon için de artık gerileme yoktu. Artık o da söyleyeceği kelimeleri yutarak boğazındaki yılların biriktirdiği yumruyu doldurmayacak, her ileri adımında o boğazında kalanları aşkıyla, ona sonsuza kadar var olacak biricik sevgisiyle yutacaktı.
"Ben yıllardır izliyorum seni uyurken. Bundan sonra da sen izlersin..."
Namjoon duyduklarıyla afallamıştı. Eski efendisinin onu gözetlediğinin her zaman bilincindeydi ama Seokjin'in söz ettiği lafların da gözetlemek için olmadığının farkındaydı.
Aslında Seokjin onu kontrol etmek için değil sevdiği için izliyordu onu. Namjoon ise hep bunu efendisi kendisine güvenmediği için sürekli gözetlemek zorunda kalıyor sanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hridayeş | Namjin |
Fiksi Penggemar⭒Commuovere'ın ikinci kitabıdır. Commuovere okumadan gelmeniz spoilera neden olmaktadır. "Siz benim kalbimin de ruhumun da her şeyimin tanrısısınız efendim. Beni yarattığınız için değil, sizinle aşkı tattığım için..." ⭒Hintçe bir kelime olan"Hriday...