Suratımın ifadesiz yerini şaşkınlık aldı. Muratın burada ne işi vardı. Abim onu partiye davet etmiş olamaz ki. Onu tanımıyordur bile. Ömür "Tanıyor musun" diye sordu merakla.
Gözlerimi zor olsada murattan alıp Ömür'e yönelttim."Hayır bende yeni gördüm" diyebildim sadece.
Bugün Muratın bana yaptıklarını anlatsaydım soracağı soruların sonu gelmezdi herhalde.
"Bence gidip tanışmalıyız Eyşan bu çocuğu kaçırmamalıyım" dedi elimi tutarak. Heyecanlandığı yüzünden belliydi.
"Saçmalama Ömür bosver" diyerek tersledim.
Muratın nasıl biri olduğunu bilseydi böyle davranmayacağından emindim.
Oturdu yerden kalkarak elimi tutup çekti.
"Hadi Eşyan alt tarafı tanışacağız"
Bugün olanlardan dayanacak gücüm kalmamıştı Ömürün beni çekip yerimden kaldırmasına engel olamamıştım. Kalabalığın içinde hızlı adımlar atıp kolumdan çekiştirerek Muratın olduğu masaya gelmiştik bile.
Ömür elimi bırakıp Murata elini uzattı ve "Merhaba ben Ömür" dedi büyük bir sevinçle.
"Murat" dedi elini Ömüre uzatıp tokalaştılar.
Çok soğuk bi konuşması vardı.
Buz gibi !
Okuldaki gibi alaycı gülmüyordu. Sanki bugün yaşananları o yapmamış gibi bir tavrı vardı. Gözlerimi ondan kaçırıp kalabalığa bakmaya çalıştım.
Ömür Muratla konuşmaya devam ederken bende onlardan kurtulmak için "içecek birşeyler almaya gidiyorum" dedim ve hızla oradan uzaklaştım.
Kabalık ortam beni boğmuştu. Hava almak için dışarı çıktım. Müzik sesleri kulağıma daha az geliyordu. Duvara yaslanıp gözlerimi kapattım. Derin nefes alıyordum bu bana çok iyi geliyordu. Annem ve babamın ölümünden sonra hiç kalabalık ortama girmemiştim. Kalabalık başımı daha fazla ağrıtmıştı.
Omzuma dokunan bir el aniden korkmama neden olmuştu. Gözlerimi açıp yanımdakinin kim olduğuna baktım.
"İyi misin kardeşim" dedi abim tedirgindi.
"Sadece hava almak istedim"
"Peki birazdan içeri gel herkes seni soruyor"
"Tamam" sahte gülücükle. Onun beni kötü bi halde görüp üzülmesini istemezdim.
Abim arkasını dönüp davetlilerin yanına gitti.
Herkesin beni merak ettiğine inanasım gelmiyordu. Hepsinin suratından sahtelik akıyor.
Hepsinden nefret ediyorum!
Artık partiye geri dönmek zorundaydım. Abimin tekrar yanıma gelmesini istemezdim.
İçeri girdiğimde abim yanına gitmem için el işareti yaptı. Yavaş adımlarla abimin olduğu yere doğru yürüdüm. Abimin yaninda bir bayan vardı suratı hic tanıdık gelmiyordu bana.
"Eyşan Gizem hanım benim ortağım" diyerek gözüyle işaret etti tanışmam için.
"Merhaba Gizem hanım" diye elini sıktım.
"Merhaba canım" diyerek sarılıp yanağımdan öptü.
Aşırı parfüm kokusundan sarılırken nefesimi tutmak zorunda kaldım.
"Artık Ömürün yanına gitmem lazım abi" diyerek uzaklaştım.
Kalabalıkta Ömürü bulmak cokta zor değildi. Partide en çok onun sesini duyabiliyordum. Yanına gittiğimde yanında Murat yoktu.
"Ne yaptın" diye sordum umursamaz tavırla.
Muratı sorduğumu biliyordu.
"Keşke gitmeseydin Murat sen gittikten sonra fazla durmadı işi varmış gitti" diye yanıtladı.
"İyi çocuğa benzemiyordu zaten" dedim kurabiye yerken.
"Yapma Eyşan ben kötü çocuk seviyorum" dedi kötü gülümsemesiyle.
Hediyemi orada bırakıp dışarı çıktım.
Birisi de partiden sıkılmış olacak ki oda bahçeye çıkmış. Baska yere baktığı için yüzünü tam göremiyordum.
Tabi elindeki sigarasından başka.
Yavaş yavaş bana dönmeye başladı.
Buda ne Murat gitmemiş miydi?
Adımlarım istemsizce gerilediğinde bana anlamsızca bakan bu adamla göz göze geldim. Gözleri ifadesizdi; ama bu yarım ağız sırıtmasına engel olmamıştı. Gözleriyle elindeki paketi işaret eder gibi ellerine baktı. Sonra yine göz göze geldik. Gözlerinde fark ettiğim kararsızlık, hediyeyi nasıl vereceğini düşündüğünü gösteriyordu.
"Ne istiyorsun?" dedim ama aynı zamanda sesimin titremesine lanet ettim.
"Çok kibarsın, Eyşan." Gerilememe rağmen bana yaklaştı. Elini bana uzatıp "Gel." Dedi. "Korkma. Bir şey yapmayacağım sana."
Tereddüt ettim. Bunu bilerek mi yapıyordu yoksa gerçekten iyi niyetlimiydi anlamıyordum. İfadesizce yüzüne baktım. Daha fazla ileri gitmemeliydi, ondan kurtulmak istiyordum. Bir insan kendinden nasıl soğutabilirdi ilk günden? Uzun boyuna aldırış etmeden eğildi. "Söz veriyorum, Eyşan."
Gülümsedim; sinirlerim bozulmuştu. "Bunu neden yapıyorsun? Ayrıca bu hediyeyi vermen gereken kişi ben değilim." Dedim sertçe.
Oda gülümsedi. "Bugün senin de doğum günün." Paketi bana uzattı. "İyi ki doğdun."
Paketi aldım ama hala soran gözlerle ona bakıyordum. "Sen," dedim "bunu nereden biliyorsun?" Bağırmamın üzerine içeriden gelen müzik sesiyle ürktüm ama devam ettim.
"Ben seninle ilgili herşeyi biliyorum. Herşeyi." Dedi. "Annen ve babana olanları bile biliyorum."
Annem ve babamın adını ağzına aldığında sinirlerime hakim olamadım. Ömür'e bile söylememiştim. Nasıl bilebilirdi? " Sen kimsin ki? Ha? Adının Murat olduğundan başka neyini biliyorum ki senin? Sen nasıl beni böyle tanıyabiliyorsun da ben tanıyamıyorum?"
Birden sarıldı. Ama sarılması bile soğuktu. Kolları hafif gevşek olmasına rağmen çırpınmalarım hiç bir işe yaramamıştı. "Şşş!" dedi sakince. "Her şeyi anlatacağım."
"Beni yalnız bırak." Diye fısıldadım.
"Tekrar geleceğimi biliyorsun."
"Allah kahretsin, git. Şimdi git. Yalnız olmak istiyorum."
"Bu gece." Dedi.
Bir şey diyemedim. Kahretsin ki birşey söyleyemedim. Gözyaşlarım bağımsızlığını ilan etmişti çünkü. Yüzümü omuzundan kaldıramadım. Biraz daha konuşsaydım sesim titreyecek ve ağladığımı anlayacaktı. Kollarımı serbest bıraktım ve paketi sıktım. Bu davranışıma karşılık kolları gevşedi ama o beni bırakmadan yanından yürüyerek hatta koşar adım uzaklaştım.
Daha bugn gördüğüm bu adam, sinirlerimi bozmuştu. Şu an sinir krizi geçirmemek için dişlerimi sıkıyordum ama nafile. Sinirim geçmiyordu.
Partiye doğru ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELİRSİZ
ChickLitAnnesiyle babasının kaybından sonra hayatta kalmak için mücadele veren abisi amacına ulaşmıştı artık. Eyşan, her gün yalnızlığıyla boğulurken abisinin mutluluğunu bozmadan ölmek istiyordu. Hayattaki herşeyini kaybettiğini düşünmek onun yaşama dair t...