16

323 29 0
                                    

Jungkook/

"annen içeride farkında mısın?" dudaklarını boynumdan ayırmadan ısırıklar bırakan oğlana hitaben konuşsam bile o beni duymuyor gibi işine devam ediyordu.

Taehyung'un annesi geleli üç gün olmuştu ve kendi evimde diken üstünde yaşıyor gibi hissetmekten vazgeçemiyordum. biliyordum, uzun süredir tanışıyorduk onlarla hatta ailelerimiz bile yakındı ama şu an içinde bulunduğumuz durum bu normalliği bozuyordu. kadının oğluyla sevgiliydim ve o bunu bilmiyordu. ayrıca annesi geldiğinden beri bana daha da yakın davranmaya çalışan bu oğlan sınırlarımı fazlasıyla zorluyordu.

Taehyung, kesinlikle benim sınırlarımın ötesinde bir yerdeydi.

"bebeğim, lütfen şimdi çıkmamız gerek." elimle kafasını kendimden uzaklaştırdığımda dudaklarını büzüp sanki elinden en sevdiği oyuncağını almışım gibi davranmaya başlamıştı. bu ona karşı yumuşamamı sağlasa bile umursamadan sırtımı yasladığım buzdolabından ayırarak dudaklarına ufak bir öpücük bıraktım. "hadi, peşimden tabakları getir."

elimdeki bardaklarla içeri geçtiğimde Taehyung ise peşimden oflayarak gelmiş, annesinin güldüğünü gördüğünde yüzündeki bıkkın ifadeyi silerek sırıtmıştı. "ne oldu sultanım? ne bu neşe?" sesindeki alayı duymak annesinin omzuna hafif bir yumruk atmasını sağlarken Taehyung ondan kaçarak arkama saklandı. "eşek sıpası! annenle dalga mı geçiyorsun sen?" Taehyung'un verdiği tek cevap başını sırtıma yaslamak olduğu için annesi susarak masaya geçtiğinde gülerek başımı iki yana salladım. hâlâ küçük bir çocuktu.

annesinin ardından masaya doğru bir adım atmak istediğimde hiç beklemediğim bir şey olmuştu. aptal sevgilim, tek parmağını şortumun üzerinden bastırdığında ondan kaçmak adına hareket etmiş lakin kulağımın arkasında hissettiğim nefesle durmak zorunda kalmıştım. "bebeğim, neden kaçıyorsun?" sikeyim ama birkaç metre ötemizde annesi masada otururken benimle böyle konuşmasından etkileniyor ve ne yapacağımı bilemez bir hâle geliyordum.

sonunda onu iterek hızlı adımlarla masaya oturduğumda arkamdan gelen sevgilimin gülüşlerini duyabiliyordum ama bakmayacaktım işte. yüzüne bakarsam aptal aptal davranacaktı kesin.

x

"şş, baksana bana."

on dakikadır beni sarsmaya devam eden çocuğa karşı tepkisizliğimi sürdürürken önümdeki jelibonlardan bir tane daha aldım lakin paketi önümden çeken Taehyung ile birlikte başımı kaldırmak zorunda kalmıştım.

"sadece turuncu ve sarı kalmış." dudaklarını büzerek konuştuğunda omuzlarımı silktim, sevmiyordum onları. "senin için bunları ben yerim." diyerek güldüğünde gözlerimi devirerek bakışlarımı ondan çektim. şu an gözüme çok tatlı geliyordu ama daha fazla böyle durursa kesinlikle sonu iyi olmayacaktı.

"gitsene kendi odana." diyerek yatağa doğru devrildiğimde Taehyung'un yüzündeki ifade ciddileşerek sert bir hâle büründü. arada ruh hastası olduğunu düşünmüyor değildim.

ayrıca verdiğim tepkide haklıydım çünkü yemek boyunca masanın altından hiç hoş olmayan şeyler yapmıştı. yaptıklarının aklıma gelmesiyle beraber gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldığımda bir anda üzerime düşen gölgeyle hızlıca gözlerimi açarak karşımdaki oğlana baktım. o ise karşısında bu hâlde olmamdan memnunmuş gibi gülümsüyordu.

"benden kaçma sevgilim." dediğinde yutkunarak başımı salladım. kullandığı ses tonuyla ellerim boynunu bulurken üzerime biraz daha çektiğim bedenin dudaklarına uzanıp öpmeden önce onunla aynı ses tonunu kullanarak fısıldadım.

"senden kaçmayacağım."

𝕿𝖗𝖔𝖚𝖛𝖆𝖎𝖑𝖑𝖊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin